Türkçe Proje Ödevi Dilimiz Dünya Dil Gruplarının Neresinde? | Eğitimin Yeni Yüzü | Egitimciyim.Net

Türkçe Proje Ödevi Dilimiz Dünya Dil Gruplarının Neresinde?

egitimciyiz

Yönetici
Katılım
24 Ağu 2007
Mesajlar
2,699
Tepki
6
Puan
38
Konum
Türkiye
PROJE ADI: Dilimiz Dünya Dil Gruplarının Neresinde?
PROJE TÜRÜ: İnceleme
ANA ALANI: Dil ve Edebiyat
PROJE ÖZETİ:
Türkçe, kökenleri bakımından binlerce yıl önceye dayanan ender dillerdendir. Yapı yönünden sondan eklemeli diller grubunda, kökeni de Ural-Altay dil grubunun Altay dilleri ailesinde yer almaktadır. Dünyada çok sayıda dil grubu yer almaktadır. Projeyle dilimizin dünyadaki diğer dil grupları arasındaki yeri, dilimizin kökenleri ve Türkçenin diğer dillere etkileri incelenmiştir.
YÖNTEM: Projeye dilimizin dünya dilleri arasındaki yeri konusundaki çalışmaların neler olduğunun tespit edilmesi amacıyla alanyazın taramasında kullanılacak anahtar kavramların belirlenmesiyle başlandı. Çevrimiçi ortam ve kütüphanelerde tarama yapılarak ilgili yazılar incelendi.Ulaşılan bilgiler derlendi.Ulaşılan bilgiler yazılı ve görsel materyallere dönüştürüldü.
SONUÇLAR:

  • Kaynaklarda bugün yeryüzünde 2500-5000 arasında dilin varlığından söz edilmektedir.
  • Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 17. dildir .
  • Köken bakımından Türkçe, dünya dilleri içinde Altay dilleri arasında gösterilmiştir.
  • Sondan eklemeli bir dildir. Eklemeli dillerde yeni kelimeler ve terimler türetmek oldukça kolaydır. Türkçe bu bakımdan yeni kelimeler türetmeye elverişli bir dildir ve zengin bir ek sistemi mevcuttur. Fransız Türkolog Jean Deny, Türkçenin yapısının mükemmelliğini matematik formülüne benzetmiştir.
  • Dünya üzerinde Türkçeye en yakın dil Moğolca'dır.
Bugün, Çincede 300, Farsçada yaklaşık 3000, Urducada 227, Arapçada yaklaşık 2.000, Rusçada yaklaşık 2.500 olmak üzere çok sayıda TÜRKÇE kelime başka dillerde kullanılmaktadır.
KAYNAKLAR:
Akar, Ali, Türk Dili Tarihi, Ötüken Yay., İstanbul 2006
Aksan, Doğan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2001.
Ergin, Muharrem, Türk Dil Bilgisi, 19. bs., İstanbul, Bayrak Yayınları, 1992.
Uzun, N. Engin, “Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri Üzerine”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, 19, 2, 2012, s. 115- 134.

Yeryüzündeki diller, genellikle köken bakımından ve yapı bakımından olmak üzere iki şekilde sınıflandırılmışlardır. Köken bakımından Türkçe, dünya dilleri içinde Altay dilleri arasında gösterilmiştir. Diller, yapılarına göre, yani tipolojik sınıflandırmaya tâbi tutulunca Türkçe, eklemeli diller grubunda yer alır. Bu grupta Türkçe ile birlikte Macarca, Fince, Moğolca gibi diller de bulunur. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Eklemeli dillerde yeni kelimeler ve terimler türetmek oldukça kolaydır. Türkçe bu bakımdan yeni kelimeler türetmeye elverişli bir dildir ve zengin bir ek sistemi mevcuttur. Fransız Türkolog Jean Deny, Türkçenin yapısının mükemmelliğini matematik formülüne benzetmiştir. Türkçe’nin dünyadaki önemli diller arasında bulunmasının bir diğer nedeni ise oldukça fazla atasözü, deyim ve mecaz kullanım içermesidir. Bu durum Türkçe’yi öğrenmesi zor ama eğlenceli dillerden birisi haline getirmektedir. Dünya üzerinde Türkçeye en yakın dil Moğolca'dır. Moğolcanın Türkçeye olan yakınlığı, Türkçe ile aynı dil ailesi içerisinde bulunmasından kaynaklanmak- tadır. Altay Dilleri ailesi içerisinde yer alan Türkçe ve Moğolca, bu dil ailesi içeri- sindeki diğer diller olan Mançu-Tunguzca, Korece ve Japonca ile de akrabadırlar. Türkçe, dünya dilleriyle etkileşim hâlinde olmuş ve olacaktır da. Başka dillerden Türkçeye kelime geçtiği gibi Türkçeden de başka dillere kelimeler geçmiştir.
SONUÇLAR:

  • Kaynaklarda bugün yeryüzünde 2500-5000 arasında dilin varlığından söz edilmektedir.
  • Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 17. dildir .
  • Köken bakımından Türkçe, dünya dilleri içinde Altay dilleri arasında gösterilmiştir.
  • Sondan eklemeli bir dildir. Eklemeli dillerde yeni kelimeler ve terimler türetmek oldukça kolaydır. Türkçe bu bakımdan yeni kelimeler türetmeye elverişli bir dildir ve zengin bir ek sistemi mevcuttur. Fransız Türkolog Jean Deny, Türkçenin yapısının mükemmelliğini matematik formülüne benzetmiştir.
  • Dünya üzerinde Türkçeye en yakın dil Moğolca'dır.
Bugün, Çincede 300, Farsçada yaklaşık 3000, Urducada 227, Arapçada yaklaşık 2.000, Rusçada yaklaşık 2.500 olmak üzere çok sayıda TÜRKÇE kelime başka dillerde kullanılmaktadır.













  • ALIŞVERİŞ
  • Türkçe: Alım satım işi
  • Arapça: Aliş viriş
  • Arnavutça: Alishverish (Alışveriş, ticaret)
  • Bulgarca: alış-veriş
  • Ermenice: alış-veriş (Gürültü patırtı, tartışma)
  • Farsça: Alış değiş, aliş viriş
  • Makedonca: Alaş veriş, alaş-fereş
  • Rumence: alişveriş (Satın almak, pazarlık etmek, iyi bir şeyler yapmak yerine birbirine karıştırmak)
  • Sırpça: alis-veris, alisveris
  • Yunanca: Alisverisi
  • ALTIN
  • Türkçe: Niteliği iyi olan, değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au)
  • Arapça: Altun (altın iplik, sırma)
  • Arnavutça: Altun (cilt üzerindeki tüyleri gidermede kullanılan yapışkan madde)
  • Bulgarca: Altın (Altın zincit)
  • Çince: A’ertai
  • Farsça: Altun
  • Fince: Alttina (eskiden kullanılmış bakır veya bronz para)
  • İngilizce: Altin, Altinick, Altun (eski bir Rus parası)
  • Macarca: Altmiczele: altimczek, altinczek (altın işlemeli kumaş
  • Makedonca: Altan, atlan, altançe
  • Rumence: Altangiç, altıngıç, altingea… (bir tür dere otu)
  • Rusça: Altın (Altın, altın para)
  • Sırpça: Altun, altın (altın renginde olan)
  • Yunanca: Altın
  • BAKLAVA
  • Türkçe: Çok ince yufkadan yapılarak arasına kaymak, fıstık, ceviz, badem vb. konulup pişirilen ve üzerine şeker şerbeti dökülen bir tatlı türü.
  • Arapça: Baklava, Baklavay
  • Arnavutça: Baklava, bakllave
  • Bulgarca: Baklava
  • Ermenice: Paklava
  • Farsça: Bakleva
  • İngilizce: Baklava, baclava
  • Makedonca: Baklava
  • Rumence: Baclava
  • Rusça: Pahlava
  • Sırpça: Baklava
  • Yunanca: Baklavas, bahlavas
  • BAYRAM
  • Türkçe: Milli veya dini bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler.
  • Almanca: Bairam, beiram (İslam dininde iki büyük bayramın adı)
  • Arapça: Bayram
  • Arnavutça: Bajram, barjam, baram
  • Bulgarca: Bayram
  • Çince: Bailanjie (İslam’da dini bayram)
  • Ermenice: Baryam
  • Farsça: Bayram
  • Fransızca: Beiram, Bairam
  • İngilizce: Bairam
  • İtalyanca: Bailamma, bairam, biliemme
  • Macarca: Bajram, bajran, barjam, Rumence: Bayram, Baraiam
  • Rusça: Bayram
  • Sırpça: Bajram, barjam
  • Yunanca: Bairami, payramin
  • BIÇAK
  • Türkçe:Çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç
  • Arapça: Buçak, puçak
  • Arnavutça: Biçak, bixhak, pixhak, briçak
  • Bulgarca: Biçak
  • Çekçe: Biciak
  • Ermenice: Buçak
  • Frasça: Biçak, piçak
  • İtalyanca: Bizzaco
  • Macarca: Bicsak, bicsag, bicska
  • Makedonca: Biçak
  • Rumence: Briceag
  • Sırpça: bicak, bicag
  • Yunanca: Biçazis, piksaksiz (Bıçakçı)
  • BULGUR
  • Türkçe:Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday.
  • Arapça: Bulgur, burgul, bargul (Kuş yemi)
  • Arnavutça: Bullgur
  • Bulgarca: Bulgur, balgur, buğur, burgul
  • Ermenice: Bulgur
  • Farsça: Burgul, purgul, bulgur, belgür
  • İngilizce: Bulgur, bulghur
  • Macarca: Bongor buza, bongor kasa
  • Makedonca: Bolgur, bungur, bulgur,
  • Rumence: Bulgur
  • Rusça: Bulgur, burgul
  • Sırpça: Bungur, bulgur,
  • Yunanca: Bulguri, purkurin, pliğuri, bliğuri
  • ÇATI
  • Türkçe: Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü
  • Arnavutça: Çati
  • Bulgarca: Çatiya, çetiyi, çantiya
  • Ermenice: Çati
  • Farsça: Çatag, çatü
  • Makedonca: Çatiya
  • Rumence: Cetlau
  • Sırpça: Catlov (Arabanın üzerini örten çapraz sırıklar)
  • Yunanca: Çati
  • ÇİÇEK
  • Türkçe: Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.
  • Arnavutça: Çiçek
  • Bulgarca: Çiçek (Dans eden kimse, dans)
  • Çince: Sa rilang (hua) (Dağ çiçeği)
  • Ermenice: Çiçek, çiçag (Çiçek hastalığı, elbisedeki çiçek motifi)
  • Farsça: Çeçek, çiçek (gül; çiçek hastalığı)
  • Macarca: Tsithei, çiçehi
  • Makedonca: Çiçek
  • Sırpça: Cicak, cicek
  • Urduca: Çeçek, çeçak
  • Yunanca: Çiçeki, çiçeka, çiçekkin
  • DUMAN
  • Türkçe: Havalanan tozların veya sisin oluşturduğu bulanıklık:
  • Arnavutça: Duman, dümen
  • Bulgarca: Duman
  • Ermenice: Duman
  • Farsça: Tuman, duman
  • Fince: Tumana, tumanto
  • Macarca: Duman
  • Makedonca: Duman
  • Rumence: Duhan, (Tütün, tütün dumanı)
  • Rusça: Tuman, t’ma, toman, tumannıy
  • Sırpça: Duman
  • Yunanca: Dumani
  • ELÇİ
  • Türkçe: Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir.
  • Arapça: İlçi, ilşi
  • Arnavutça: Elçi, elçi
  • Bulgarca: Elçiya
  • Çince: E’erqin
  • Ermenice: Elçi, yelçi
  • Farsça: Elçi, ilçi
  • Macarca: Elcsi
  • Makedonca: Elçiya
  • Rumence: Elciü, elciesk
  • Sırpça:Elcija
  • Urduca: Elçi
  • Yunanca: Elçis
  • GECELİK
  • Türkçe:Yatakta giyilen giysi, gömlek:
  • Arapça: Gicalug
  • Arnavutça: Gjexhellek, xhexhellek
  • Bulgarca: Gecelik
  • Ermenice: Gecelik, keçelik
  • Makedonca: Gecelaçe
  • Rumence: Ghigilic, ghielic (Gece takkesi)
  • Sırpça: Gedzeluk, dedzeluk (Erkek pijaması, evde giyilen erkek kıyafeti)
  • KADIN
  • Almanca: Kadine (Padişah karısı, sultan hanımı9
  • Arapça: Kadun, kadune
  • Arnavytça: Kadene, kade, kate
  • Bulgarca: Kadin
  • Çince: Kedün (Türk ve Moğol kağanlarının hanımlarına verilen ve saygı bildiren unvan)
  • İngilizce: Kadin (Sultan haremindeki hanım)
  • İtalyanca: Kadin
  • Rumence: Cadina (Güzel, çekici, sevgili)
  • Rusça: Katuna, katun (Soylu hanım)
  • Sırpça: Kaduna, kada, kade
  • Yunanca: Kadin, kadina
  • KULAK
  • Türkçe: Başın her iki yanında bulunan işitme organı
  • Arnavutça: Kulak, Kulaç (Zengin toprak ağası)
  • Bulgarca: Kulak (Kılıç veya bıçak kabı)
  • Ermenice: Kulakli (Sefertası)
  • Farsça: Kulakçin (Şapka kulaklığı)
  • Macarca: Kulak, culacu (Zengin toprak ağası)
  • Makedonca: Kulak (Köy zengini)
  • Rumence: Colac (Zengin toprak ağası)
  • Rusça: Kulak (Zengin toprak ağası)
  • Sırpça: Kulak (Kulağa geçirilen küpenin kancası)
  • Yunanca: Kulakkin (Dikkatle dinleme)
  • ORDU
  • Türkçe: Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
  • Almanca: Horde (Vahşi kalabalık, Tatar ordusu)
  • Arapça: Ordu, ordi, urdi, urzi, ‘urzi (Topluluk)
  • Arnavutça: Ordi, urdi, hordhi, orteje
  • Bulgarca: Orda, ordiya, urdu (Ordugah)
  • Çekçe: Horda
  • Ermenice:Ordu
  • Farsça: Orda, ordu (Keçe, saray, çadırdan saray)
  • İngilizce: Ordu, oodo (Hintli, Hintçe)
  • İtalyanca: Orda, Lordo (Kalabalık, takım)
  • Macarca: Horda, orda, ordi,
  • Makedonce: Ordiya
  • Rumence: Orda, oarda, ordie, urdie (Ordu, konaklama yeri)
  • Rusça: Orda (Otağ, kamp)
  • Sırpça: Ordija (Ordu, imparatorluk ordusu)
  • Urduca: Urdu
  • Yunanca: Ordi
  • TOP
  • Türkçe: Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne
  • Arapça: Tob, tub (Bomba)
  • Arnavutça: Top
  • Bulgarca: Top (Bütün, hep)
  • Ermenice: Top
  • Farsça: Top, tup
  • İtalanca: Topgi, topchi
  • Macarca: Topcsi (Topçu)
  • Makedonca: Top, topka,
  • Rumence: Top (Topak, demet)
  • Rusça: Tabun (Yılkı, sürü, hayvan sürüsü)
  • Sırpça: Top (Gülle)
  • Urduca: Top (bomba)
  • Yunanca: Topi
  • ÜTÜ
  • Türkçe: Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç
  • Arapça: Üti
  • Arnavutça: Yti, uti, yiti, ulti
  • Bulgarca: Yutiya
  • Ermenice: Ütü
  • Farsça: Ütü, utu
  • Fince: Utukka
  • Rusça: Utyug
  • Makedonca: Utiya
  • Sırpça: Utija
  • YAĞMURLUK
  • Türkçe: Yağmurdan korunmak için üste giyilen giysi, trençkot, empermeabl
  • Arnavutça: Llamburllek (Asker paltosu)
  • Bulgarca: Yamurluk
  • Ermenice: Yagmurluk, yamurlug (Uzun palto)
  • İtalyanca: Giamberlucco, giamurlazo, zamberlucco (Başlıklı, dar kollu, uzun giysi)
  • Makedonce: Yagmurlak
  • Rumence: İmurluc, irmuluc, iamurluk
  • Rusça: Yalamok, yelomok, yelomka, yemurluk…
  • Sırpça: Jamurluk
  • Yunanca: Ğiağmurluki
  • YATAK
  • Türkçe: Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya
  • Arapça: Yatak, yatag
  • Arnavutça: Jatak, jataqe
  • Bulgarca: Yatak
  • Ermenice: Yatak, yatag
  • Farsça: Yatag
  • Rumence: İatac
  • Rusça: Yatov (Irmakta çok balık bulunan yer)
  • Sırpça: Jatak
  • Yunanca: Yataki, ğiataki
  • YENİÇERİ
  • Türkçe: Kapı kulu teşkilatının piyade sınıfı
  • Arapça: Yekişeri, inkişari…
  • Arnavutça: Jeniçer, Janiçar
  • Bulgarca: Yeniçar, yeniçarin
  • Çekçe: Janicar
  • Çince: Reniqiali (bing)
  • Fasça: Yangiçeri
  • İngilizce: Janizary, janissary
  • İtalyanca: Giannizzero, giannizzo, jannizero
  • Macarca: İnicar, Jenicseri
  • Makedonca: Yaniçar, yaniçer
  • Rumence: İnicer, ienicer, enicer
  • Rusça: Yanıçar, yançar
  • Sırpça: Janicare, janjicar…
  • Yunanca: Yaniçaros, ğianiçaros
  • YOĞURT
  • Türkçe:Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
  • Arapça: Sugrat
  • Bulgarca: Yogurt, yugurt, yagurt
  • Çekçe: Joghurt
  • Ermenice: Yogurd
  • Farsça: Yogurt, çograd
  • İngilizce: Yoghurt, yaourt
  • İtalyanca: Logurt, yoghurt
  • Macarca:Joghurt
  • Makedonca: Yogurt
  • Rumence: İaurt, iogurt
  • Rusça: Yaurt, yagurt, yugurt
  • Sırpça: Jogurt
  • Urduca: Cograt
  • Yunanca: Ğiaurti, yarguti, yugurt
 

Benzer konular

Üst Alt