C
cendere
Ziyaretçi
Çalışan çocuklar okulu 'kurtarıcı' görüyor
Okul, bazı çocuklar için özgürlüklerin kısıtlandığı, ağır ders yükünün hayatı sıkıcı kıldığı yerlerdir. Yaz tatilinde çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmak zorunda olan çocuklar için ise adeta 'kurtarıcı'dır.
Türkiye'de 18 yaşın altındaki binlerce çocuk 'kısa yoldan meslek öğrenme', 'para kazanma' ya da her ikisi sebebiyle yazın çalışmak zorunda kalıyor. Okulda kalem tutan eller, anahtar ve çekiçle onarıma girişirken, ustalarının çoğu kez sert ikazlarına maruz kalıyor veya şiddete uğrayabiliyor. Bu çocukların ailelerinin çoğu, haftalık 30-40 YTL getiriden çok meslek öğrenimi ve iş terbiyesi edinmesi nedeniyle yaz aylarını fırsat olarak görüyor. Ancak çocuklar 40 derece sıcakta, yetersiz fizikî yapıları ile ağır işleri yapmak zorunda kaldıkları için okulu, neredeyse kaçış yeri olarak görüyor.
Çalışan çocuklar, ev ekonomisine katkıda bulunup iş öğrenmelerine karşın okulda daha rahat ortam olduğunu, arkadaşlarıyla doyasıya oynadıklarını ifade ediyor. Tıpkı Adana'da bir ilköğretim okulunun bu yıl 7'nci sınıfına geçen İbrahim A. gibi. Babası işsiz olduğu için çalışmak zorunda kaldığını anlatan İbrahim A., torna atölyesinde geçen yaz tatilinde hep deniz hayali kurduğunu, en azından sabahları daha geç kalkarak akranları gibi tembellik yapmak istediğini belirtti. Eylülün 8'inde başlayacak okulu özellikle arkadaşlarına duyduğu özlem nedeniyle iple çektiğini anlatan İbrahim A., şunları söyledi: "Birçok yaşıtım okulların açılacak olması nedeniyle stres yaşarken ben tam tersine neredeyse gün sayıyorum. Öğretmenlerimi, arkadaşlarımı ve okulumu çok özledim. Okullar açılır açılmaz arkadaşlarımla bir araya gelerek hasret gidereceğim. Amacım okulumda başarılı olarak önce üniversiteyi kazanmak, ardından iyi bir iş sahibi olup, kendi paramla tatil yapmak."
Sadece yaz aylarında çalışan çocukların yanında, sayıları çok olmasa da okul döneminde çalışmak zorunda kalan çocuklar da bulunuyor. Babasının inşaatlarda çalıştığını, annesinin ise ev hanımı olduğunu belirten ilköğretim okulu 7'nci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Muhammet K. de 10 yaşından beri sanayide çalıştığını söyledi. Muhammet K., maddi durumlarının iyi olmaması nedeniyle okuldan geri kalan zamanlarını çalışarak değerlendirdiğini anlatarak, "Çalıştığım işyerinde temizlik, vida toplama, taşlama gibi işler yapıyorum. Haftada 40 YTL ile evimin mutfak masrafını karşılıyorum." dedi. Okulun, kendisi için 'nefes alma' yeri olduğunu belirten Muhammet K. şöyle konuştu: "Benim gibi çalışmak zorunda olmayan akranlarım okullarının kıymetini çok iyi bilsin. Çalışmak çok zor."
Eğitimde en gelişmiş ilçe Çankaya, en geri Pervari
Türkiye'deki 923 ilçenin ilk ve ortaöğretim imkânlarının incelendiği araştırma, ilçelerin yüzde 24'ünün gelişmiş, yüzde 40'ının ise gelişmemiş düzeyde olduğunu ortaya koydu. TÜBİTAK'ın desteklediği Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Çıngı koordinatörlüğünde yürütülen çalışmada bölgelere göre ilk ve ortaöğretim imkanları, öğrenci başına düşen öğretmen, derslik ve bilgisayar sayısı gibi veriler incelendi. Araştırmada eğitimde en gelişmiş ilçe Çankaya (Ankara) olarak tespit edildi. Eğitim imkanlarına göre gelişmişliği en düşük ilçe Pervari (Siirt) oldu. Bunu, sadece ilköğretim imkanları incelendiğinde Başkale (Van) ve sadece ortaöğretim imkanları değerlendirildiğinde Şemdinli (Hakkari) takip etti. Araştırmada Türkiye ortalamasının altında eğitim imkanlarına sahip ilköğretim okullarında 65 bin, ortöğretim okullarında ise 15 bin 559 öğretmen açığı bulunduğu ortaya çıktı.
Ankara, aa
Okul, bazı çocuklar için özgürlüklerin kısıtlandığı, ağır ders yükünün hayatı sıkıcı kıldığı yerlerdir. Yaz tatilinde çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmak zorunda olan çocuklar için ise adeta 'kurtarıcı'dır.
Türkiye'de 18 yaşın altındaki binlerce çocuk 'kısa yoldan meslek öğrenme', 'para kazanma' ya da her ikisi sebebiyle yazın çalışmak zorunda kalıyor. Okulda kalem tutan eller, anahtar ve çekiçle onarıma girişirken, ustalarının çoğu kez sert ikazlarına maruz kalıyor veya şiddete uğrayabiliyor. Bu çocukların ailelerinin çoğu, haftalık 30-40 YTL getiriden çok meslek öğrenimi ve iş terbiyesi edinmesi nedeniyle yaz aylarını fırsat olarak görüyor. Ancak çocuklar 40 derece sıcakta, yetersiz fizikî yapıları ile ağır işleri yapmak zorunda kaldıkları için okulu, neredeyse kaçış yeri olarak görüyor.
Çalışan çocuklar, ev ekonomisine katkıda bulunup iş öğrenmelerine karşın okulda daha rahat ortam olduğunu, arkadaşlarıyla doyasıya oynadıklarını ifade ediyor. Tıpkı Adana'da bir ilköğretim okulunun bu yıl 7'nci sınıfına geçen İbrahim A. gibi. Babası işsiz olduğu için çalışmak zorunda kaldığını anlatan İbrahim A., torna atölyesinde geçen yaz tatilinde hep deniz hayali kurduğunu, en azından sabahları daha geç kalkarak akranları gibi tembellik yapmak istediğini belirtti. Eylülün 8'inde başlayacak okulu özellikle arkadaşlarına duyduğu özlem nedeniyle iple çektiğini anlatan İbrahim A., şunları söyledi: "Birçok yaşıtım okulların açılacak olması nedeniyle stres yaşarken ben tam tersine neredeyse gün sayıyorum. Öğretmenlerimi, arkadaşlarımı ve okulumu çok özledim. Okullar açılır açılmaz arkadaşlarımla bir araya gelerek hasret gidereceğim. Amacım okulumda başarılı olarak önce üniversiteyi kazanmak, ardından iyi bir iş sahibi olup, kendi paramla tatil yapmak."
Sadece yaz aylarında çalışan çocukların yanında, sayıları çok olmasa da okul döneminde çalışmak zorunda kalan çocuklar da bulunuyor. Babasının inşaatlarda çalıştığını, annesinin ise ev hanımı olduğunu belirten ilköğretim okulu 7'nci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Muhammet K. de 10 yaşından beri sanayide çalıştığını söyledi. Muhammet K., maddi durumlarının iyi olmaması nedeniyle okuldan geri kalan zamanlarını çalışarak değerlendirdiğini anlatarak, "Çalıştığım işyerinde temizlik, vida toplama, taşlama gibi işler yapıyorum. Haftada 40 YTL ile evimin mutfak masrafını karşılıyorum." dedi. Okulun, kendisi için 'nefes alma' yeri olduğunu belirten Muhammet K. şöyle konuştu: "Benim gibi çalışmak zorunda olmayan akranlarım okullarının kıymetini çok iyi bilsin. Çalışmak çok zor."
Eğitimde en gelişmiş ilçe Çankaya, en geri Pervari
Türkiye'deki 923 ilçenin ilk ve ortaöğretim imkânlarının incelendiği araştırma, ilçelerin yüzde 24'ünün gelişmiş, yüzde 40'ının ise gelişmemiş düzeyde olduğunu ortaya koydu. TÜBİTAK'ın desteklediği Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Çıngı koordinatörlüğünde yürütülen çalışmada bölgelere göre ilk ve ortaöğretim imkanları, öğrenci başına düşen öğretmen, derslik ve bilgisayar sayısı gibi veriler incelendi. Araştırmada eğitimde en gelişmiş ilçe Çankaya (Ankara) olarak tespit edildi. Eğitim imkanlarına göre gelişmişliği en düşük ilçe Pervari (Siirt) oldu. Bunu, sadece ilköğretim imkanları incelendiğinde Başkale (Van) ve sadece ortaöğretim imkanları değerlendirildiğinde Şemdinli (Hakkari) takip etti. Araştırmada Türkiye ortalamasının altında eğitim imkanlarına sahip ilköğretim okullarında 65 bin, ortöğretim okullarında ise 15 bin 559 öğretmen açığı bulunduğu ortaya çıktı.
Ankara, aa