Eğitim müfettişleri yönetmeliği ve eksiklikler

egitimciyiz

Yönetici
Katılım
24 Ağu 2007
Mesajlar
2,728
Tepkime puanı
6
Konum
Türkiye
Eğitim sisteminin her zamankinden daha çok tartışıldığı günümüzde, sistemin temel öğesi olan okulların ve kurumların denetimi gündemi çokça meşgul etmektedir.  Okul ve kurumların iyi yönetilmesi de yöneticiliğin ve denetimin profesyonelleşmesini zorunlu kılmaktadır.  Okulların ve kurumların denetimsizliğini ortadan kaldırmak üzere Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliği yayımlandı hayırlı olmasını diliyorum. Ancak çıkmasını heyecanla beklediğimiz ve yayımlanmasıyla birlikte bütün heyecanımızı kaybettiğimiz yönetmelikte gözden kaçan birkaç durum söz konusudur.  Bilim yuvası olan Üniversiteler ile Milli Eğitim Bakanlığının koordinasyon eksikliği ve birbirinden bağımsız hareket etmesi çıkan yönetmelikte de kendini göstermiştir. Üniversitelerde açılan eğitim yönetimi ve denetimi alanındaki yüksek lisans veya doktora programlarının Milli Eğitim Bakanlığınca görmezden gelinmesi ve değersizleştirilmesi açıktır. Bunu son çıkan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliğinde daha net görmekteyiz. Bütün yönetmelik içinde bu işin uzmanı olan Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tezli yüksek lisans veya doktora yapanları görmezden gelmek ve onların lehine tek kelime dahi söylememek aslında iki resmi kurumun birbirinden ne kadar bağımsız çalıştığını ve koordine olamadığını göstermektedir. Oysa okul yöneticiliği ve denetçiliğinin profesyonel bir meslek olduğu inancının yaygınlaştığı bugünlerde bu anabilim dalından mezun olan eğitim yöneticilerini görmezden gelmek bizleri düşündürmektedir. Bakanlıkta görev yapan bürokratların birçoğunun Eğitim yönetimi alanında yüksek lisans veya doktora yaptığını aynı zamanda yönetim kadrosunun büyük çoğunluğunun akademisyenlikten geldiği düşünüldüğünde bu kararları kimin aldığı soruları da ayrı bir muamma oluşturmaktadır. Alan hocaları bu konuda sessiz kalmaya devam edecek midir? Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliğinde dikkat çeken ve büyük haksızlıklara yol açan bir diğer madde 35 yaş sınırıdır. 2010 yılından beri sınavla müfettiş almayan bakanlığın 2022 yılında yapacağı sınavda yaş şartı koyması bir jenerasyonu görmezden gelmekte ve onları yok saymaktır. Basit bir matematiksel hesap yapıldığında bu sınava girebilecek aday sayısının çok az sayıda öğretmen ve yöneticiden ibaret olduğunu görebiliriz. Yıllardır muhakkik olarak çalışan okul müdürlerine yönetmelikte bir atıf vermemek ve onların da yaşa takıldığını görmek emektarları görmezden gelmek demektir. Maziden ibret almazsan atiye ibret olursun demiş atalarımız. Feraset ve basiret sahibi tecrübenin bu denli yok sayıldığı başka bir çağ olmuş mudur? Oysa tecrübe ile demlenir insan.

                                                                                                    Dr. Mehmet Nezir  ÇEVİK

                                                                                                                   Eğitimci Yazar

 
Üst