gazetecilik dili ARTIK DEGISMELI‏

  • Konbuyu başlatan cendere
  • Başlangıç tarihi
C

cendere

Ziyaretçi
Asagida iki gazete yazisi var. Biri Bianet'den digeri Hurriyet'ten. Hurriyet malum "embedded gazeteciligin" sahikasi olaraktan, gazeteci olduklarini unutmus vaziyetteler, resmi ideoloji ile yanyana durmayi "normal gazetecilik" zannediyorlar. Eski hamam eski tas, efendim sehit cenazeleri topraga verildi, Bakan'a da kizgin bir vatandas soyle dedi.(bu arada AKP'ye cakalim bitane)"Bakan da dondu kaldı". Yani bunda 5N1K olsa ne olur olmasa ne olur? Senin vazifen bu yuzyilda sadece 5N1K'dan mi ibarettir? Bu ne muhafazakar gazetecilik anlayisidir? Eski dilde israr israr, hic bir gelisim yok o zaman amacin nedir? Kashimak midir? Bu nasil bir dildir? Baris ve cozum yolunda yeni bir dil gelissin diye ugrasanlar var birazcik iyi niyetle bu dil ogrenilebilir. Cozume katkida bulunayim diye hic mi bir dusuncesi olmaz Hurriyet gibi bir gazetenin?
Baska sorunlarda oldugu gibi (ornegin basortusu sorununda) Kurt sorununun cozumunde de GAZETECILIK DILI ARTIK DEGISMELIDIR.
Bianet'ten ornek alin bakin ne guzel analiz etmisler. Yazida 5N1K yok ama INSAN var.

Gazeteci Yoksul Askerlerin Olumlerini Anlatirken Neden Baristan Soz Etmez
Gazetelerde Erzincan'da olen askerlerin hayat hikayelerinden parcalar var. Yoksulluk ve yoksunluk anlatiliyor. Ama esitlik, baris icin degil. Cerceve yeniden ofke yaratma uzerine kurulu.
BIA Haber Merkezi - Istanbul
12 Agustos 2008, Sali

Tolga KORKUT
Erzincan'da PKK'nin patlayiciyla saldirisinda olen dokuz askerle ilgili haberlerde, Yarbay Mikdat Samdanci'nin "evlatlik" olarak buyudugu, er Murat Atsen'in alti yasindayken annesini kaybettigi, uzman cavus Selim Kabatas'in iki hafta once evini arayip sinava giren kardesine basarilar diledigi, erler Abdullah Aydin Emer'in, Onder Muratoglu'nun ve Abdurrahman Bolat'in uc ay sonra askerlik surelerinin bitecegi, Baris Demir'in ailesinin bayramda evine izne gelmesini bekledigi, uzman cavus Gokhan Kuvat'in annesinin haberi alinca kalp spazmi gecirdigi bilgileri var.
Bu haberler bize insanlarin hangi kosullarda, nasil yasadiklarini, yoksulluklarini, yoksunluklarini anlatir gibi gorunuyor, ama aslinda soz ettigi butun bu yapisal siddet ve catisma ortaminin yasamlari nasil etkiledigi degil. Bu bilgiler, aci uzerinden "sehitlik"i yuceltiyor, militarizme katkida bulunuyor.
Haberlerde sorgulanmayan, en basindan varligi kabul edilen bir durum var oysa: Savasin, catismanin kendisi. Bu haliyle bu haberler, ne kadar insancil gorunurlerse gorunsunler yeniden ofke biriktirmeye, yeniden savas alanina donmeye hizmet ediyorlar. Yani gazeteciler, savas gazeteciligi yapiyor. "Neden catisma var" sorusu ve "catismanin olmayabilecegi" zihnin disinda birakiliyor.
Gazetecilige baris katmak
"Baris gazeteciligi" kavramini kullanan Profesor Johan Galtung, "gazeteciligin icine baris katmanin yollarini aramak"tan soz ediyordu.
Baris gazeteciligi uzerine calisan ve gazetecilere egitim veren Annabel McGoldrick ve Jake Lynch'in kilavuzundan birkac maddeyi animsayalim:
Bir siddet eyleminin, siddet politikasinin degerini yalnizca gorunurdeki etkileriyle olcmekten kacinin. Bunun yerine gorunmeyen etkileri haberlestirmeye calisin. Ornegin, travma ve psIkolojik hasarin, etkilenenlerde diger insanlara, gruplara ya da ulkelere karsi siddet gosterme olasiliginin artmasi gibi yarattigi uzun vadeli sonuclari.
Yalnizca siddeti haberlestirip "korkunc olani" tarif etmekten kacinin. Diger her seyi disarida birakirsaniz siddetin tek aciklamasinin bir onceki siddet (oc) ve tek cozumun daha fazla siddet (baski/cezalandirma) oldugunu onermis olursunuz. Bunun yerine siddetin aciklamasi olarak insanlarin gundelik yasamlarinda nasil engellenmis, husrana ugramis ve yoksun birakilmis oldugunu gosterin.
Yalnizca bir tarafin acilarina, korkularina, dertlerine munhasiran odaklanmaktan kacinin. Bu taraflari "kotuler" ve "kurbanlar" olarak boler ve "kotuler"i bastirip cezalandirmayi bir cozum olarak onerir. Bunun yerine haber degeri oldugunca butun taraflarin acilarina, korkularina ve dertlerine esit davranin.
Taraflarin kendilerini, liderlerinin bildik aciklamalarini ya da konumlarini tekrarlayarak ifade etmelerine izin vermekten kacinin. Bunun yerine, daha derine inin:
Sahadaki insanlar gundelik yasamlarinda anlasmazliktan nasil etkileniyorlar?
Neyin degismesini istiyorlar?
Liderlerinin dile getirdigi konum, istedikleri degisIkliklerin gerceklesmesini saglayacak tek veya en iyi yol mu?
Bu, taraflari hedeflerini dile getirmek icin guclendirebilir ve daha yaratici ciktilarin olasiligini artirir.
Bize yalnizca bir grup insana ne yapildigini ve o insanlar icin ne yapilabilecegini soyleyen "zavalli", "mahvolmus", "harap olmus", "savunmasiz", "acikli", "dokunakli", "trajedi" gibi "kurbanlastirici" bir dil kullanmaktan kacinin. Bu insanlari gucsuzlestirir ve degisim olanaklarini sinirlar. Bunun yerine insanlara ne yapildigina ve insanlarin ne yapabilecegine dair haber yapin. Yalnizca ne hissettiklerini sormayin, hayatlarini nasil surdurduklerini ve ne dusunduklerini de sorun. Herhangi bir cozum onerebiliyorlar mi?
Belki de, her gazetecilik eyleminin bir "mudahale" oldugunu bilerek, animsanmasi gereken en onemli soru su: "Kendi mudahalemle baris olasiliklarini gelistirmek icin ne yapabilirim?" (TK)



Bakan Çelik şehit cenazesinde dondu kaldı-HURRIYET 13 Ağustos 2008


A.A / DHA



Erzincan'ın Kemah ilçesi kırsalında askeri aracın geçişi sırasında, teröristlerin önceden yola döşediği mayının patlatılması sonucu şehit olan erlerden Murat Atsen, Bursa Ulucami'de kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Sabah saatlerinde taziye ziyaretine giden Bakan Çelik ise kendisine gösterilen tepki karşısında sessiz kalmayı tercih etti.


İŞTE BAKAN ÇELİK'İN DONDUĞU ANLAR...
Şehit Er Atsen'in cenazesi, Ortabağlar Mahallesi Ural Sokak'taki evinden alınarak Ulucami'ye getirildi. Cenazeyle birlikte camiye gelen şehit erin babası Yılmaz Atsen, halası Saliha Arat, kardeşleri Hülya Çavuş ve Mehmet Atsen, anneannesi Bülbül Aktaş, kendileri için ayrılan özel bölümde taziyeleri kabul etti.
Şehit Atsen'in halası Saliha Arat'ın tören sırasında ağlayarak ağıtlar yakması, cenazeye katılanları duygulandırdı.

Cenaze törenine şehit erin ailesi ve yakınlarının yanı sıra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Bursa Valisi Şahabettin Harput, Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, İl Emniyet Müdürü Tahsin Demir, Bursa milletvekilleri, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Baykurt, Garnizon ve Okullar Komutanı Tümgeneral Ali Erdinç, askeri erkan ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Ellerindeki Türk bayraklarıyla Ulucami'nin avlusunu ve çevresini dolduran vatandaşlar terör örgütünü lanetleyen sloganlar atarken, bazı vatandaşların da gözyaşlarını tutamadıkları gözlendi.

BAKAN ÇELİK: SON ÇIRPINIŞLARI

Camiye gelerek şehit ailesine taziyelerini ileten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, PKK terör örgütünün dağınık vaziyette nerede ne yapacağını bilemez bir halde olduğunu belirterek, “Bu saldırılar da son çırpınışları olarak görünüyor. Güvenlik kuvvetleri gerekli önlemleri alıyorlar. Bu kahpece saldırıları önlediğimizde bunların kökü kurutulacak” dedi.

Bu konudaki kararlılığı gerek Türk Silahlı Kuvvetleri, gerekse siyasi irade olarak ortaya koyarak en kısa sürede netice almayı beklediklerini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

“Herkes biliyor ki, bu bugünün sorunu değil. Türkiye'nin birliği bütünlüğüne yönelik bir saldırı. 20 yılı aşkın süredir devam eden bir saldırı. Bunun önlenmesine yönelik siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak bu silahlı mücadeleye karşı en sert tepkiyi göstererek, çok yönlü bir şekilde mücadeleyi sürdürüyoruz. Önemli mesafeler alındı. Bu saldırılar da bunu gösteriyor zaten. Dağınıklık göstergesi. Bununla ilgili istihbari bilgiler inanıyorum ki, daha iyi değerlendirildiğinde bu acı kayıplar umuyorum bir daha yaşanmaz. İnşallah ekonomik programlar devreye girdi. İnşallah sorunun çözümüne katkı sağlayacak, işsizliği önleyecek bu tedbirlerle de sorunu kökünden çözme, bataklığı yerinde kurutma çalışmaları devam edecek.”

Şehit Er Murat Atsen'in cenazesi, daha sonra Ulucami İmamı Tahsin Karanfil tarafından kıldırılan cenaze namazının ardından, askerlerin omuzlarında top arabasına kadar taşındı.

Trafiğe kapatılan Atatürk Caddesi'nde bir süre top arabasında taşınan Şehit Er Atsen'in cenazesi, buradan Hamitler Mezarlığı'ndaki şehitliğe götürülerek, defnedildi.

ÇELİK'E TEPKİ
Şehit Er Murat Atsen’in Merkez Yıldırım İlçesi Ortabağlar Mahallesi Ural Sokak'taki evine bu sabah taziyeye giden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Yıldırım Belediyesi tarafından sokakta kurulan çadırda, şehit er Murat Atsen’in babası Yılmaz Atsen’e başsağlığı diledi. Bura allerinde Türk bayrağı ile bulunanlardan Ahmet Öztürk, Bakan Çelik’e tepki göstererek, “Yazıklar olsun sizlere. Yazıklar olsun, Hep bizim evlatlarımız ölüyor. Vaat ediyorsunuz, söz veriyorsunuz, tutmuyorsunuz. Hep bizim evlatlarımız orada harcanıyor. Biz Karadenizliyiz. Yazıklar olsun sizlere” diye bağırdı. Öztürk’ü çevrede bulunanlar sakinleştirmeye çalışırken, Bakan Çelik ise sessiz kalmayı tercih etti.



 

Benzer konular

Üst