Ahilik Nedir?

  • Konbuyu başlatan cendere
  • Başlangıç tarihi
C

cendere

Ziyaretçi
Ahilik Nedir?

"ahi" Sözcüğünün Kökeni Konusunda Dil Bilimcileri Arasında Görüş Birliği Yoktur. "ahi" Kelimesi, Arapça "kardeş" Anlamına Gelmektedir. Ancak, Divanü Lûgati't Türk'te "ahi" Kelimesi Eli Açık, Cömert, Yiğit Anlamına Gelen "akı" Kelimesinden Türediği Kaydedilmektedir.

terim Olarak Ahilik İse, Xııı. Yüzyılın İlkyarısından Xıx . Yüzyılın İkinci Yarısına Kadar Anadolu'da, Balkanlarda Ve Kırım'da Yaşamış Olan Türk Halkının Sanat Ve Meslek Alanında Yetişmelerini, Ahlâki Yönden Gelişmelerini Sağlayan Bir Kuruluşun Adıdır.

ahilik Nedir?

"ahi" Sözcüğünün Kökeni Konusunda Dil Bilimcileri Arasında Görüş Birliği Yoktur. "ahi" Kelimesi, Arapça "kardeş" Anlamına Gelmektedir. Ancak, Divanü Lûgati't Türk'te "ahi" Kelimesi Eli Açık, Cömert, Yiğit Anlamına Gelen "akı" Kelimesinden Türediği Kaydedilmektedir.

terim Olarak Ahilik İse, Xııı. Yüzyılın İlkyarısından Xıx . Yüzyılın İkinci Yarısına Kadar Anadolu'da, Balkanlarda Ve Kırım'da Yaşamış Olan Türk Halkının Sanat Ve Meslek Alanında Yetişmelerini, Ahlâki Yönden Gelişmelerini Sağlayan Bir Kuruluşun Adıdır.

bu Tanımlamalardan Hareketle "ahi" Kelimesinin, Kardeş, Arkadaş, Yaren, Dost, Yiğit Anlamına Geldiğini Söyleyebiliriz. Ahilik Hem Sosyal Hem De Kültürel Yapılara Ait Bir Terim Olarak; Birbirini Seven, Birbirine Saygı Duyan, Yardım Eden, Fakiri Gözeten, Yoksulu Barındıran, İşi Kutsal, Çalışmayı Bir İbadet Sayan, Din Ve Ahlâk Kurallarına Sıkı Sıkıya Bağlı Esnaf Ve Sanatkarların İş Teşkilatı Manasını Taşır.

ahi Birlikleri Her Kurum Gibi, Belli Bir İhtiyacı Karşılama Amacı İle Kurulmuşlardır. En Geniş Anlatımla Ahi Birliklerinin Kuruluş Amacı; Orta Asya'dan Anadolu'ya Göç Eden Türkmenler Arasında Yer Alan Çok Sayıdaki Sanatkarlara Kolayca İş Bulmak; Bu Kişilerin Anadolu'daki Yerli Bizans Sanatkarları İle Rekabet Edebilmesini Sağlamak, Piyasada Tutunabilmek İçin Yapılan Malların Kalitesini Korumak, Üretimi İhtiyaca Göre Ayarlamak, Sanatkarlarda Sanat Ahlâkını Yerleştirmek, Türk Halkını Ekonomik Olarak Bağımsız Hale Getirmek, İhtiyaç Sahibi Olanlara Her Alanda Yardımcı Olmak, Ülkeye Yapılacak Yabancı Saldırılarda Devletin Silahlı Kuvvetleri Yanında Ülkeyi Savunmak Ve Yerleşim Bölgelerinde Türk-islam Kültürünü Yaymak Şeklinde Tanımlanabilir.

alıntı
 

Benzer konular

C

cendere

Ziyaretçi
Ahi Evran

ahi Teşkilatının Kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy Şehrinde Doğmuş, 1172-1262 Yılları Arasında Yaşamıştır. Ahi Evren'in Asıl Adı "nasîrüddin Ebü'l Hakayık Mahmud B. Ahmed"dir. Ünlü Türk Bilgini, İktisatçı Ve Sanatkarı Ahi Evran İlk Eğitimini Doğum Yeri Olan Azerbaycan'ın Hoy Şehrinde Aldıktan Sonra Horasan'a Giderek Ünlü Alimlerden Fahreddin Razî'nin Derslerine Devam Etmiştir. Ahi Evran Gençliğinde Hoca Ahmet Yesevî'nin Talebelerinden Aldığı İlk Tasavvuf Terbiyesi İle Yetişmiş Ve Olgunlaşmıştır. Ahi Evran, Hac Vazifesini Yerine Getirdikten Sonra O Devrin Mutasavvıflarının Buluşma Yeri Olan Bağdat'a Gitmiştir.

selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev Zamanında, Kayınpederi Evhadü'd-din Kirmani İle Anadolu'ya Gelen Ahi Evran, Konya'da Sultan'a Yazdığı Letaif-i Gıyasiye Adlı Kitabını Sunar. 1205 Yılında Da Kayseri'ye Gelen Ahi Evran, Burada Bir Deri İmalathanesi-tabakhane Kurar. Kayseri'de Devletin Desteğini İle Debbağları (dericileri) Ve Diğer Sanatkarları Da İçine Alan Büyük Bir Sanayi Sitesinin Kurulmasına Ve Esnaf-sanatkarların Teşkilatlanmasına Öncülük Etti. Bu Yüzden, Tarih Boyunca Debbağların Pîri Olarak Tanınmıştır. Her Sanat Dalındaki Birliklerin Bir Araya Toplandığı Bu Siteler Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat Zamanında Diğer Şehirlerde De Kurulmaya Başlandı.

sultan Alaeddin Keykubat'ın Ahi Birliklerini Desteklemesi Sonucu Anadolu'nun Birçok Yerinde Bu Birlikler Süratle Gelişti. Bu Dönem Anadolu Selçuklu Devleti'nin İktisadi Olarak En Parlak Dönemi Oldu. Denizli İline De Giden Ahi Evran Daha Sonra Kırşehir'e Gelerek Ahi Birliklerinin Teşkilatlandırılmasına Hız Verdi. Kırşehir'de Debbağlık (dericilik) Sanatını Geliştirip Yaygın Hale Getirdi. Daha Sonra "ahi Baba"lığa Yükseldi. Ahi Evran, Teşkilatına Taze Bir Canlılık Getirerek Bütün Anadolu'da Tanınan Bir Şahsiyet Haline Geldi.

ahi Evran, Eşi Fatma Ana'nın Kurduğu Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı Olan "bacıyan-ı Rum" Teşkilatını, Bugün Ki Adıyla Anadolu Kadınlar Birliği'ni, De Himaye Etmiş Ve Her İki Teşkilatın Da Büyümesi İçin Çaba Sarf Etti. Ahi Evran Kendi Mesleği Olan Dericilik Dalından Başka 32 Çeşit Mesleğin Gelişmesine Öncülük Etmiştir. Ahi Evran'ın Anadolu'da Kurduğu Ahilik Teşkilatı Ahlâk, Akıl, Bilim Ve Çalışma Olmak Üzere Dört Temel Esas Üzerine Kurulmuştur.

ahi Evran'ın Selçuklu Sultanı Iı. İzzettin Keykavus'a Sunduğu Letaif-hikmet Adlı Kitap, Sultanlara Ve Yöneticilere Nasihat Verici Ve "siyasetname" Türü Eserinde Hükümdarlara Şöyle Seslenmektedir:

"allah İnsanı, Medenî Tabiatlı Yaratmıştır. Bunun Açıklaması Şudur: Allah İnsanları Yemek, İçmek, Giyinmek, Evlenmek, Mesken Edinmek Gibi Çok Şeylere Muhtaç Olarak Yaratmıştır. Hiç Kimse Kendi Başına Bu İhtiyaçları Karşılayamaz. Bu Yüzden Demircilik, Marangozluk, Dericilik Gibi Çeşitli Meslekleri Yürütmek İçin Çok İnsan Gerekli Olduğu Gibi, Bu Meslek Dallarının Gerektirdiği Alet Ve Edavatı İmal Etmek İçin De Birçok İnsan Gücüne İhtiyaç Vardır. Bu Yüzden Toplumun İhtiyaç Duyduğu Ürünlerin Üretimi İçin Lüzumlu Olan Bütün Sanat Kollarının Yaşatılması Şarttır. Bununla Da Kalmayıp, İnsanların Sonradan Doğacak İhtiyaçlarını Karşılamak İçin Yeni Sanat Dallarının Meydana Getirilmesi Gerekmektedir."

hakkında Birçok Araştırma Yapılan Ahi Evran Veli "hiç Ölmeyecekmiş Gibi Dünya İçin, Yarın Ölecekmiş Gibi Ahiret İçin Çalı" Hadis-i Şerifi'ni Kendisine Rehber Edinmişti. Ahilik Teşkilatı Mensuplarına Dünyada Yaşamak İçin Bilgi, Ahlak Ve Sanata, Esnaf-sanatkarlar Arasında Yardımlaşma Ve Dayanışmaya, Ahiret İçin De Takva Ve İman Esaslarına Sımsıkı Sarılmaya İhtiyaç Olduğunu Sık Sık Hatırlatırdı. Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda Büyük Görevleri Olan Ve Binlerce Sanatkarı Yetiştirmiş Olan Ahi Evran 1261 Yılında 90 Küsur Yaşında Şehit Edilmiştir. Kabri Kırşehir'dedir.

ahi Evran, Ahlâk, Sanat Ve Konukseverliğin Uyumlu Bir Birleşimi Olan Ahilik Teşkilatını Kurmuş Ve Bu Kurumu Son Derece Saygın Bir Kurum Haline Getirmiştir. Bu Sivil Toplum Kuruluşu Yüzyıllar Boyunca Bütün Esnaf Ve Sanatkarlara Yön Vermiş, Onların İşleyişini Düzenlemiştir. Ayrıca Ahilik, Yeniçeriliğin Kuruluşunda, Hacı Bektaş Töreleriyle Birlikte Önemli Rol Oynamış, Devlet Adamları Bu Kuruluşa Girmeyi Onur Saymışlardır. Örneğin Osmanlı Hükümdarı Olan Orhan Gazi Ve Oğlu Sultan Murat Gibi Padişahların Yanı Sıra Devletin Üst Düzey Yöneticileri Birer Ahi İdiler.



 
C

cendere

Ziyaretçi
Ahilikte Mesleki Dayanışma Ve İşbirliğinin Önemi

ahiler Devrin Elit Tabakasından Ve Cemiyetin En İyi Yetişmiş Kişilerinden Oluşmaktaydı. Davranışı, Sanat Anlayışı, Milli Ve Manevi Değerlere Duyarlılığı Ve Dünya Görüşü Bakımından Ahilerin Hem Devlet Nazarındaki Yerleri Hem De Halkın Nazarındaki Konumları Çok Farklı İdi. Ahilik; Ekonomik Faaliyette Bulunmayı, İş Ve Çalışma Hayatında Dayanışma Ve İş- Birliğini Önemli Bir Değer Olarak Görmüş, İyi İşler Yapmayı, Sahasında İlerlemeyi, Toplumsal Görev Ve Sorumluluğun İcapları Arasında Saymıştır.

bu Özelliği İle Ahiler Kendi Aralarında Da Büyük Bir Yardımlaşma Ve Dayanışma Örneği Sergiliyorlardı. İşbirliği İle Esnaf Ve Sanatkarların, Sermaye Açısından Daha Güçlü Bir Konuma Getirilmesi Hedeflenerek, Maliyetlerin Düşürülmesi, Mal Ve Hizmet Üretiminde Kalite Ve Verimliliğin Arttırılması Sağlanıyordu.

ahi Evran Gerek Kayseri'de Bir Deri İmalathanesi Kurmuştur. Ardından Bütün Dericileri Ve Diğer Sanatkarları İçine Alan Devrin En Büyük Bir Sanayi Sitesini Kurmuştur. Her Sanat Dalındaki Birliklerin Biraraya Toplandığı Bu Siteler Anadolu'nun Diğer Şehirlerine De Hızla Yayılmıştır. Ahi Evran Sanayi Sitelerini Takiben Aynı Meslekte Faaliyet Gösteren Esnaflardan Meydana Gelen Çarşılar Ve Hanların Kurulmasına Öncülük Etmiştir. Bütün Bu Uygulamalarda Ahi Evran, Esnaf Ve Sanatkarların Birlikte Hareket Ederek Güçbirliği Yapmalarını Sağlamıştır.

çalışmayı Bir İbadet Olarak Gören Ahiler, Gündüz Ticaretle Uğraşan Esnaf Ve Sanatkarların Gece Eğitim Ve Sohbetlerinin Yapılacağı Ahi Zaviyeleri Ve Konuk Evlerini Kurmuşlardır.ahi Birlikleri Ortaçağ Avrupa’sındaki Benzerlerinden Farklı Olarak, Daha Fazla Kazanmak, Spekülasyon, Haksız Rekabet Yerine Karşılıklı Yardım Ve Sosyal Dayanışma Esaslarına Bağlı Kalmıştır. Ferdi Teşebbüs, Serbest Kazanç, Mesleki Hürriyet, Menfaat Çatışması Yerine Bütün Topluma Hakim Bir Nizam Ve Sosyal Adalet Duygusu, Din Ve Ahlak Kaideleri Üzerine Kurulmuş, Barışçı Geleneklerle Gelişen Bir Meslek Mukaddesatı Ve İş Ahlakı Ahi Birliklerinin Ahengini Sağlamıştır.

ahilik Teşkilatının Kuruluş Gayesini Belirtirken Bu Kurumların, Orta Asya'dan Anadolu'ya Göç Eden Türklere, Özellikle Esnaf Ve Sanatkar Olan Türklere Her Yönüyle Yardımcı Olmak Amacıyla Kurulduğunu İfade Etmiştik. Çok Eskilerden Beri Anadolu'da Ve Osmanlı İmparatorluğunun Türklerle Meskun Yerlerinde Her Esnafın Bir Yardım Sandığı Vardı. Buna Esnaf Vakfı, Esnaf Sandığı Ve Daha Önceleri Esnaf Kesesi Derlerdi.

kethuda, Yiğitbaşı İle İhtiyarların Gözetim Ve Sorumluluğu Altında Bulunan Bu Sandığı, Sermayesi, Esnafın Bağışları İle Çıraklıktan Kalfalığa Ve Kalfalıktan Ustalığa Yükselenler İçin Ustaları Tarafından Verilen Paralardan Ve Haftada Yada Ayda Bir Esnaftan Mali Gücüne Göre Toplanan Paylardan Birikirdi

1909 Yılında Yanan İstanbul'daki Uzun Çarşı Esnafı, Her Yıl Ramazan Ayında Sandık Hesabına Eyüp Camiinde Hatim İndirir, Pilav Pişirerek Esnafa Ve Çevre Halkına İkram Edilirdi. Esnaftan Hali Vakti Uygun Olmayanlara, Felakete Uğrayanlara Yardımda Bulunur, Esnaftan Vefat Edenlerin Yakınlarına Her Türlü Yardım Yapılırdı.

ahi Baba Vekilleri Hem Dini Hem De Mesleki Lider Pozisyonunda Olup, Yalnız Ustaların Değil, Kalfaların Ve Çırakların Da Haklarını Korumak Durumunda İdiler. Genellikle Keramet Sahibi Oldukları Esnaf Tarafından Kabul Edilen Ahi Baba Vekillerinin Bu Münasebetleri En Adilane Şekilde Düzenleyecekleri Kanaatı Yaygındı. “eti Senin Kemiği Benim” Felsefesiyle Ustanın Yanına Verilen Çırak, Çalışarak Aynı Ustanın Yanında Kalfa Ve Usta Olurdu. Ustalar Yanlarında Çalıştırdıkları İnsanların Davranışlarından Mesuldü. Bu Sebeple Bazı Durumlarda Çırakların İşledikleri Suçlardan Dolayı Ustalarına Ceza Verildiğine Rastlamaktadır. Çalışanların Kötü Huy Ve Hareketleri İle Bunların Haksızlığa Uğramalarından Yalnız Ustalar Değil, Kademeli Olarak Bütün Esnaf Mesuldü. Bu Anlayış Çalışanların Kontrol Ve Himayesinin Yalnız Ustalara Değil, Bütün Esnafa Ait Olduğu Kanaatini Yaygınlaştırmış Ve Böylece Müessir Bir Oto-kontrol Sistemi Kurulmuştur.

ahi Birlikleri Üyelerinin Hayat Anlayışı Tasavvufçuların Anlayışlarından Farklıydı. Yaşamak İçin Yaşatmak Gerektiğine İnanılan Ahilikte Her Fert Toplumun Bir Parçası Olarak Kabul Edilir Ve Bir İnsanın Rahatsızlığının Bütün Toplumu Kademeli Olarak Rahatsız Edeceğine İnanılır. Komşusu Aç İken Tok Yatanın Ağır Bir Dille Suçlandığı Bu Düşünce Sisteminde Sosyal Adalet Ve Dayanışmanın Önemli Bir Yeri Vardır.

ahi Birliklerinde “can Ve Mal Beraberliği” Olarak İfade Edilen Dayanışma Duygusu O Kadar İleriye Götürmüştür Ki, Ahinin Kazancının Geçiminden Arta Kalan Bütünüyle Fakirlere Ve İşsizlere Yardımda Kullanmaları Ahlâk Kaidesi Haline Getirilmiştir.

ahi Birlikleri Dayanışma Konusunda Ahlâk Kaidelerine Daima Sadık Kalmışlardır. Öyle Ki, Toplumdaki Dayanışmayı Bozacağı Endişesiyle Aşırı Kazanç Arzusu Bile Kesinlikle Engellenmişti. Söz Konusu Engellemelerden Dolayı, Bu Teşkilatta Kazancın Şahsiliği Prensibine Bile Pek Rastlanmaz. Teşkilat Üyesi Olan Esnaf Ve Sanatkarların Kazancı Tümüyle Kendine Ait Değildir. Bu Kazanç, Şahsi Olmaktan Çok Teşkilata Ait Genel Sermayeyi Meydana Getirmektedir. Teşkilatın Orta Sandığında Toplana Bu Sermaye İle Herkese Dağıtılacak Şekilde Alet Ve Hammadde Alınmakta, Tezgahlar Kurulmakta, Bir Yandan Da İhtiyacı Olanlara Yardım Edilmekteydi.



 
C

cendere

Ziyaretçi
Ahiliğin Siyasi Ve Askeri Fonksiyonu



ahiliğin Çok Etkili Olduğu Önemli Alanlardan Biri De Askeri Ve Siyasi Alandır. Ahi Birlikleri, Cemiyetin Huzuru İçin Uzlaşmacı Ve Uzlaştırıcı Bir Tutum Getirmişlerdir. Bu Teşkilatın Çatısı Altına Giren Esnaf Ve Sanatkârlar, Mesleki, Dini, Ahlâki Eğitimden Ayrı Olarak, Askeri Talim Ve Terbiye De Görmüşlerdir. Anadolu'da Süratle Yayılan, Köylerde Ve Uç Bölgelerde Büyük Nüfuza Sahip Olan Bu Teşkilat, Anadolu'da Özellikle De 13. Yüzyılda Devlet Otoritesinin Zayıfladığı Bir Dönemde, Şehir Hayatında Sadece İktisadi Değil, Siyasi Yönden De Önemli Faaliyetlerde Bulunmuşlardır.

özellikle İdare Teşkilatının Geliştirilmediği İlk Devirlerde, Moğol İstilası Sırasında Şehirlerde Ve Küçük Kasabalarda Mahalli Halk İdarecisinin Temsilcisi Olmuşlardır. Tokat Ve Sivas'ı Ele Geçiren Moğollara Karşı Ahiler Kayseri'yi Başarıyla Savunmuşlardır. Özellikle De Selçuklu Döneminde Devlet İdaresine Karşı Görülen Mevzii Ayaklanmaların Savuşturulmasında Organize Güç Olarak Fonksiyon İcra Etmişlerdir.

osmanlı Devletinin Kuruluşunda Ve Siyasi Otoritenin Zayıfladığı Dönemde Ankara Şehrinde Yönetim Faaliyetinde Yer Almaları Siyasi Fonksiyon İçin Bir Misal Teşkil Eder. Balkanlara Kadar Uzanan Bir Dini Tebliğ Anlayışı Teşkilatın Dini Fonksiyonu İle İlgilidir. Yine Zaviyelerinde Eğlenceden Eğitime Kadar Faaliyet Göstermeleri Ve "devletin Hiç Bir Tesiri Olmadan; Şehir Esnafı Ve Halkı, Kendi Kendisi İdare Ediyor, En Küçük Bir Su İstimal, Yolsuzluk Ve Ananeye Aykırı Harekete Fırsat Verilmiyordu" Tespiti Sosyal Ve Kültürel Fonksiyonla İzah Edilebilir.

uzunçarşılı'nın "...ahilerin De Askeri Teşkilatlara Benzer Silahlı Teşkilatları Olduğu Malumumuzdur... Mamafih Bunlar, Ordu Kuvveti Olmayıp, Mahalli Muhafaza Kuvvetidir" Tespiti Ve Ahilerin Fatih Dönemine Kadar Ordu İle Beraber Hareket Etmeleri Ve Dağ Başlarında Zaviye Kurmaları Toplumsal Sorumluluğun Askeri Fonksiyonları Ortaya Koymaktadır.

ordunun Geçeceği Şehir Ve Kasabalardaki Ahi Birliklerine Önceden Haber Gönderilirdi. Ahi Birlikleri De, Kendi Bölgelerinden Geçerken Orduya Lazım Olacak Malzemeleri Hazırlar; Fırıncı, Ayakkabı Tamircisi, Nalbant Gibi Sanatkarlar Hizmet Vermek Üzere Görevlendirilirdi. Gerekirse Teşkilat Komşu Kasaba Ve Şehirlerdeki Ahi Birliklerinden Yardım Alarak Hazırlıklarını Tamamlardı. “halktan Alınıp Da Ordu İhtiyaçlarına Sunulan Maddelerin Bedeli Ya Ahi Orta Sandıklarından Ya Da Hazine-i Hümayun’dan Mutlaka Karşılanırdı”. Böylece Ordu İkmal Kademelerini Kendi Arkasından Getiren Bir Yönetimden Ziyade, Onları Önceden Yollamış Ve Yol Boyunca Hazırlanmış, Çevik Bir Askeri Güç Niteliğine Ulaşmış Oluyordu. Bütün Bu Fonksiyonlar Ahilerin Vazgeçilmez Değerlerinden Olan Toplumsal Sorumluluğun Bir Gereğidir.

 
C

cendere

Ziyaretçi
Ahi Zaviyeleri

zaviyeler, Selçuklu Devleti Zamanında Kurulmaya Başlanan Ve Osmanlı Döneminde De Yapımı Süren, Yolculara Ve Misafirlere Bedava Yiyecek, İçecek Ve Yatacak Yer Temin Eden "konuk Evleri"ydi.

ahi Zaviyelerinde Konuk Ağırlama Hizmetleri Yapıldığı Gibi, Gençlere Öğretmen, Müderris, Kadı, Hatip Ve Emir Gibi Şehrin İleri Gelenleri Tarafından Düzenli Olarak Dersler De Verilirdi. İşyerinde İşi Biten Genç Çıraklar Meslek Eğitiminden Sonra Ahlâki Eğitimi Bu Zaviyelerde Görürdü. Kurulan Zaviyelerin Yakınında Çok Geçmeden Evler Yapılıyor, İş Yerleri Açılıyordu. Aynı İş Kolundaki Sanatkarlar Bir Yerde Toplanarak Sanayi Sitelerinin, İş Merkezlerinin Ve Çarşıların Kurulmasına İmkan Veriyordu.

ahi Zaviyeleri, Mesleğinde Başarılı Olan Zengin, İyi Ahlâklı Ve Cömert Kişiler Tarafından Kurulurdu. Günümüzde, Ahi Adını Taşıyan Köy Ve Mahallelere Rastlanılmakta, Ayrıca Tarihi Belgelerde Birçok Ahi Zaviyesinin Adı Geçmektedir.

yaran Odaları

ahiler Yalnız Şehir Ve Kasabalardaki Esnaf Ve Sanatkarları Eğitip Yetiştirmekle Kalmamış Anadolu'nun En Ücra Köşelerine Kadar Uzanmıştı. Anadolu Köylerinin Pek Çoğunda Kırk Elli Yıl Öncesine Kadar "yaran Odası" Ve "misafir Odası" Adı Altında Misafirhaneler Vardı. Köy Kahvelerinin Hızla Çoğalmasıyla Birlikte, Yüzyıllarca Ahlâkî Sosyal Bir Görev Yapmış Olan Bu Kurum Da Yavaş Yavaş Kendiliğinden Ortadan Kalkmaya Başlamıştır.

ibn-i Batuta'nın Övgü İle Bahsettiği, Mükemmelliğini Anlata Anlata Bitiremediği Ahi Zaviyeleri Bir Çok Köyde "konuk Odası" Olarak Görev Yapıyordu. Konuk Odalarının Her Türlü İhtiyacı Ekonomik Durumu İyi Olan Aileler Tarafından Gönüllü Olarak Karşılanırdı. Köye Gelen Misafirlerin Yeme, İçme, Konaklama, Vb Her Türlü Hizmetleri Buralarda Ücretsiz Bir Şekilde Karşılanırdı.

ulaşım Ve Haberleşme İmkanlarının Son Derce Kısıtlı Olduğu Dönemlerde, Meslekleri Gereği Seyahat Etmek Zorunda Olanlar İçin Bu Odaların Önemi Son Derece Büyüktür. Yaran Odalarının Bunların Dışında Pek Çok Görevleri Daha Vardı. Yaran Odaları Da, Tıpkı Ahi Zaviyeleri Gibi Eğitimin Gelişmesine Ve İnsanlar Arasında Yardımlaşma Ve Dayanışma Duygusunun Yerleşmesine Önemli Katkılar Sağlamıştır.

yaran Odalarında, Özellikle Uzun Kış Gecelerinde, Yapılan Toplantılarda Köyün Ve Köylünün Sorunları Konuşulduğu Gibi, Dini Ve Milli Kitaplar Okunur, Meslekî Ve Ahlâkî Konuda Sohbetler Edilirdi. Okula Gidecek Öğrencinin, Askere Gidecek Gencin, Evlenecek Kişinin Problemleri Bu Odalarda Masaya Yatırılır Ve Çözülürdü.

yaran Odalarının Yönetimi, Yaranların En Yaşlılarından Ve Herkes Tarafından Sevilip Saygı Duyulan "yaran Başı" Adı Verilen Kişiler Tarafından Sağlanırdı. Her Yaran Odasında, Yaran Başına Vekalet Edecek Bir De "oda Başı" Bulunurdu. Gerek "yaran Başı" Ve Gerekse "oda Başı" Seçimle İş Başına Gelirdi.

ibn Batuta Ahileri Tanıtıp Toplumla İlgili Misyonlarını İzah Ederken "bunlar Anadolu'ya Yerleşmiş Bulunan Türkmenlerin Yaşadıkları Her Yerde, Şehir, Kasaba Ve Köylerde Bulunmaktadırlar. Memleketlerine Gelen Yabancıları Karşılama, Onlarla İlgilenme, Yiyeceklerini, İçeceklerini, Yatacaklarını Sağlama, İhtiyaçlarım Giderme, Onları Uğursuz Ve Edepsizlerin Ellerinden Kurtarma, Şu Veya Bu Sebeple Bu Yaramazlara Katılanları Yeryüzünden Temizleme Gibi Konularda Bunların Eş Ve Örneklerine Dünyanın Hiç Bir Yerinde Rastlamak Mümkün Değildir" Tespitinde Bulunmuştur.



 
C

cendere

Ziyaretçi
Ahilikte Kalite Ve Standart Anlayışı

ahi Teşkilatında Kalite Anlayışı, Müşteri Odaklı Üretim Ve Her Kademede Yürütülecek Eğitim Anlayışından Geçmektedir. Mal Ve Hizmet Üreten Ahiler Her Şeyden Önce Müşteri İsteklerini Göz Önüne Almak Zorundaydılar. Kaliteli Mal Ve Hizmet Üretimi, İyi Eğitilmiş Çırak, Kalfa Ve Ustalardan Oluşan Personel Kadrosuyla Sağlanırdı. Son Yıllarda Dillerden Düşmeyen Toplam Kalite Yönetiminin De Esası Müşteri Odaklı; Ürünlerin Ve Hizmetlerin Üretim Süreçlerinin Sürekli İyileştirilmesi Yöntemleriyle, Sıfır Hataya Yaklaşma Felsefesidir.

ahi Teşkilatının Kurucusu Sayılan Ahi Evran, İlk Olarak Esnaflar Arasında Birlik Ve Dirliği Sağlamıştır. Esnafın Denetlenmesine Ve Özellikle De Eğitilmesine Önem Vermiştir. Her Esnafın Sağlam İş Yapıp Yapmadığını, Müşterilere Karşı Davranışlarını Kontrol Etmiş, Üretilen Malların Kaliteli Ve Standartta Olmasına Çalışmıştır.

ahi Birliklerinde Ustaların Üreteceği Ürün Belirli Bir Standarda Bağlandığı Gibi, Alacakları Çırak Sayısı Da Standarda Bağlanmıştır. Usta Sadece Ahi Teşkilatının Öngördüğü Kadar Çırak Alabilirdi. Çünkü Çırakların Sayısı Çok Olursa İşyerinde Eğitim, Üretim, Kalite Ve Standart İstenilen Özellikte Gerçekleşmeyecek Ve Kontrol Güçleşecektir. Eğer Bir Usta Kalitesiz Mal Üretir, Üretim Standardına Uymaz, Kalfaların Ücretlerini Vermez, Çıraklarını Sömürür, Onlara Bildiklerini Öğretmez Ve Kendinden Beklenen Görevleri Yerine Getirmezse, Ustaya İşyeri Kapatma Cezası Verilirdi.

ahiliğin Temelleri Başlangıçta O Kadar Sağlam Atılmış Ve Kuralları Zamanın Ve Toplumun İhtiyaçlarına O Kadar Uydurulmuştur Ki, Bu Kurallar Sonradan Şehir Ve Kasabaların Belediye Hizmetleri Ve Bu Hizmetlerin Denetlenmesinden Örnek Alınmıştır.

örneğin, Esnaf Ve Sanatkarların Meslekleri İle İlgili Hususları Düzenleyen 1630 Yılından Önceye Ait Olduğu Sanılan Belge, Ayakkabıcıların Hangi Kalitedeki Ayakkabıyı Kaça Satacaklarını Göstermektedir.

türkçe'de Hala Mevcut Olan “pabucu Dama Atmak” Deyimi, Bir Ahi Deyimi Olup, Ahiliğin Kalite Kontrol Sistemini Çok Güzel İfade Etmektedir. Bazı Esnafların İmalatı, Standartların Altına Düşürmesi, Sahte Mal İmal Ederek Hakiki Gibi Piyasaya Sürmesi Hususları Da Esnaf Arasında Tepkiyle Karşılanıyordu. Bu Gibi Hallerde İkazlara Ehemmiyet Verilmeyip, Kalitesiz İmalata Devam Edenlerin Dükkânları, Kethuda'ları (esnaf Odası Başkanları) Tarafından Kapatılırdı. Bu Cezayla Da Kendisine Çekidüzen Vermeyenler Daha İleri Gittikleri Takdirde Esnaflıktan İhraç Edilirdi.

birçok Üründe Olduğu Gibi, Şişecilerin İmalatında Da Cinsine Göre Şişelerin Gramajları Tespit Olunmuştu. Bu Gramajların Altında İmalat Yasak Olduğu Halde Riayet Etmeyen Bazı Ustaların, Dükkânları Kapatılmıştı.

düşük Kaliteli Nişasta İmal Eden Ve Bunu Birinci Sınıf Nişasta Fiyatına Satan Usta İse, Uyarılara Aldırmayarak, Halkı Aldatmaya Devam Ettiğinden, Lonca Mensupları, Kendisini Aralarında Barındırmak İstemeyerek İhracı İçin Müracaatta Bulunmuşlardır.

kılıç Kabzalarında Sakız Ağacı Kullanıldığı Halde, Üzerini Siyaha Boyayarak, Müşteriye Abanos Gibi Gösteren Ve Buna Benzer Daha Bir Takım Yolsuzluklarla Meslek Haysiyetini Zedeleyen Başka Bir Esnaf Da Lonca Mensuplarınca Aralarından İhracı İstenmişti.

ahi Birliklerinde Üretilen Mal Ve Hizmette Kalite Ve Verimliliğin Artırılması İçin Aşağıdaki Kriterlere Özellikle Dikkat Edilirdi.

ahiliğin Temel Felsefesini, Üretilen Mal Ve Hizmette Müşteri Odaklı Düşünceyi İfade Eden, “müşteri Velinimettir” Anlayışı Oluşturmaktadır.
ahilikte İkisi Temel Olmak Üzere, Üç Yönlü Eğitim Vardır. Bunlar Mesleki Eğitim, Tekke Eğitimi Ve Medrese Eğitimidir. Medrese Eğitimi Mecburi Değildir. Ömür Boyu Ve Her Kademede Devam Edecek Olan Mesleki Eğitimle Tekke Eğitimi Ahiliğin Temelidir.
ahi Birliklerinde Katılım Ve Paylaşım Esastır, Bu Sebeple Toplantılara Önemli Bir Yer Verilirdi. Esnaf Aleyhine Alınan Kararlar Büyük Bir Mecliste Görüşülürdü. Ancak Ahi Baba Vekili, Lüzum Görürse, “olağan Üstü Toplantı” Yapardı. Bu Toplantıya Büyük Meclis Üyeleri İle Birlikte Her Meslek Kolundan Üç Usta Da Davet Edilirdi. Devlet Yetkilileriyle Yapılan Görüşmelerde Anlaşma Sağlanamazsa, Ertesi Gün “memleket Toplantısı” Yapılırdı. Memleket Toplantısına Bütün Ustalar, Beldenin İleri Gelenleri (uluma, Eşraf) İlan Suretiyle Çağrılırdı.
ahiler Teşkilatında Çalışanlar Arasında Dayanışmayı Sağlamak, Moral Ve Verimliliği Artırmak İçin Akşam Zaviyelerinde Toplanılır, Yemekten Sonra Dini, Ahlaki Ve Mesleki Konularda Eğitici Kitaplar Okunur, Sohbetler Edilir, İlahiler Söylenirdi. Buralarda Stres Atılır, Bilgi Ve Tecrübeler Artırılır, Ertesi Güne Büyük Bir Moralle Motive Olarak İşe Başlanırdı.
ahilikte Sosyal İlişkiler, Dayanışma Ve İşbirliği Pekiştirilmiştir. Üst Yönetimden, Çırağa Kadar Bütün Çalışanların İşbirliği İçerisinde Bulunması, Bu Felsefenin En Önemli Amaçlarından Biridir.
ahilikte Üretilen Kaliteli Mal Ve Hizmeti Ucuza Satmak Esastı. Kalitesiz Bir Malı Fiyatından Daha Yüksek Bir Bedelle Satan Esnafın “pabucu Dama Atılırdı”.
ahilikte İsraf Haram Olduğu Ve Maliyetleri Arttırdığı İçin Yasaktı. Üretilen Mal Ve Hizmetlerde Sıfır Hata Esastı.

alıntı
 
Üst