C
cendere
Ziyaretçi
Çekiçle Tamir Edilen Kardeşlik
rıza Ve Hayri, Bir Evin İki Erkek Çocuğuydu. Babaları Salim Efendi, Köyün Yamacındaki Okula, Sırtında Tenekelerle Su Taşıyarak Yetiştirmişti Her İkisini De. Köyde Şebeke Suyunun Olmadığı Zamanlardı Salim Efendi’nin Hizmetli Olarak Görev Yaptığı Yıllar. Hizmetli Dediysek “memur Ahmet Efendi” Canlanmasın Kravatı Ve Takım Elbisesiyle Gözünüzde. Bizim Salim Efendi, Köy Yerinde Kış Mevsiminde Boş Durmayayım Diye Okula Yardım Ediyordu Aslında. Okul Aile Birliği De Üç Beş Kuruş Sıkıştırıyordu Salim Efendi’nin Avucuna.
Salim Efendi, Atadan Yoksuldu. Tarlası, Bahçesi Yoktu. Esnaflığı Da Beceremezdi. Bütün Uğraşı, Ahırdaki Birkaç İneğe Bakmaktı. Allahtan Eşi Zahide Hanım Halı Kilim Dokuyarak Aile Bütçesine Katkıda Bulunuyordu. Bir Gün Salim Efendi Ve Zahide Hanım, Kafa Kafaya Verdiler Ve Bir Karar Aldılar.
Çocukları Rıza Ve Hayri’yi, Ne Yapıp Edip Okutacaklardı. Çocukları Okuyup Büyük Adam Olacaklardı. Memlekete Yararlı İnsan Olacaklardı. Kafaya Koydular Bu Planı. Yemediler Yedirdiler, Giymediler Giydirdiler Adeta. Rıza Ve Hayri Büyüdüler, Büyük Adam Oldular. Rıza Doktor, Hayri Mühendis Oldu. Memleketin Değişik İllerinde Görev Yapmaya Başladılar. Sıkıştıkları Yerde Birbirlerine Destek Oldular.
Bir Yaz Tatilinde Baba Ocağını Ziyarete Geldiler. İşte Ne Olduysa Bu Tatilde Oldu. Aralarında Geçmiş Yıllardan Kalan Özel Bir Vardı. Konuyu Uzun Uzadıya Tartıştılar. Tartışma Biçimi Giderek Nezaket Ölçülerinin Dışına Çıkmaya Başladı. Neredeyse Vuruşacak Duruma Geldiler. Salim Efendi Ve Zahide Hanım, Çocuklarının Bu Durumuna Çok Üzüldüler. Zahide Hanım, Salim Efendi’yi Suçladı, Çocukları Aralamıyor Diye. Salim Efendi, Bir Süre Geriden İzlemeyi Yeğledi.
Kardeşler Birbiri İle Küstüler, Aynı Evde Konuşmadan Durdular. Sıkılan Soluğu Evin Önündeki Asmanın Altında Aldı. Salim Efendi, Çocuklarının İkisinin De Asmanın Altında Olduğunu Ama Konuşmadıklarını Gördü. Eline Çekiç, Pense, Tornavida Gibi Tamir Gereçleri Aldı, Çocuklarının Yanına Geldi. Elindekileri, Rıza Ve Hayri’nin Önüne Attı. Önüne Düşen Tamir Gereçlerinin Sesiyle İrkilen Rıza Babasına Sordu:
— Hayırdır Baba, Bunlar Ne?
—tamir Malzemeleri Oğlum.
—iyi De Neyi Tamir Edeceğiz?
—ilişkinizi… İlişkinizi Tamir Edeceksiniz.
—iyi De Baba Bunlarla İlişki Tamir Edilmez Ki.
—peki, Ne İle Tamir Edilir Oğlum?
—konuşarak, Anlaşarak Tamir Edilir Babacığım.
—oğlum Üç Gündür Hiç Konuşmuyorsunuz Ki. Ben De Belki Yararı Olur Diye Bunları Getirmiştim. Ben Cahil Adamım Oğlum, Benim Aklım Ermez. Siz Okumuş İnsanlarsınız, Siz Daha İyisini Bilirsiniz.
Rıza Ve Hayri, Babalarının Bu Sözü İle Adeta Sarsıldılar. Utanmak İfadesi Galiba Zayıf Kalır, Neredeyse Yerin Dibine Geçtiler. Babalarının Vermek İstediği Mesajı Çok İyi Anlamışlardı. Anne-babalarını Ve Birbirlerini Üzdükleri İçin Çok Pişman Oldular. Önce Babalarının Elini Öptüler, Sonra Birbirlerine Sarıldılar. Zahide Hanım, Evin İçindeki Tül Perdenin Arkasından Olup Bitenleri Gözyaşları İçinde İzledi Ve Eşi Salim Efendi İle Bir Kez Daha Gurur Duydu.
Rıza Ve Hayri, Aralarındaki Problemi Konuşarak Çözdüler. Aralarında Nezaket Dışı Bir İlişkiye Meydan Vermediler. Yaptıkları Her İşte Açık Ve Net Oldular. Güveni Sarsacak, Kafaları Karıştıracak Türde Gizli İşlerden Uzak Durdular, Sürekli Şeffaf Oldular. Bir Daha Da Tartışma Ortamı Yaşamadılar.
Birbiri İle İlişki İçinde Bulunan İnsanların Dikkat Etmesi Gereken Bazı Hususlar Vardır. Yaşanan İlişki, İster Bireysel İsterse Toplumsal Boyutta Bir İlişki Olsun, Her İlişkinin Olmazsa Olmazları Vardır.
İlişkilerde İyi Niyet Esas Olmalıdır. Ancak Bu İyi Niyet Sadece Gönüllerde Hapis Olarak Kalırsa, Karşı Taraf Anlamazsa İyi Niyetin Bir Anlamı Olmaz. İnsanların Niyetlerini, Davranışlarına Göre Değerlendiririz. Kişilerin Samimiyetini Ya Da Soğukluğunu Değerlendirirken, Bir Tek Ölçütü Esas Almayız. Örneğin Bir Kişinin Sadece Konuşmaları, O Kişinin İçtenliği Hakkında Bizde Tam Anlamıyla Kanaat Oluşturmaya Yetmeyebilir. Konuşmanın Dışında, Yüz İfadesine, Ses Tonuna, Jest Ve Mimiklerine Bakarız. Yani Beden Dilini Sorgularız. Dahası Davranışlarını Değerlendiririz. Sözü İle Özünün Örtüşüp Örtüşmediğine Bakarız.
İnsanların Birbiri İle Samimi Olmaları, Saygı Unsurunu Aradan Kaldırmaları İçin Gerekçe Sayılmaz. Saygı Unsuru, Senli Benli Konuşmak Yerine Sizli Bizli Konuşmaktan Çok Daha Öte Bir Kavramdır. İlişkilerde İçtenlik Olmalı, Bu Doğru. Ama Nezaket Kuralları, Sürekli Yaşatılmalı. Nezaket Kurallarını Göstermek Ve Karşıdan Beklemek, İlişkiye Resmiyet Kazandırmak Değildir. Aksine O İlişkinin Daha Uzun Ömürlü Olması İçin Zemin Hazırlamaktır.
İnsanlar Sevdikleri Kişilerle İlişki İçinde Olurlar. Ve Ne Hikmetse En Ağır Acıları Yine Sevdikleri İnsanlar Yüzünden Yaşarlar. Yalan, İhanet, Aldatılma… Hayatta İnsanın En Çok Canını Acıtan Şeyler Değil Mi? Peki Bunları İnsana Sevdiğinden Başka Kim Yaşatabilir? Bence Bir İnsanın Sevmediği Kişilerin, Bu Duyguları Yaşatmaya Gücü Yetmez.
İnsanlar Arasındaki Yakınlık Ya Da Samimiyet, Hangi Düzeyde Olursa Olsun Açıklıktan Zarar Gelmez. Şeffaflıktan Dolayı Bir İlişki Zarar Görmez. “arif Olan Anlar” Misali, Herkesten Her Şeyi Anlamasını Bekleyemeyiz. Bu Nedenle Beklentilerin Karşılanabilir Olması Kadar, Net Olarak İfade Edilmesi De Önemlidir. Eğer Bir Ticaret Yapılıyorsa, Arada Yazılı Belgelerin Düzenlenmesi, Akrabalığa Veya Samimiyete Engel Değildir.
İlişkilerde Yaşanabilecek Olumsuzluklara Karşı, İyi Niyetli Ve Hoşgörülü Davranabilmek Çok Güzel Bir Tavırdır. Alttan Almak, Bir İlişkiyi Uzun Soluklu Yapabilir. Ama Uzun Soluklu Bir İlişki, Her Zaman Kaliteli Bir İlişki Anlamına Gelmez. Yani Ortada Bir Fedakârlık Varsa, Bu Karşılıklı Olduğu Zaman Daha Anlamlı Olur.
Keser Misali “hep Bana, Hep Bana” Anlayışını Kendisine İlke Edinen İnsanların, Eğitimli Olmaları, Yüksek Mevkilerde Görev Yapıyor Olmaları, Bencillik Yapmalarına Engel Değildir. Bu, Kişinin Doğası İle İlgili Bir Tutumdur. Yani Bir İnsanın Adil Olması İçin, Mutlaka Okumuş Ya Da Cahil Olması Tek Başına Yeterli Unsur Değildir.
Bütün Bunlara Rağmen, İnsanlar Arasında Zaman Zaman Geçimsizlikler Yaşanabilir Ve Yaşanmaktadır Da. Hayvanlar Koklaşa Koklaşa, İnsanlar Konuşa Konuşa Anlaşırlar Atasözünde İfade Edildiği Gibi, İlişkilerde Problem Yaşandığı Dönemlerde Dahi Konuşarak Meseleyi Çözme Yoluna Gidilmelidir. Şiddet, Etkili İletişimde Başvurulacak Bir Yöntem Değildir. Yani Büyük Ölçüde Güven Kaybı Yaşanmamış İlişkiler De Tamir Edilebilir. Ama Çekiç, Pense Ve Tornavida İle Değil Tabi Ki…
yazan Yusuf Yeşilkaya
rıza Ve Hayri, Bir Evin İki Erkek Çocuğuydu. Babaları Salim Efendi, Köyün Yamacındaki Okula, Sırtında Tenekelerle Su Taşıyarak Yetiştirmişti Her İkisini De. Köyde Şebeke Suyunun Olmadığı Zamanlardı Salim Efendi’nin Hizmetli Olarak Görev Yaptığı Yıllar. Hizmetli Dediysek “memur Ahmet Efendi” Canlanmasın Kravatı Ve Takım Elbisesiyle Gözünüzde. Bizim Salim Efendi, Köy Yerinde Kış Mevsiminde Boş Durmayayım Diye Okula Yardım Ediyordu Aslında. Okul Aile Birliği De Üç Beş Kuruş Sıkıştırıyordu Salim Efendi’nin Avucuna.
Salim Efendi, Atadan Yoksuldu. Tarlası, Bahçesi Yoktu. Esnaflığı Da Beceremezdi. Bütün Uğraşı, Ahırdaki Birkaç İneğe Bakmaktı. Allahtan Eşi Zahide Hanım Halı Kilim Dokuyarak Aile Bütçesine Katkıda Bulunuyordu. Bir Gün Salim Efendi Ve Zahide Hanım, Kafa Kafaya Verdiler Ve Bir Karar Aldılar.
Çocukları Rıza Ve Hayri’yi, Ne Yapıp Edip Okutacaklardı. Çocukları Okuyup Büyük Adam Olacaklardı. Memlekete Yararlı İnsan Olacaklardı. Kafaya Koydular Bu Planı. Yemediler Yedirdiler, Giymediler Giydirdiler Adeta. Rıza Ve Hayri Büyüdüler, Büyük Adam Oldular. Rıza Doktor, Hayri Mühendis Oldu. Memleketin Değişik İllerinde Görev Yapmaya Başladılar. Sıkıştıkları Yerde Birbirlerine Destek Oldular.
Bir Yaz Tatilinde Baba Ocağını Ziyarete Geldiler. İşte Ne Olduysa Bu Tatilde Oldu. Aralarında Geçmiş Yıllardan Kalan Özel Bir Vardı. Konuyu Uzun Uzadıya Tartıştılar. Tartışma Biçimi Giderek Nezaket Ölçülerinin Dışına Çıkmaya Başladı. Neredeyse Vuruşacak Duruma Geldiler. Salim Efendi Ve Zahide Hanım, Çocuklarının Bu Durumuna Çok Üzüldüler. Zahide Hanım, Salim Efendi’yi Suçladı, Çocukları Aralamıyor Diye. Salim Efendi, Bir Süre Geriden İzlemeyi Yeğledi.
Kardeşler Birbiri İle Küstüler, Aynı Evde Konuşmadan Durdular. Sıkılan Soluğu Evin Önündeki Asmanın Altında Aldı. Salim Efendi, Çocuklarının İkisinin De Asmanın Altında Olduğunu Ama Konuşmadıklarını Gördü. Eline Çekiç, Pense, Tornavida Gibi Tamir Gereçleri Aldı, Çocuklarının Yanına Geldi. Elindekileri, Rıza Ve Hayri’nin Önüne Attı. Önüne Düşen Tamir Gereçlerinin Sesiyle İrkilen Rıza Babasına Sordu:
— Hayırdır Baba, Bunlar Ne?
—tamir Malzemeleri Oğlum.
—iyi De Neyi Tamir Edeceğiz?
—ilişkinizi… İlişkinizi Tamir Edeceksiniz.
—iyi De Baba Bunlarla İlişki Tamir Edilmez Ki.
—peki, Ne İle Tamir Edilir Oğlum?
—konuşarak, Anlaşarak Tamir Edilir Babacığım.
—oğlum Üç Gündür Hiç Konuşmuyorsunuz Ki. Ben De Belki Yararı Olur Diye Bunları Getirmiştim. Ben Cahil Adamım Oğlum, Benim Aklım Ermez. Siz Okumuş İnsanlarsınız, Siz Daha İyisini Bilirsiniz.
Rıza Ve Hayri, Babalarının Bu Sözü İle Adeta Sarsıldılar. Utanmak İfadesi Galiba Zayıf Kalır, Neredeyse Yerin Dibine Geçtiler. Babalarının Vermek İstediği Mesajı Çok İyi Anlamışlardı. Anne-babalarını Ve Birbirlerini Üzdükleri İçin Çok Pişman Oldular. Önce Babalarının Elini Öptüler, Sonra Birbirlerine Sarıldılar. Zahide Hanım, Evin İçindeki Tül Perdenin Arkasından Olup Bitenleri Gözyaşları İçinde İzledi Ve Eşi Salim Efendi İle Bir Kez Daha Gurur Duydu.
Rıza Ve Hayri, Aralarındaki Problemi Konuşarak Çözdüler. Aralarında Nezaket Dışı Bir İlişkiye Meydan Vermediler. Yaptıkları Her İşte Açık Ve Net Oldular. Güveni Sarsacak, Kafaları Karıştıracak Türde Gizli İşlerden Uzak Durdular, Sürekli Şeffaf Oldular. Bir Daha Da Tartışma Ortamı Yaşamadılar.
Birbiri İle İlişki İçinde Bulunan İnsanların Dikkat Etmesi Gereken Bazı Hususlar Vardır. Yaşanan İlişki, İster Bireysel İsterse Toplumsal Boyutta Bir İlişki Olsun, Her İlişkinin Olmazsa Olmazları Vardır.
İlişkilerde İyi Niyet Esas Olmalıdır. Ancak Bu İyi Niyet Sadece Gönüllerde Hapis Olarak Kalırsa, Karşı Taraf Anlamazsa İyi Niyetin Bir Anlamı Olmaz. İnsanların Niyetlerini, Davranışlarına Göre Değerlendiririz. Kişilerin Samimiyetini Ya Da Soğukluğunu Değerlendirirken, Bir Tek Ölçütü Esas Almayız. Örneğin Bir Kişinin Sadece Konuşmaları, O Kişinin İçtenliği Hakkında Bizde Tam Anlamıyla Kanaat Oluşturmaya Yetmeyebilir. Konuşmanın Dışında, Yüz İfadesine, Ses Tonuna, Jest Ve Mimiklerine Bakarız. Yani Beden Dilini Sorgularız. Dahası Davranışlarını Değerlendiririz. Sözü İle Özünün Örtüşüp Örtüşmediğine Bakarız.
İnsanların Birbiri İle Samimi Olmaları, Saygı Unsurunu Aradan Kaldırmaları İçin Gerekçe Sayılmaz. Saygı Unsuru, Senli Benli Konuşmak Yerine Sizli Bizli Konuşmaktan Çok Daha Öte Bir Kavramdır. İlişkilerde İçtenlik Olmalı, Bu Doğru. Ama Nezaket Kuralları, Sürekli Yaşatılmalı. Nezaket Kurallarını Göstermek Ve Karşıdan Beklemek, İlişkiye Resmiyet Kazandırmak Değildir. Aksine O İlişkinin Daha Uzun Ömürlü Olması İçin Zemin Hazırlamaktır.
İnsanlar Sevdikleri Kişilerle İlişki İçinde Olurlar. Ve Ne Hikmetse En Ağır Acıları Yine Sevdikleri İnsanlar Yüzünden Yaşarlar. Yalan, İhanet, Aldatılma… Hayatta İnsanın En Çok Canını Acıtan Şeyler Değil Mi? Peki Bunları İnsana Sevdiğinden Başka Kim Yaşatabilir? Bence Bir İnsanın Sevmediği Kişilerin, Bu Duyguları Yaşatmaya Gücü Yetmez.
İnsanlar Arasındaki Yakınlık Ya Da Samimiyet, Hangi Düzeyde Olursa Olsun Açıklıktan Zarar Gelmez. Şeffaflıktan Dolayı Bir İlişki Zarar Görmez. “arif Olan Anlar” Misali, Herkesten Her Şeyi Anlamasını Bekleyemeyiz. Bu Nedenle Beklentilerin Karşılanabilir Olması Kadar, Net Olarak İfade Edilmesi De Önemlidir. Eğer Bir Ticaret Yapılıyorsa, Arada Yazılı Belgelerin Düzenlenmesi, Akrabalığa Veya Samimiyete Engel Değildir.
İlişkilerde Yaşanabilecek Olumsuzluklara Karşı, İyi Niyetli Ve Hoşgörülü Davranabilmek Çok Güzel Bir Tavırdır. Alttan Almak, Bir İlişkiyi Uzun Soluklu Yapabilir. Ama Uzun Soluklu Bir İlişki, Her Zaman Kaliteli Bir İlişki Anlamına Gelmez. Yani Ortada Bir Fedakârlık Varsa, Bu Karşılıklı Olduğu Zaman Daha Anlamlı Olur.
Keser Misali “hep Bana, Hep Bana” Anlayışını Kendisine İlke Edinen İnsanların, Eğitimli Olmaları, Yüksek Mevkilerde Görev Yapıyor Olmaları, Bencillik Yapmalarına Engel Değildir. Bu, Kişinin Doğası İle İlgili Bir Tutumdur. Yani Bir İnsanın Adil Olması İçin, Mutlaka Okumuş Ya Da Cahil Olması Tek Başına Yeterli Unsur Değildir.
Bütün Bunlara Rağmen, İnsanlar Arasında Zaman Zaman Geçimsizlikler Yaşanabilir Ve Yaşanmaktadır Da. Hayvanlar Koklaşa Koklaşa, İnsanlar Konuşa Konuşa Anlaşırlar Atasözünde İfade Edildiği Gibi, İlişkilerde Problem Yaşandığı Dönemlerde Dahi Konuşarak Meseleyi Çözme Yoluna Gidilmelidir. Şiddet, Etkili İletişimde Başvurulacak Bir Yöntem Değildir. Yani Büyük Ölçüde Güven Kaybı Yaşanmamış İlişkiler De Tamir Edilebilir. Ama Çekiç, Pense Ve Tornavida İle Değil Tabi Ki…
yazan Yusuf Yeşilkaya