Evvel zamanda, aklı başında, yüce, zengin bir adam varmış. Bu adamın bir de oğlu varmış.
Bu oğlan yetişme çağındayken babası aniden hastalanmış. Oğlu, babasının yanına gittiğinde, adam:
“Ey oğlum, artık dünyadan ayrılma vaktim gelmiştir. Benim sana söyleyecek çok önemli sözlerim, nasihatlerim olacak.” demiş.
Oğlu da: “Tamam babacığım, nasihatlerin başım üstüne, sen nasıl
istersen ben öyle yaparım.” demiş.
Babası: “Ey oğlum, benim ölümümden sonra sen, haftada bir evlen,
attan başka bir şeye binme ve baldan başka bir şey de yeme.” demiş.
Kısa bir zaman sonra babası vefat etmiş. Oğlan da babasının dediği gibi her hafta bir kızla evlenip, attan başka hiçbir bineğe binmemiş ve baldan başka hiçbir şey yememiş.
Böylece biraz zaman geçtikten sonra oğlan babasından kalan mirası tüketmiş,
sonra da yemeğe ekmek bulamayacak hale gelmiş.
Oğlanın bu durumunu gören hanımları da onu terk etmiş,
kendisi ise onun bunun kapısında gezerek ekmek dilenmeye başlamış.
Oğlan, dilendiği bir gün, yaşlı bir adama rastlamış. Yaşlı adam, bu oğlanın babasını hatırlamış ve oğlanın nasıl oldu da bu hale düştüğünü oğlandan sormuş. Bunun üzerine oğlan başından geçenleri tek tek anlatmış yaşlı adama.
Oğlanın söylediklerini dinleyen yaşlı adam,
kafasını sallayarak: “Oğlum sen babanın ne demek istediğini tam olarak anlamamışsın.
Onun ‘Her hafta bir kızla evlen.’ dediği, ‘Git çalış, zahmet çek,
haftada bir gün karının yanında olsan karın sana çok güzel gibi görünür.’
dediğidir.
‘Attan başka bir şeye binme.’ dediği ise,
‘Çalışarak yorulduktan sonra eşeğe binsen de, ata binmiş gibi olursun’ dediğidir.
‘Baldan başka bir şey yeme’ dediği ise, ‘Zahmet çekerek onun meyvesini yesen,
baldan daha tatlıdır.’ dediğidir. Sen bunları anlamamışsın ay oğul!” demiş yaşlı adam.
Oğlan: “Ah, böyle mi olacaktı?” diyerek hayıflanmış.
Oğlan, babasının vasiyetini tam olarak anladıktan
sonra tekrar çalışmaya başlamış ve zengin olup muradına ermiiiiş
Bu oğlan yetişme çağındayken babası aniden hastalanmış. Oğlu, babasının yanına gittiğinde, adam:
“Ey oğlum, artık dünyadan ayrılma vaktim gelmiştir. Benim sana söyleyecek çok önemli sözlerim, nasihatlerim olacak.” demiş.
Oğlu da: “Tamam babacığım, nasihatlerin başım üstüne, sen nasıl
istersen ben öyle yaparım.” demiş.
Babası: “Ey oğlum, benim ölümümden sonra sen, haftada bir evlen,
attan başka bir şeye binme ve baldan başka bir şey de yeme.” demiş.
Kısa bir zaman sonra babası vefat etmiş. Oğlan da babasının dediği gibi her hafta bir kızla evlenip, attan başka hiçbir bineğe binmemiş ve baldan başka hiçbir şey yememiş.
Böylece biraz zaman geçtikten sonra oğlan babasından kalan mirası tüketmiş,
sonra da yemeğe ekmek bulamayacak hale gelmiş.
Oğlanın bu durumunu gören hanımları da onu terk etmiş,
kendisi ise onun bunun kapısında gezerek ekmek dilenmeye başlamış.
Oğlan, dilendiği bir gün, yaşlı bir adama rastlamış. Yaşlı adam, bu oğlanın babasını hatırlamış ve oğlanın nasıl oldu da bu hale düştüğünü oğlandan sormuş. Bunun üzerine oğlan başından geçenleri tek tek anlatmış yaşlı adama.
Oğlanın söylediklerini dinleyen yaşlı adam,
kafasını sallayarak: “Oğlum sen babanın ne demek istediğini tam olarak anlamamışsın.
Onun ‘Her hafta bir kızla evlen.’ dediği, ‘Git çalış, zahmet çek,
haftada bir gün karının yanında olsan karın sana çok güzel gibi görünür.’
dediğidir.
‘Attan başka bir şeye binme.’ dediği ise,
‘Çalışarak yorulduktan sonra eşeğe binsen de, ata binmiş gibi olursun’ dediğidir.
‘Baldan başka bir şey yeme’ dediği ise, ‘Zahmet çekerek onun meyvesini yesen,
baldan daha tatlıdır.’ dediğidir. Sen bunları anlamamışsın ay oğul!” demiş yaşlı adam.
Oğlan: “Ah, böyle mi olacaktı?” diyerek hayıflanmış.
Oğlan, babasının vasiyetini tam olarak anladıktan
sonra tekrar çalışmaya başlamış ve zengin olup muradına ermiiiiş