İki Dinazor Kardeş - Serdar Yıldırım

Serdar Yıldırım

Bilge Üye
Katılım
26 Mar 2010
Mesajlar
160
Tepkime puanı
1
Yaş
65
Konum
Bursa

İKİ DİNAZOR KARDEŞ
Zamanımızdan bir milyon yıl önce yeryüzündeki dinazorlar çağında iki dinazor kardeş yaşıyordu. Bu iki dinazor kardeş ot yiyerek besleniyordu. Her zaman birlikte gezerler, birlikte dolaşırlardı. Günleri çok sakin ve olaysız geçiyordu.

Günlerden bir gün iki dinazor kardeş gezerken, gökyüzünde yuvarlak ve ışık saçan bir cisim gördüler. İlk anda bunu bir yıldız veya dünyaya düşen bir göktaşı sandılar. Yıldızlar gündüz görünmezlerdi ve bu bir göktaşı olsa dünyaya düşmesi gerekirdi. Hiçbir göktaşı sağa sola hareket etmezdi. Oysa bu, bazen gökyüzünde olduğu yerde hareketsiz kalıyor, bazen akıl almaz hızla sağa sola gidip geliyor ve rengarenk ışıklar saçıyordu. İki dinazor kardeş önce çok şaşırdılar sonra korktular. Hayatlarında ilk defa böyle bir şey görüyorlardı. Birlikte koşarak barınak olarak kullandıkları büyükçe bir mağaraya saklandılar.

Daha sonraki günlerde zaman zaman bu olay tekrarlandı. Bir gün bu ışık saçan cismin saçtığı ışınlar öylesine yoğundu ki dayanılmaz sıcaklıktaki bu ışınlardan korunmak için, yakındaki bir göle girdiler. Günden güne daha çok tedirgin olmaya başladılar ve doğup büyüdükleri yerleri terk ederek uzak diyarlara göç ettiler.

Aradan uzun yıllar geçti. Bir akşamüstü konuşurken doğup büyüdükleri yerler akıllarına geldi. Canları oraları yeniden gezip görmek istedi. Hemen o anda sabah erkenden yola çıkmak için, söz verdiler. Eskiden barınak olarak kullandıkları mağaranın yakınlarına geldiklerinde şaşırıp kaldılar. Bunlar da neydi böyle?! İki ayakları üstünde yürüyen, iki kolları, elleri olan, başları, kaşları, gözleri, uzun saçları...Nereden gelmişler, neden buraya yerleşmişler, nasıl ve hangi amaçla yaratılmışlar? Bunları düşünmeye zaman bulamadılar. Çevredeki otlar arasından bu iki ayaklı yaratıkların yavrularından dört tanesi önlerine çıkıverdi ve korkmadan yanına geldiler.

İki dinazor kardeş oturdukları yerde kalakaldılar. Geriye dönüp kaçamıyorlardı çünkü çevrede başka yavru yaratık bulunabilirdi. Koskoca gövdeleriyle onları ezip geçmek, onlara bir zarar vermek istemezlerdi. Bu iyi kalpli, temiz yürekli dinazor kardeşler, çaresiz beklemeye başladılar. Biraz sonra çevreleri büyüklü, küçüklü yaratıklarla dolmuştu. Yaratıklar, dinazor kardeşlerin çevresinde elele tutuşup dönmeye başladılar. Sevinçlerini bağırışarak belli ediyorlardı. Yaratıkların kendilerine bir zararı dokunmayacağını anlayan dinazor kardeşler gözlerini kapatıp başlarını otların üstüne bıraktılar. Bu durum yaratıkların dost olmak  isteklerine verdikleri anlamlı bir cevaptı.
İki dinazor kardeş ilk insanları çok sevdiler, ilk insanlar da onları. Dünyadaki ilk insan nesliyle uzun yıllar sevgi, barış ve kardeşlik içinde yaşadılar.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım


 

Benzer konular

Üst