C
cendere
Ziyaretçi
Öğretmenlerin Performansları Yine Ölçülecek
bakan Nimet Çubukçu İle Nuriye Akmanın Ropörtajından Kesitler
sekiz Buçuk Aylık Bakanlığınız Döneminde Bunlardan Hangilerini Kırabildiniz? Hangilerinde Hala Direnç Olduğunu Görüp Üzülüyorsunuz?
tek Tip İnsan Yetiştirme Misyonunun Değişimi Yönünde Çok Önemli Adımlar Atıldı. Soran, Sorgulayan, Düşünebilen, Tartışabilen Bir Nesil Yetiştirmenin En Önemli Anahtarlarından Biri De Buna Uygun Bir Müfredat Oluşturmak. Ki Bunu Oluşturduk. Gerçekten Çok İyi Bir Müfredatımız Var Ve Sürekli Modüler Ve Kendini Yenilemeye De Elverişli Bir Sistem.
müfredatı Değiştirmek Yeter Mi?
maalesef Henüz Öğretmenlerimizin, Yeni Müfredata Uyumlu Bir Zihniyet Geliştirmediklerini Görüyoruz. Onun Dışında Bazı Şeyler De, Algıların Tamamen Değişmesiyle Ve Bunu Aktaracak Kitlenin Zihinsel Değişimi İle Mümkün. Doğrusunu İsterseniz Çok Geniş Bir Kitle Var. 16 Milyon Öğrenci Var. Eğitim Sistemimizle İlgili Toplumsal Taleplere Dönüp Baktığımız Zaman, En Çok Şikayet Edilen Konulardan Biri De Sistemde Çok Sık Değişiklik Yapılması.
öğrencileri Yetiştirmekten Daha Önemli Olan Belki De Öğreticileri Yetiştirmek. Bu Konuda Bir Projeniz Var Mı?
çok Kapsamlı Bir Çalışmamız Var. Öğretmenlerimizin Okullarını Bitirir Bitirmez Göreve Başladıklarını Ve Uzun Bir Süre Hiç Eğitim Almadıklarını Görüyoruz. Artı Hizmet İçi Eğitim Uygulanıyor. Ama Ben Bu Konuda Birkaç Araştırma Yaptırdım. 300 Bin Öğretmen Eğitildi. Seminerlere Katıldılar Ama Buradan Ne Aldılar Gibi...çoğunlukla Anlatılanlar Bürokratik Meseleler. Yani Nasıl Kayıt Tutacaksın Falan...
biz Bundan Bahsetmiyoruz.
evet, Bu Değil. Bu Yeni Dünyanın Dilini Okuyabilecek Ve Buna Entegre Olabilecek, Bunu Aktarıp Anlatabilecek Öğretmenlerin Yetiştirilebilmesinin Klasik Yöntemlerle Mümkün Olmadığını Gördük. Öğretmenler De Memnun Değiller. Hiçbir Şey Öğrenemediklerini Söylüyorlar. Dolayısıyla Hizmet İçi Eğitim Dediğimiz Mekanizmayı Öğretmenin Yaşamının Her Alanında Beslenebileceği Bir Sisteme Dönüştürmek İçin Çalışıyoruz. Yani Biz Bir Kütüphane Olmalıyız. Öğretmenler De Gelip İstediği Kitabı İstediği Zamanda Alıp Okuyabilmeli. Bir De Sürekli Olmalı. Bir Yıla Yayılmalı. Proje Net Olarak Ortaya Çıktığı Zaman Tüm Unsurlarıyla Ben Size Yine Anlatırım.
öğretmenlerin Performansını Ölçeceğiz
eğitmenlerin De Belirli Zamanlarda Bir Sınava Tabi Tutulması Gerek Belki. Bakalım Kendilerini Ne Kadar Yenilediler? Bu Riski Göze Alabilir Misiniz?
avrupa Birliği Ülkelerinin Birçoğunda Aslında Öğretmenlerin Yeterlilik Ve Öğretme Kabiliyetlerinin Test Edildiği Sistemler Var. Bir Süre Sonra Bu Da Öğretmeni Sistemin Dışına Çıkarıyor. Orada Özellikle Okulların Bütçeleri, Öğretmen Alımları Ve Karar Verme Mekanizmaları Bizden Biraz Daha Farklı İşliyor. Bu Nedenle, Öğretmenler De Bir Şekilde Kendilerini Sürekli Yenilemek Mecburiyetindeler. Yoksa İş Akitleri Fesh Edilir. Ama Bizdeki Sistem, Biraz Devlet Memuriyeti Şeklinde İlerliyor. Velev Ki Sınav Yaptık, Öğretmenler Yetersiz Çıktı. Ne Yapacağız?
atacaksınız. İşte Bu Manada Riskli Dedim Zaten. Atmadığınızda Bu Durumun Devamına Karar Vermiş Oluyorsunuz. Bu Siyasi Cesaret İster. Var Mı Sizde Bu Cesaret?
aslında Bizdeki Gibi Devlet Memuriyeti Sistemi Ve Garantisiyle Çalışan Ülkeler De Var. Buralara Baktığımızda, Öğretmenlerin Öğretme Kabiliyeti, Bir Şekilde Kendi Öğrenci Kitlesi Üzerinden Değerlendiriliyor. Buna Da Performans Değerlendirmesi Deniyor. Bu İki Yöntem Seçilebilir. Birincisi Sizin Dediğiniz Gibi Başarısız Öğretmeni Atmak Şeklinde Olabilir. Bu, Yöntem Olarak Siyasi Risk Ve Cesaretten Ziyade, Çok Hoşuma Gitmeyen Bir Şey. Bir Şekilde Öğretmen Olmuş. Öğretmenler De Eğitilebilir, Bu Manada Katkı Sağlayabiliriz Diye Düşünüyorum. Ben Yöntem Olarak Performans Ölçümünden Yanayım. Öğrencilerin Sadece Sınav Başarılarının Değil Fen Bilimlerinde, Uluslararası Olimpiyatlarda, Liselerdeki Başarı Performanslarının Da Öğretmenlerimize Olumlu Yansıyacağı Bir Sistem Öngörürsek, Kendi İçlerinde Bir Yarış Başlar.
böyle Bir Sistem Yakında Gelecek, Bunun Hazırlıkları Yapılıyor, Öğretmenlerin Performansları Ölçülecek Diye Bir Başlık Çıkartabilir Miyim Bu Sözlerden?
evet. Olabilir.
ne Zaman Başlar Peki? Önümüzdeki Eğitim Öğretim Yılından İtibaren Mi?
önümüzdeki Eğitim-öğretim Yılına Yetişip Yetişmeyeceğinden Emin Değilim. Eğitim Alanında Çok Sık Değişim Yapma Meselesini Çözmek Gerekiyor. Bunun İçin Birçok Uygulamayı Önce Küçük İllerde Pilot Sistemiyle Gerçekleştirmek Veya Büyük İllerde Bir Örnekleme Yapmak Ve Sonra 1-2 Yıl İçinde Türkiye Genelinde Uygulamak Lazım. Bu Manada, Siyasi Sonuç Almak Açısından Da Bugün Attığımız Adımların Sonuçlarını On Yıl, On Beş Yıl Sonra Görebiliriz. Dolayısıyla Bugün Hemen Yarın Şunu Yapacağım Demek Çok Riskli. Bazı Uygulamaların Türkiye'de Hemen Başlatılmasının Ciddi Sakıncaları Yaşandı.
ders Kitaplarında Ayrımcı İfadeler Varsa Bize Bildirin Değiştirelim
biraz Evvel Eğitimin Müfredatını Olgunlaştırdık Dediniz. Burada Da Size Çok Katılamıyorum. Derslik Sayısının Artışında Gösterdiğiniz Başarıyı Eğitimin İçeriğini Düzeltmekte Tam Olarak Gösterebildiniz Mi Gerçekten? Bütün O Sizi Üzen, Demeçlerinize Yansıyan Ayrımcı, Otoriter Yönleri Müfredattan Ayıklayabildiniz Mi?
büyük Ölçüde Başarıldığını Düşünüyorum. İnsan Hakları Meselesinde Veya Ayrımcılıkla Mücadelede Eğer 1940'lı Yıllardaki Algımız Devam Ediyor Olsaydı, Bugün Çok Mutlu Olmazdık. Bu Çok Gelişen Bir Alan. Bu Tam Manasıyla Tamamlanmış Bir Süreç Değildir. Bugün Bunları Aktarmakta Güçlük Çekiyor Olabiliriz Ama Bu Müfredatın Uygulandığı Zaman Birinci Sınıfta Olan Çocuklar, Şimdi Daha Beşinci Sınıftalar. Şu Anda Bunların Topluma Veya Öğrencilere Yansımalarını Ölçme Gücüne Sahip Değiliz.
peki Ezbercilik Bitti Mi? Daha Ne Vakte Kadar Çocuklar Papağan Olmaya Devam Edecekler?
şu Andaki Müfredata Göre Çok Samimi Söylüyorum Zaten Ezberci Olmanız Mümkün Değil. Buna Uygun Bir Değişimin Gerçekleştiğini Düşünüyorum. Ama Bunun Anlatılmasında Ve Aktarılmasında Eksiklikler Olduğunu Kabul Ediyorum. Ders Kitaplarında Hala Ayrımcı İfadeler, Yanlış Bilgiler Olabilir. Bunlar Bulunup Bize Aktarıldığı Sürece Bunları Değiştiririz. Daha Hızlı Değişebilen, Kendisini Bu Çağın Gereklerine Adapte Edebilen Bir Müfredat Var Şu Anda. Çoğumuz Bunun Farkında Değiliz. Bu Çok Anlatılamadı. Bir De Çok Kötü Bir Fiziki Alt Yapı İle Olağanüstü Bir Şey Yapmanız Mümkün Değil. Büyük Bir Derslik Açığı Vardı Türkiye'de. 70-75 Kişinin Ders Yaptığı Sınıflar... Özellikle Belli Bölgelerde Okul Yok, Ahırdan Bozma Binalar Var. Ama Bugün Her Okula İnternet Erişimi Sağlanmış, Bilişim Teknolojisi Kurulmuş Durumda. En Azından Fiziki Altyapıyı Belli Bir Noktaya Getirmelisiniz. Ben Değişimin Aynı Düzeyde Dikkate Alınmadığını Düşünüyorum. Bu Konuyla Çok İlgilenilmedi. İlgi De Çekmedi. Mesela Bugüne Kadar Bana Bunu Sizin Sorduğunuz Kadar Çok Soran Olmadı.
ama Hala Tarih Yalanları Var Kitaplarımızda. Milli Tarih Yaratma Adına Bazı Gerçeklerin Saklanması, Bazılarının Abartılması Durumu Var. Daha Ne Vakte Kadar Bu Yalanlar Söylenmeye Devam Edilecek? Küçücük Bir Örnek Vereyim Size. Belki Bunu Cumhurbaşkanına Yahut Başbakana Sormalıyım. Ama Şimdi Karşımda Siz Varsınız. Cumhurbaşkanlığı Forsundaki O Devletlerin Aslında Tamamen Uydurulduğu, Ne O Bayrakların, Ne De O Devletlerin Adlarının Gerçek Olduğunu Dürüst Tarihçiler Biliyor.
eyvaah!
peki...başka Örnekler Vereyim. Kahramanlıklarımızın Abartıldığına, Yenilgilerimizin, Ayıplarımızın Saklandığına Katılırsınız Herhalde. 6-7 Eylül Olayları, Gayrimüslimlere Reva Görülen Şeyler...öğrenciler Yakın Tarihimizi Öğrenemeden Okullardan Ülkelerinin Geçmişine Bir Yabancı Olarak Çıkıyor. Yalan Mı?
aslında Özellikle Kendi Yakın Çevremizdeki Ülkelere Baktığınızda, Suriye Örneğini Vermiyorum Ama Birçok Ülkede Tarihin Öğretimde Maalesef Bu Şekilde Saptırılarak Aktarıldığını Görüyoruz. Şu Anda Bizim Tarih Kitaplarımızda Düşmanlık Aşılayan, Diğer Toplumları Veya Irkları Küçümseyen, Aşağılayan İfadelerin Yer Almasının Özellikle Önüne Geçildi. Bazı İtirazlar İleri Sürülebiliyor. Ama Benzeri Şeylerin Yunanistan Gibi, Bizim Düşmanlık Algımızın Dışına Çıkmış Ülkelerin Eğitim Kitaplarında Aynı Üslupla Anlatılmaya Devam Ettiğini Biliyoruz.
bırakalım Başka Ülkeleri, Biz Kendi Öğrencilerimize Yakın Tarihimizi Doğru Öğretebiliyor Muyuz?
ders Kitaplarında Avrupa Birliği Projesi Başlattık. 12 Pilot İlde Çalışma Yürütüyoruz. Bunun Çerçevesi Genel Olarak, Demokratik Yurttaşlık Dediğimiz Algının Bütün Ders Kitaplarında Doğru Anlatılması Ve Aktarılması. Müfredat Halen İtirazlara Konu Olabilecek Ve Düzeltmelere İhtiyaç Duyan Bir Yapıdaysa Düzeltiriz.
andımız Kutsal Bir Metin Değil, Değişebilir. Yeni Andımızı Ben De Yazabilirim
peki, Bunun Ötesine Geçemezsiniz, Anlıyorum Sizi. Ama Başka Bir Konuda Belki Daha Açık Açık Konuşabiliriz. Öğrencilerin Her Pazartesi Sabahı Söylediği "andımız" Hoşunuza Gidiyor Mu?
aslında Bu 1934 Yılında Yanlış Hatırlamıyorsam Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tarafından Kaleme Alınmış Bir Şey. Bu Dönemin Milli Eğitim Bakanı Da Farklı Bir Şey Koyabilir Belki. (gülerek) Ben De Bir Şey Yazayım.
andımızı Siz Yazsanız İçeriği Nasıl Olurdu? "ayrımcılık Yapmayacağıma And İçerim" Diye Mi Başlardınız?
ben Yazsaydım Daha Başka Bir Şey Yazardım. Bunu Hiç Düşünmedim, Siz Sorduğunuz İçin Aklıma Geldi. Bunun Bir İstiklal Marşı Gibi Nitelendirilmesinden Ve Buna Önemli Bir Kutsiyet Atfedilmesinden Yana Değilim. Dediğim Gibi, Dönemin Milli Eğitim Bakanı Bunu Yazmış. Ama Bu Dönem Başka Bir Dönem. Başka Bir Şey Söyletebiliriz. Aynı Şeylerin Her Gün Bir Şekilde Tekrar Edilerek Çocukların Da Bir Şekle Sokulması Hayali Varsa Bu Çok Gerçekleşebilecek Bir Şey Gibi Gelmiyor Bana.
mesela Beni Çocukken En Fazla Rahatsız Eden Laf "varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun"du.
bir Çocuğun Varlığı Niye Armağan Olsun?
aynen Sorum Bu. Niye Olsun Sayın Bakanım? Olmasın Diyor Musunuz?
bilmiyorum Çok İçerik Olarak Benim Hoşuma Gitmiyor.
türk Olmayanlara Türküm Dedirtmek Ne Kadar Ayıp Bir Şey.
orada Dile Getirilen "türküm", Bir Üstünlük Olarak Vurgulanıyor.
bu Aldatmacaya Kim İnanıyor? Siz Ermeni Olsaydınız Türküm Demek İster Miydiniz? Türk Vatandaşıyım Demiyor Ki, Türküm Diyor.
böyle Şekillendiren Şeyleri, Bir Milli Eğitim Bakanının Kaleme Aldığı Bir Fikrin Veya Metnin Yıllardır Hiç Tartışılmamasını Hoş Karşılamıyorum Zaten. Ben 19 Mayıs'ta Bir Televizyon Programına Çıkmıştım Gençlerle. Gençlerden Bir Tanesi Söyledi Bunu. Ertesi Gün İnanılmaz Bir Tepki Başladı Bana. Daha On Günlük Bir Bakandım.
halbuki Orada "tartışılabilir" Demiştiniz Sadece.
tartışılabilir Diyorum, Her Şey Tartışılabilir. Hala Aynı Şeyi Söylüyorum. Ve Bir Gencin Bunun Değişmesini Milli Eğitim Bakanından Talep Ettiği Bir Türkiye Benim Hayalimdeki Türkiye.
süper Başlık.
bütün Bunları Koşulsuz Kabul Eden, Hiçbir Şeyi Sorgulamayan Bir Gençlik, Yetişmiş Bir Gençlik Değildir. Tartışsınlar, Tartışılabilir Bulsunlar. Ben Böyle Buluyorum.
bakan Nimet Çubukçu İle Nuriye Akmanın Ropörtajından Kesitler
sekiz Buçuk Aylık Bakanlığınız Döneminde Bunlardan Hangilerini Kırabildiniz? Hangilerinde Hala Direnç Olduğunu Görüp Üzülüyorsunuz?
tek Tip İnsan Yetiştirme Misyonunun Değişimi Yönünde Çok Önemli Adımlar Atıldı. Soran, Sorgulayan, Düşünebilen, Tartışabilen Bir Nesil Yetiştirmenin En Önemli Anahtarlarından Biri De Buna Uygun Bir Müfredat Oluşturmak. Ki Bunu Oluşturduk. Gerçekten Çok İyi Bir Müfredatımız Var Ve Sürekli Modüler Ve Kendini Yenilemeye De Elverişli Bir Sistem.
müfredatı Değiştirmek Yeter Mi?
maalesef Henüz Öğretmenlerimizin, Yeni Müfredata Uyumlu Bir Zihniyet Geliştirmediklerini Görüyoruz. Onun Dışında Bazı Şeyler De, Algıların Tamamen Değişmesiyle Ve Bunu Aktaracak Kitlenin Zihinsel Değişimi İle Mümkün. Doğrusunu İsterseniz Çok Geniş Bir Kitle Var. 16 Milyon Öğrenci Var. Eğitim Sistemimizle İlgili Toplumsal Taleplere Dönüp Baktığımız Zaman, En Çok Şikayet Edilen Konulardan Biri De Sistemde Çok Sık Değişiklik Yapılması.
öğrencileri Yetiştirmekten Daha Önemli Olan Belki De Öğreticileri Yetiştirmek. Bu Konuda Bir Projeniz Var Mı?
çok Kapsamlı Bir Çalışmamız Var. Öğretmenlerimizin Okullarını Bitirir Bitirmez Göreve Başladıklarını Ve Uzun Bir Süre Hiç Eğitim Almadıklarını Görüyoruz. Artı Hizmet İçi Eğitim Uygulanıyor. Ama Ben Bu Konuda Birkaç Araştırma Yaptırdım. 300 Bin Öğretmen Eğitildi. Seminerlere Katıldılar Ama Buradan Ne Aldılar Gibi...çoğunlukla Anlatılanlar Bürokratik Meseleler. Yani Nasıl Kayıt Tutacaksın Falan...
biz Bundan Bahsetmiyoruz.
evet, Bu Değil. Bu Yeni Dünyanın Dilini Okuyabilecek Ve Buna Entegre Olabilecek, Bunu Aktarıp Anlatabilecek Öğretmenlerin Yetiştirilebilmesinin Klasik Yöntemlerle Mümkün Olmadığını Gördük. Öğretmenler De Memnun Değiller. Hiçbir Şey Öğrenemediklerini Söylüyorlar. Dolayısıyla Hizmet İçi Eğitim Dediğimiz Mekanizmayı Öğretmenin Yaşamının Her Alanında Beslenebileceği Bir Sisteme Dönüştürmek İçin Çalışıyoruz. Yani Biz Bir Kütüphane Olmalıyız. Öğretmenler De Gelip İstediği Kitabı İstediği Zamanda Alıp Okuyabilmeli. Bir De Sürekli Olmalı. Bir Yıla Yayılmalı. Proje Net Olarak Ortaya Çıktığı Zaman Tüm Unsurlarıyla Ben Size Yine Anlatırım.
öğretmenlerin Performansını Ölçeceğiz
eğitmenlerin De Belirli Zamanlarda Bir Sınava Tabi Tutulması Gerek Belki. Bakalım Kendilerini Ne Kadar Yenilediler? Bu Riski Göze Alabilir Misiniz?
avrupa Birliği Ülkelerinin Birçoğunda Aslında Öğretmenlerin Yeterlilik Ve Öğretme Kabiliyetlerinin Test Edildiği Sistemler Var. Bir Süre Sonra Bu Da Öğretmeni Sistemin Dışına Çıkarıyor. Orada Özellikle Okulların Bütçeleri, Öğretmen Alımları Ve Karar Verme Mekanizmaları Bizden Biraz Daha Farklı İşliyor. Bu Nedenle, Öğretmenler De Bir Şekilde Kendilerini Sürekli Yenilemek Mecburiyetindeler. Yoksa İş Akitleri Fesh Edilir. Ama Bizdeki Sistem, Biraz Devlet Memuriyeti Şeklinde İlerliyor. Velev Ki Sınav Yaptık, Öğretmenler Yetersiz Çıktı. Ne Yapacağız?
atacaksınız. İşte Bu Manada Riskli Dedim Zaten. Atmadığınızda Bu Durumun Devamına Karar Vermiş Oluyorsunuz. Bu Siyasi Cesaret İster. Var Mı Sizde Bu Cesaret?
aslında Bizdeki Gibi Devlet Memuriyeti Sistemi Ve Garantisiyle Çalışan Ülkeler De Var. Buralara Baktığımızda, Öğretmenlerin Öğretme Kabiliyeti, Bir Şekilde Kendi Öğrenci Kitlesi Üzerinden Değerlendiriliyor. Buna Da Performans Değerlendirmesi Deniyor. Bu İki Yöntem Seçilebilir. Birincisi Sizin Dediğiniz Gibi Başarısız Öğretmeni Atmak Şeklinde Olabilir. Bu, Yöntem Olarak Siyasi Risk Ve Cesaretten Ziyade, Çok Hoşuma Gitmeyen Bir Şey. Bir Şekilde Öğretmen Olmuş. Öğretmenler De Eğitilebilir, Bu Manada Katkı Sağlayabiliriz Diye Düşünüyorum. Ben Yöntem Olarak Performans Ölçümünden Yanayım. Öğrencilerin Sadece Sınav Başarılarının Değil Fen Bilimlerinde, Uluslararası Olimpiyatlarda, Liselerdeki Başarı Performanslarının Da Öğretmenlerimize Olumlu Yansıyacağı Bir Sistem Öngörürsek, Kendi İçlerinde Bir Yarış Başlar.
böyle Bir Sistem Yakında Gelecek, Bunun Hazırlıkları Yapılıyor, Öğretmenlerin Performansları Ölçülecek Diye Bir Başlık Çıkartabilir Miyim Bu Sözlerden?
evet. Olabilir.
ne Zaman Başlar Peki? Önümüzdeki Eğitim Öğretim Yılından İtibaren Mi?
önümüzdeki Eğitim-öğretim Yılına Yetişip Yetişmeyeceğinden Emin Değilim. Eğitim Alanında Çok Sık Değişim Yapma Meselesini Çözmek Gerekiyor. Bunun İçin Birçok Uygulamayı Önce Küçük İllerde Pilot Sistemiyle Gerçekleştirmek Veya Büyük İllerde Bir Örnekleme Yapmak Ve Sonra 1-2 Yıl İçinde Türkiye Genelinde Uygulamak Lazım. Bu Manada, Siyasi Sonuç Almak Açısından Da Bugün Attığımız Adımların Sonuçlarını On Yıl, On Beş Yıl Sonra Görebiliriz. Dolayısıyla Bugün Hemen Yarın Şunu Yapacağım Demek Çok Riskli. Bazı Uygulamaların Türkiye'de Hemen Başlatılmasının Ciddi Sakıncaları Yaşandı.
ders Kitaplarında Ayrımcı İfadeler Varsa Bize Bildirin Değiştirelim
biraz Evvel Eğitimin Müfredatını Olgunlaştırdık Dediniz. Burada Da Size Çok Katılamıyorum. Derslik Sayısının Artışında Gösterdiğiniz Başarıyı Eğitimin İçeriğini Düzeltmekte Tam Olarak Gösterebildiniz Mi Gerçekten? Bütün O Sizi Üzen, Demeçlerinize Yansıyan Ayrımcı, Otoriter Yönleri Müfredattan Ayıklayabildiniz Mi?
büyük Ölçüde Başarıldığını Düşünüyorum. İnsan Hakları Meselesinde Veya Ayrımcılıkla Mücadelede Eğer 1940'lı Yıllardaki Algımız Devam Ediyor Olsaydı, Bugün Çok Mutlu Olmazdık. Bu Çok Gelişen Bir Alan. Bu Tam Manasıyla Tamamlanmış Bir Süreç Değildir. Bugün Bunları Aktarmakta Güçlük Çekiyor Olabiliriz Ama Bu Müfredatın Uygulandığı Zaman Birinci Sınıfta Olan Çocuklar, Şimdi Daha Beşinci Sınıftalar. Şu Anda Bunların Topluma Veya Öğrencilere Yansımalarını Ölçme Gücüne Sahip Değiliz.
peki Ezbercilik Bitti Mi? Daha Ne Vakte Kadar Çocuklar Papağan Olmaya Devam Edecekler?
şu Andaki Müfredata Göre Çok Samimi Söylüyorum Zaten Ezberci Olmanız Mümkün Değil. Buna Uygun Bir Değişimin Gerçekleştiğini Düşünüyorum. Ama Bunun Anlatılmasında Ve Aktarılmasında Eksiklikler Olduğunu Kabul Ediyorum. Ders Kitaplarında Hala Ayrımcı İfadeler, Yanlış Bilgiler Olabilir. Bunlar Bulunup Bize Aktarıldığı Sürece Bunları Değiştiririz. Daha Hızlı Değişebilen, Kendisini Bu Çağın Gereklerine Adapte Edebilen Bir Müfredat Var Şu Anda. Çoğumuz Bunun Farkında Değiliz. Bu Çok Anlatılamadı. Bir De Çok Kötü Bir Fiziki Alt Yapı İle Olağanüstü Bir Şey Yapmanız Mümkün Değil. Büyük Bir Derslik Açığı Vardı Türkiye'de. 70-75 Kişinin Ders Yaptığı Sınıflar... Özellikle Belli Bölgelerde Okul Yok, Ahırdan Bozma Binalar Var. Ama Bugün Her Okula İnternet Erişimi Sağlanmış, Bilişim Teknolojisi Kurulmuş Durumda. En Azından Fiziki Altyapıyı Belli Bir Noktaya Getirmelisiniz. Ben Değişimin Aynı Düzeyde Dikkate Alınmadığını Düşünüyorum. Bu Konuyla Çok İlgilenilmedi. İlgi De Çekmedi. Mesela Bugüne Kadar Bana Bunu Sizin Sorduğunuz Kadar Çok Soran Olmadı.
ama Hala Tarih Yalanları Var Kitaplarımızda. Milli Tarih Yaratma Adına Bazı Gerçeklerin Saklanması, Bazılarının Abartılması Durumu Var. Daha Ne Vakte Kadar Bu Yalanlar Söylenmeye Devam Edilecek? Küçücük Bir Örnek Vereyim Size. Belki Bunu Cumhurbaşkanına Yahut Başbakana Sormalıyım. Ama Şimdi Karşımda Siz Varsınız. Cumhurbaşkanlığı Forsundaki O Devletlerin Aslında Tamamen Uydurulduğu, Ne O Bayrakların, Ne De O Devletlerin Adlarının Gerçek Olduğunu Dürüst Tarihçiler Biliyor.
eyvaah!
peki...başka Örnekler Vereyim. Kahramanlıklarımızın Abartıldığına, Yenilgilerimizin, Ayıplarımızın Saklandığına Katılırsınız Herhalde. 6-7 Eylül Olayları, Gayrimüslimlere Reva Görülen Şeyler...öğrenciler Yakın Tarihimizi Öğrenemeden Okullardan Ülkelerinin Geçmişine Bir Yabancı Olarak Çıkıyor. Yalan Mı?
aslında Özellikle Kendi Yakın Çevremizdeki Ülkelere Baktığınızda, Suriye Örneğini Vermiyorum Ama Birçok Ülkede Tarihin Öğretimde Maalesef Bu Şekilde Saptırılarak Aktarıldığını Görüyoruz. Şu Anda Bizim Tarih Kitaplarımızda Düşmanlık Aşılayan, Diğer Toplumları Veya Irkları Küçümseyen, Aşağılayan İfadelerin Yer Almasının Özellikle Önüne Geçildi. Bazı İtirazlar İleri Sürülebiliyor. Ama Benzeri Şeylerin Yunanistan Gibi, Bizim Düşmanlık Algımızın Dışına Çıkmış Ülkelerin Eğitim Kitaplarında Aynı Üslupla Anlatılmaya Devam Ettiğini Biliyoruz.
bırakalım Başka Ülkeleri, Biz Kendi Öğrencilerimize Yakın Tarihimizi Doğru Öğretebiliyor Muyuz?
ders Kitaplarında Avrupa Birliği Projesi Başlattık. 12 Pilot İlde Çalışma Yürütüyoruz. Bunun Çerçevesi Genel Olarak, Demokratik Yurttaşlık Dediğimiz Algının Bütün Ders Kitaplarında Doğru Anlatılması Ve Aktarılması. Müfredat Halen İtirazlara Konu Olabilecek Ve Düzeltmelere İhtiyaç Duyan Bir Yapıdaysa Düzeltiriz.
andımız Kutsal Bir Metin Değil, Değişebilir. Yeni Andımızı Ben De Yazabilirim
peki, Bunun Ötesine Geçemezsiniz, Anlıyorum Sizi. Ama Başka Bir Konuda Belki Daha Açık Açık Konuşabiliriz. Öğrencilerin Her Pazartesi Sabahı Söylediği "andımız" Hoşunuza Gidiyor Mu?
aslında Bu 1934 Yılında Yanlış Hatırlamıyorsam Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tarafından Kaleme Alınmış Bir Şey. Bu Dönemin Milli Eğitim Bakanı Da Farklı Bir Şey Koyabilir Belki. (gülerek) Ben De Bir Şey Yazayım.
andımızı Siz Yazsanız İçeriği Nasıl Olurdu? "ayrımcılık Yapmayacağıma And İçerim" Diye Mi Başlardınız?
ben Yazsaydım Daha Başka Bir Şey Yazardım. Bunu Hiç Düşünmedim, Siz Sorduğunuz İçin Aklıma Geldi. Bunun Bir İstiklal Marşı Gibi Nitelendirilmesinden Ve Buna Önemli Bir Kutsiyet Atfedilmesinden Yana Değilim. Dediğim Gibi, Dönemin Milli Eğitim Bakanı Bunu Yazmış. Ama Bu Dönem Başka Bir Dönem. Başka Bir Şey Söyletebiliriz. Aynı Şeylerin Her Gün Bir Şekilde Tekrar Edilerek Çocukların Da Bir Şekle Sokulması Hayali Varsa Bu Çok Gerçekleşebilecek Bir Şey Gibi Gelmiyor Bana.
mesela Beni Çocukken En Fazla Rahatsız Eden Laf "varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun"du.
bir Çocuğun Varlığı Niye Armağan Olsun?
aynen Sorum Bu. Niye Olsun Sayın Bakanım? Olmasın Diyor Musunuz?
bilmiyorum Çok İçerik Olarak Benim Hoşuma Gitmiyor.
türk Olmayanlara Türküm Dedirtmek Ne Kadar Ayıp Bir Şey.
orada Dile Getirilen "türküm", Bir Üstünlük Olarak Vurgulanıyor.
bu Aldatmacaya Kim İnanıyor? Siz Ermeni Olsaydınız Türküm Demek İster Miydiniz? Türk Vatandaşıyım Demiyor Ki, Türküm Diyor.
böyle Şekillendiren Şeyleri, Bir Milli Eğitim Bakanının Kaleme Aldığı Bir Fikrin Veya Metnin Yıllardır Hiç Tartışılmamasını Hoş Karşılamıyorum Zaten. Ben 19 Mayıs'ta Bir Televizyon Programına Çıkmıştım Gençlerle. Gençlerden Bir Tanesi Söyledi Bunu. Ertesi Gün İnanılmaz Bir Tepki Başladı Bana. Daha On Günlük Bir Bakandım.
halbuki Orada "tartışılabilir" Demiştiniz Sadece.
tartışılabilir Diyorum, Her Şey Tartışılabilir. Hala Aynı Şeyi Söylüyorum. Ve Bir Gencin Bunun Değişmesini Milli Eğitim Bakanından Talep Ettiği Bir Türkiye Benim Hayalimdeki Türkiye.
süper Başlık.
bütün Bunları Koşulsuz Kabul Eden, Hiçbir Şeyi Sorgulamayan Bir Gençlik, Yetişmiş Bir Gençlik Değildir. Tartışsınlar, Tartışılabilir Bulsunlar. Ben Böyle Buluyorum.