Doktor/monolog

  • Konbuyu başlatan feyza05
  • Başlangıç tarihi
F

feyza05

Ziyaretçi
DOKTOR (MONOLOG – TEK KİŞİLİK TİYATRO OYUNU)



(Monologcu, sırtında beyaz gömlek, burnunda kelebek gözlükle koşar gibi ortaya çıkar. Seyircilerin arasına bakınır. Telaşla konuşmaya başlar.)



Kaçırdım kaçırdım, hastamı kaçırdım. Tam muayene ediyordum, elimden fırladı kaçtı. Belki de aranıza gelmiştir. Rica ederim, görenler varsa haber versin.



Kısa boylu desem uzunca, zayıf desem şişmanca, esmer yüzlü, şehla gözlü, on beşle altmış arası bir şey... Böyle birisi varsa aranızda rica ederim, söyleyin. Gözlerim uzaktan pek seçemiyor. Hem bana hem mesleğime hem de insanlığa hizmet etmiş olacaksınız.



Ah efendim ah! Bilseniz şu doktorluk ne güç meslek... Karşınıza delisi de gelir, akıllısı da... “Bir şeyin yok, turp gibisin maşallah!” derim, inanmazlar, “Sende şu  illetler var.” derim, bir daha semtime  uğramazlar.



Bıktım bu meslekten doğrusu. Lokman hekim sağ olsaydı, gider çatar, “A mübarek insan, kuracak başka meslek bulamadın mı?” derdim.



Efendim, hastaların bazıları çok duygulu oluyorlar. Nabızlarına göre şerbet vermedin mi, senden kötüsü yok.



Ben de lafı nereden nereye getirdim. Efendim, o söylediğim hastayı gören oldu mu acaba? (Biraz bekler.) Vah, vah, yok desenize... Bari sizinle tanışmışken birkaçken birkaçınızı reklam için muayeneden geçireyim...



(Seyircilerden birine dikkatle bakar.)



Örneğin, şu sayın bayan hiç neşeli görünmüyor. Neşe, sağlığın aynasıdır. Muayene etmeden söyleyebilirim ki, kendisinin gezmeye, tozmaya, dans etmeye, eğlenmeye ihtiyacı var.



Kendilerine şöyle bir reçete çok uygun olur.



(Cebinden zımbalı defterle kalem çıkarır. Yazar ve okur:)



1- Alfabedeki bütün harflerden yapılmış bir vitamin harmanı. Sabahleyin aç karına yutulacak...



2- Bir tutam mısır püskülü, üç parça horoz ibiği, iki demet tilki kuyruğu bir havanda ezilecek... Akşamları tok karnına yutulacak.



Neşesi yerine gelmezse ben doktorluktan vazgeçer, bakkal çırağı olurum.



Gene seyircilere bakar. Başka birine:)



İşte bir hasta daha... Ben birini kaçırdım derken, meğer bir çoğunun içine düşmüşüm.



Evet, siz bayım, siz de mide rahatsızlığı var. (Başını sallar.)  Nasıl, bildim mi? Evet, çok yiyorsunuz. Her ne kadar “Can boğazdan gelir.” derlerse de canımın gene oradan çıkacağını unutmayalım. Ne var o kadar makarna yiyecek a canım... Yerli malı diye ha bire atıştırmışsınız.



Eğer mutlaka yerli malı yemek istiyorsanız ondan bol ne var? Örneğin yemişlerimiz de yerli malıdır.



O mübarek şeftaliler, o canım elmalar, armutlar... Hele portakallar, hele portakallar... Hangi ecza deposunda bu kadar vitamin bulunur?



Reçeteye meçeteye, doktora da gerek yok... Ye yiyebildiğin kadar... Bu çeşit tedavinin ucu gene bizim mesleğe dokunuyor ama,eee ne yapalım, ben yurdumu, yurttaşlarımı, yurt yemişlerini, yerli olan her şeyi mesleğimden de çok severim...
alıntı
 
Üst