Cumalioğlu
Bilge Üye
Adını Sen Koy
hüseyin Adliyenin 2. Katını Tek Başına Temizleyen Ondokuz-yirmi Yaşlarında Bir Delikanlı.iri Boyu, Kocaman Kafası Ve İncecik Boynu İle Hüzünlü, Duygulu Bir Çocuk Hüseyin. Sigortası Var Mı, Yok Mu Bilmiyorum. İzol'un Bilmem Hangi Köyünden Çalışmak İçin Kalkıp Malatya'ya Gelmiş. Kimleri Nasıl Aracı Ettiyse Bir Temizlik Şirketinde İşe Girmiş. Lise Çıkışlı Bir Genç. Saf Temiz Bir Çocuk Ve Sanıyorum Ki Hüseyin Bir Kızı Seviyor.
güzel Bir İş Özlüyor Hüseyin. Harıl Harıl Çalışıyor. Bir Yandan Da Fırsat Buldukça Kpss Kitabının Fotokopilerinden Ders Çalışıyor.
rehberlik Portalı'nda Sevgili Çağla'nın Açtığı Deli Gömleği Üyelerinden Sevgili Mari'ye Mesaj Yazdığımı Görünce:
-abi Ben De Şiir Yazıyorum. Sana Versem Benim İçin Yayınlar Mısın? Diyor.
-bakayım. Azıcık Beğenirsem Yayınlarım. Çok Kötü İse Kusura Kalma Diyorum.
-abi Şiirim Yayınlanırsa Bana Bir Faydası Olur Mu? Diyor. Bu Soruya Vereceğim Yanıt Üzücü Olsa Da
-olmaz Hüseyin! Diyorum.
-yani Tanınmaz Mıyım Diyor, Çevrem Olmaz Mı? Ekliyor:
-yani İş İçin Abi...
-olmaz! Diyorum.
hüseyin'le Konuşmamızın Tam Da Burasında Vahap Okay'ın Anlattıklarını Anımsadım. Niğde'nin O Zaman İlçesi Olan Aksaray'ın Ortaköy'ünden Vahap Hoca'nın Bir Tanıdığı Gelmiş.
-hocam Kitabımı Yayınla Artık Ben De Meşhur Olmak İstiyorum Demiş. Vahap Hoca Bu, Üzmeden İğnelemiş.
-cuma Günü Beyazıt Meydanı'na Git. Caminin Minaresine Çık. Ben Birkaç Foto Muhabiri Göndereyim. Sen Namaz Kılanların Üzerine İ-şe Bir Anda Meşhur Olursun Demiş.
belki De Güldürmüştür Adamcağızı. İşine Karışılmadığı Sürece Vahap Haca'mın Yüz İfadeleri Hep Sevecendi. Ciddi Ama Asık Suratlı Değildi. Bu Yüzden Adamın Gülmüş Olabileceğini Düşünüyorum. Ya Da İçinden Küfrederek Ayrılmıştır, 'duvara Ve Davara Gönderilmez! ' Kolay İlan Gazetesi'nin Küçücük Karmaşık Bürosundan.
karmaşık Diyorum. Aslında Karmakarışık. Benim Şimdiki Çalışma Odam Ve Beynime Benzeyen Daracık, Her Yerde Üst Üste Konmuş, Tozlu Kitap, Dergi, Gazete Yığını...
benim Odamda Fazladan Cd-romlar, Dvd-ramlar Ve Her Çeşit Bilgisayar Malzemesi... Vahap Hocam Bir Gün Notlarını Almak, Yazılarını Daktilo Ettirmek İçin Bir Sekreter Almış. Kızcağız, Bakmış Her Taraf Karmakarışık, Toz, İs, Pas İçinde. Kendince Bunları Temizleyip Düzenlemek İstemiş. Ben Tanıdığımda Seksen Yaşındaydı.
saat Gibi İşleyen Bir Beyne Ve Hiç Teklemeyen Bir Hafızaya Sahipti. Onca Karışıklığın İçinde En Küçük Bir Notu Bile Bir Kez Uzanarak Bulabiliyordu. Sekreter Aldıktan Sonra, Belki De Bir Duruşmadan Çıkıp Büroya Dönünce Neye Elini Atsa Bulamıyor. Çok Sinirlenmiş Ve Derhal Kızı Kovmuş. Ondan Sonra Da İşine Karışmamak Üzere Anlaştığı Musa Ateş'i İşe Almıştı. Malatya'ya Yerleştiğim Güne Kadar Musa Yanındaydı. Hocamı İki Yıl Önce 95 Yaşında Kaybettiğimi Öğrendim. Sözleri Ve Eserleriyle Daima Bizimle Olacak!
sevgisini Şiire Dökmüş Hüseyin. Saf Temiz Duygularla Sevdiği Kızı Övmüş. Sevdiğini Çiçeklere, Güneşe..., İçinde Patlamak Üzere Olan Duygularını Bir Volkana Benzetmiş. Ama Aynı Şeyleri Yineleyip Durmuş.
-otur Bir Çay İç Dedim. Oturmadan Cebinden Dörde Katlanmış Bir Kâğıt Çıkarıp Uzattı.
-şiir Bu Abi, İsim Koymadım. İsmini Sen Koy Dedi.
alıp Okuyorum. İçimden Birbirine Acı Çektiren İnsanlara Kızıyorum. Arabesk Kültüre Kızıyorum. Belki De Hüseyin'in Sevdiği Kız Ömrünce Böyle Bir Aşk Bulamayacak.
belki Daha Zengin Bir Düğün Töreniyle Evlenecek. Ama Böyle Bir Sevgi Bulamayacağını, Belki Kısa Bir Süre Sonra Boşanacağını Ya Da Sevgisizlik Ve İlgisizlikten Kocasını Aldatacağını Düşünüyorum.
her Neyse Hüseyin'in Şiirini Okuduktan Sonra;
-bak Hüseyinciğim Birinci Dörtlüğünü Yayınlayacağım. Gerisi İse Aynı Şeylerin Tekrarı... Şu Şu Şu... Anladın Mı? B U Nedenle Sana Farklı Gibi Görünen Diğer İki Dörtlükte Aslında Aynı Şeyleri Söylüyorsun.
-tamam Abi Doğrusunu Sen Bilirsin. Diyor.
kır Çiçeğim
baharın En Nadide Köşesisin
güneşin En Parlak Işığısın
dünyanın En Güzel Kokususun Sen
sen Benim Kır Çiçeğimsin
hüseyin Aydemir
bu Sin Ekini Çıkarıp Yerine Üç Nokta Koyacağım. Buna Benzer Daha Fazla Şeylere Benzettiğin Anlamı Versin Diye Yani Şöyle:
baharın En Nadide Köşesisin
güneşin En Parlak Işığısın
dünyanın En Güzel Kokususun Sen
sen Benim Kır Çiçeğim...
anladın Mı?
-adı Da 'kır Çiçeğim' Olsun. Tamam Mı? Diye Soruyorum.
-tamam Abi Ben Senden İyi Mi Bilecem. Anlaşıyoruz. Seviniyor. Her Zamanki Hüzünlü Ama Gülüyormuş Gibi Görünen Maskeli Yüzüyle, Biraz Daha Dişlerini Göstererek;
-biraz Daha Arabesk Mi Dinlesem Abi? Diye Fikrimi Soruyor.
-hayır Hüseyin, Arabesk Dinleme. Arabeskten Ancak Çaresizliği, İlenmeyi Öğrenirsin. Kitap Oku Diyorum.
-okuyabildiğin Kadar. İstersen Sana Getireyim Diyecektim Ki Çağırdılar Gitti.
bir Süre Sonra Lavabodan Dönerken Yanında Bir Katip, Bir Mübaşir Hüseyin'i Bankın Arkasında Yarı Uzanmış Gibi Görüyorum. Yanına Gittiğimde Topuğundan Kanlar Aktığını Görüyorum. Atılmak Üzere Bankın Altına Birkaç Eski Klasör Bırakmışlar. Hüseyin De Atılmış Klasörleri Çöp Poşetine Sığdırabilmek İçin Boyutlarını Küçültmek Amacıyla Ayakla Çiğnemiş. Klasörün Evrak Takılan Mandalının Çivimsi Metal Kısmı Ayakkabısını Delip Geçmiş, Topuğuna Girmiş. Klasörü Ayakkabıyla Birlikte Çekip Almışlar Topuğundan. Hüseyin Kirli Bir Bezle Sarmış Ayağını Ama Halâ Kan Damlıyor.
-bir Doktora Git. Böyle Olmaz Diyorum.
-yok Abi Daha İşim Var.
-ya Boşver Sen İşi, Yerine Birini Verirler Diyorsam Da İkna Edemiyorum. İdari İşler'e Haber Veriliyor. Bir Arkadaşı Geliyor. Hüseyin:
-geçer, Bişi Olmaz! Diyor.
-tetanos Falan Olursun, Mikrop Kapar Ayağın İyileşmezse Hiç Çalışamazsın Diyorsam Da Faydasız. Hüseyin O Gün Seke Seke Çalıştı.
bugün De Aynı Şekilde Hiçbir Tedavi Yaptırmadan Aksaya Aksaya Çalıştı. Öğlen Yemek Dönüşü Hüseyin'i Yine Bankın Arkasında Yarı Uyur Gördüm. Yaklaştım. Benzi Atmıştı. Biraz Daha Kızgın Bir Tavırla;
-neden Doktora Gitmedin? Dedim.
-abi Ayağım Sancı Yaptı. Galiba İyi Değilim Ama Geçer! Dedi. Bir Arkadaşıyla Gönderdik. Gitti. Sanırım Yarım Saat Sonra Pansuman Yaptırıp Döndü. Yarım Gün Bile Dinlenmeyen, Doktora Gitmekten Çekinen Hüseyin Ve Hüseyin Gibiler Belki De Güç Belâ Buldukları İşi Kaybetmekten Korkuyorlardır, Kimbilir?
sev Hüseyin! Önce Bir Kişiyi Seveceksin. Daha Sonra Tüm İnsanları Seveceksin. Tüm Ezilmişliğine, Çaresizliğine Karşın Sev İnsanları. İnsanlığın Kurtuluşu Birbirimizi Sevmekten Geçer! Köyünü Sev, Halkını Sev! Geldiğin Yeri Unutma!
cumali Cumalioğlu
26 06 2008 15:10
hüseyin Adliyenin 2. Katını Tek Başına Temizleyen Ondokuz-yirmi Yaşlarında Bir Delikanlı.iri Boyu, Kocaman Kafası Ve İncecik Boynu İle Hüzünlü, Duygulu Bir Çocuk Hüseyin. Sigortası Var Mı, Yok Mu Bilmiyorum. İzol'un Bilmem Hangi Köyünden Çalışmak İçin Kalkıp Malatya'ya Gelmiş. Kimleri Nasıl Aracı Ettiyse Bir Temizlik Şirketinde İşe Girmiş. Lise Çıkışlı Bir Genç. Saf Temiz Bir Çocuk Ve Sanıyorum Ki Hüseyin Bir Kızı Seviyor.
güzel Bir İş Özlüyor Hüseyin. Harıl Harıl Çalışıyor. Bir Yandan Da Fırsat Buldukça Kpss Kitabının Fotokopilerinden Ders Çalışıyor.
rehberlik Portalı'nda Sevgili Çağla'nın Açtığı Deli Gömleği Üyelerinden Sevgili Mari'ye Mesaj Yazdığımı Görünce:
-abi Ben De Şiir Yazıyorum. Sana Versem Benim İçin Yayınlar Mısın? Diyor.
-bakayım. Azıcık Beğenirsem Yayınlarım. Çok Kötü İse Kusura Kalma Diyorum.
-abi Şiirim Yayınlanırsa Bana Bir Faydası Olur Mu? Diyor. Bu Soruya Vereceğim Yanıt Üzücü Olsa Da
-olmaz Hüseyin! Diyorum.
-yani Tanınmaz Mıyım Diyor, Çevrem Olmaz Mı? Ekliyor:
-yani İş İçin Abi...
-olmaz! Diyorum.
hüseyin'le Konuşmamızın Tam Da Burasında Vahap Okay'ın Anlattıklarını Anımsadım. Niğde'nin O Zaman İlçesi Olan Aksaray'ın Ortaköy'ünden Vahap Hoca'nın Bir Tanıdığı Gelmiş.
-hocam Kitabımı Yayınla Artık Ben De Meşhur Olmak İstiyorum Demiş. Vahap Hoca Bu, Üzmeden İğnelemiş.
-cuma Günü Beyazıt Meydanı'na Git. Caminin Minaresine Çık. Ben Birkaç Foto Muhabiri Göndereyim. Sen Namaz Kılanların Üzerine İ-şe Bir Anda Meşhur Olursun Demiş.
belki De Güldürmüştür Adamcağızı. İşine Karışılmadığı Sürece Vahap Haca'mın Yüz İfadeleri Hep Sevecendi. Ciddi Ama Asık Suratlı Değildi. Bu Yüzden Adamın Gülmüş Olabileceğini Düşünüyorum. Ya Da İçinden Küfrederek Ayrılmıştır, 'duvara Ve Davara Gönderilmez! ' Kolay İlan Gazetesi'nin Küçücük Karmaşık Bürosundan.
karmaşık Diyorum. Aslında Karmakarışık. Benim Şimdiki Çalışma Odam Ve Beynime Benzeyen Daracık, Her Yerde Üst Üste Konmuş, Tozlu Kitap, Dergi, Gazete Yığını...
benim Odamda Fazladan Cd-romlar, Dvd-ramlar Ve Her Çeşit Bilgisayar Malzemesi... Vahap Hocam Bir Gün Notlarını Almak, Yazılarını Daktilo Ettirmek İçin Bir Sekreter Almış. Kızcağız, Bakmış Her Taraf Karmakarışık, Toz, İs, Pas İçinde. Kendince Bunları Temizleyip Düzenlemek İstemiş. Ben Tanıdığımda Seksen Yaşındaydı.
saat Gibi İşleyen Bir Beyne Ve Hiç Teklemeyen Bir Hafızaya Sahipti. Onca Karışıklığın İçinde En Küçük Bir Notu Bile Bir Kez Uzanarak Bulabiliyordu. Sekreter Aldıktan Sonra, Belki De Bir Duruşmadan Çıkıp Büroya Dönünce Neye Elini Atsa Bulamıyor. Çok Sinirlenmiş Ve Derhal Kızı Kovmuş. Ondan Sonra Da İşine Karışmamak Üzere Anlaştığı Musa Ateş'i İşe Almıştı. Malatya'ya Yerleştiğim Güne Kadar Musa Yanındaydı. Hocamı İki Yıl Önce 95 Yaşında Kaybettiğimi Öğrendim. Sözleri Ve Eserleriyle Daima Bizimle Olacak!
sevgisini Şiire Dökmüş Hüseyin. Saf Temiz Duygularla Sevdiği Kızı Övmüş. Sevdiğini Çiçeklere, Güneşe..., İçinde Patlamak Üzere Olan Duygularını Bir Volkana Benzetmiş. Ama Aynı Şeyleri Yineleyip Durmuş.
-otur Bir Çay İç Dedim. Oturmadan Cebinden Dörde Katlanmış Bir Kâğıt Çıkarıp Uzattı.
-şiir Bu Abi, İsim Koymadım. İsmini Sen Koy Dedi.
alıp Okuyorum. İçimden Birbirine Acı Çektiren İnsanlara Kızıyorum. Arabesk Kültüre Kızıyorum. Belki De Hüseyin'in Sevdiği Kız Ömrünce Böyle Bir Aşk Bulamayacak.
belki Daha Zengin Bir Düğün Töreniyle Evlenecek. Ama Böyle Bir Sevgi Bulamayacağını, Belki Kısa Bir Süre Sonra Boşanacağını Ya Da Sevgisizlik Ve İlgisizlikten Kocasını Aldatacağını Düşünüyorum.
her Neyse Hüseyin'in Şiirini Okuduktan Sonra;
-bak Hüseyinciğim Birinci Dörtlüğünü Yayınlayacağım. Gerisi İse Aynı Şeylerin Tekrarı... Şu Şu Şu... Anladın Mı? B U Nedenle Sana Farklı Gibi Görünen Diğer İki Dörtlükte Aslında Aynı Şeyleri Söylüyorsun.
-tamam Abi Doğrusunu Sen Bilirsin. Diyor.
kır Çiçeğim
baharın En Nadide Köşesisin
güneşin En Parlak Işığısın
dünyanın En Güzel Kokususun Sen
sen Benim Kır Çiçeğimsin
hüseyin Aydemir
bu Sin Ekini Çıkarıp Yerine Üç Nokta Koyacağım. Buna Benzer Daha Fazla Şeylere Benzettiğin Anlamı Versin Diye Yani Şöyle:
baharın En Nadide Köşesisin
güneşin En Parlak Işığısın
dünyanın En Güzel Kokususun Sen
sen Benim Kır Çiçeğim...
anladın Mı?
-adı Da 'kır Çiçeğim' Olsun. Tamam Mı? Diye Soruyorum.
-tamam Abi Ben Senden İyi Mi Bilecem. Anlaşıyoruz. Seviniyor. Her Zamanki Hüzünlü Ama Gülüyormuş Gibi Görünen Maskeli Yüzüyle, Biraz Daha Dişlerini Göstererek;
-biraz Daha Arabesk Mi Dinlesem Abi? Diye Fikrimi Soruyor.
-hayır Hüseyin, Arabesk Dinleme. Arabeskten Ancak Çaresizliği, İlenmeyi Öğrenirsin. Kitap Oku Diyorum.
-okuyabildiğin Kadar. İstersen Sana Getireyim Diyecektim Ki Çağırdılar Gitti.
bir Süre Sonra Lavabodan Dönerken Yanında Bir Katip, Bir Mübaşir Hüseyin'i Bankın Arkasında Yarı Uzanmış Gibi Görüyorum. Yanına Gittiğimde Topuğundan Kanlar Aktığını Görüyorum. Atılmak Üzere Bankın Altına Birkaç Eski Klasör Bırakmışlar. Hüseyin De Atılmış Klasörleri Çöp Poşetine Sığdırabilmek İçin Boyutlarını Küçültmek Amacıyla Ayakla Çiğnemiş. Klasörün Evrak Takılan Mandalının Çivimsi Metal Kısmı Ayakkabısını Delip Geçmiş, Topuğuna Girmiş. Klasörü Ayakkabıyla Birlikte Çekip Almışlar Topuğundan. Hüseyin Kirli Bir Bezle Sarmış Ayağını Ama Halâ Kan Damlıyor.
-bir Doktora Git. Böyle Olmaz Diyorum.
-yok Abi Daha İşim Var.
-ya Boşver Sen İşi, Yerine Birini Verirler Diyorsam Da İkna Edemiyorum. İdari İşler'e Haber Veriliyor. Bir Arkadaşı Geliyor. Hüseyin:
-geçer, Bişi Olmaz! Diyor.
-tetanos Falan Olursun, Mikrop Kapar Ayağın İyileşmezse Hiç Çalışamazsın Diyorsam Da Faydasız. Hüseyin O Gün Seke Seke Çalıştı.
bugün De Aynı Şekilde Hiçbir Tedavi Yaptırmadan Aksaya Aksaya Çalıştı. Öğlen Yemek Dönüşü Hüseyin'i Yine Bankın Arkasında Yarı Uyur Gördüm. Yaklaştım. Benzi Atmıştı. Biraz Daha Kızgın Bir Tavırla;
-neden Doktora Gitmedin? Dedim.
-abi Ayağım Sancı Yaptı. Galiba İyi Değilim Ama Geçer! Dedi. Bir Arkadaşıyla Gönderdik. Gitti. Sanırım Yarım Saat Sonra Pansuman Yaptırıp Döndü. Yarım Gün Bile Dinlenmeyen, Doktora Gitmekten Çekinen Hüseyin Ve Hüseyin Gibiler Belki De Güç Belâ Buldukları İşi Kaybetmekten Korkuyorlardır, Kimbilir?
sev Hüseyin! Önce Bir Kişiyi Seveceksin. Daha Sonra Tüm İnsanları Seveceksin. Tüm Ezilmişliğine, Çaresizliğine Karşın Sev İnsanları. İnsanlığın Kurtuluşu Birbirimizi Sevmekten Geçer! Köyünü Sev, Halkını Sev! Geldiğin Yeri Unutma!
cumali Cumalioğlu
26 06 2008 15:10