C
cendere
Ziyaretçi
Anamorf, kendini sanatçı gören bir seri katilin öyküsünü anlatıyor. Filmdeki tüm cinayetler alışılagelmedik yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Katil, cinayetlerini bir resim tekniği olan 'Anamorfoz'a dayandırıyor.
--------------------------------------------------------------------------------
‘Durduğun yer değil, baktığın yer önemlidir" demiş ululardan biri. Ancak Rönesans dönemi sanatçıları 'Anamorphosis' denen bir teknikle aynı tuvale iki resim sığdırıp çizili bu iki temanın birbirini engellemediği gibi, tabloya farklı açıyla bakıldığında farklı görüntüler ortaya çıktığını tüm dünyaya gösterdi. Bu durumda, baktığımız yer kadar durduğumuz yerin de önem kazandığını görüyoruz.
Geçtiğimiz hafta bir TV kanalı, yaklaşık 8 yıllık bir haber bandını yeni ele geçirip yayına koydu. Görüntülerde bir çete reisi isyan çıkardığı hapishanenin penceresinden kameralara sesleniyor ve 'Ben bu devlet için adam öldürdüm' diyordu. Kan ve vahşet içindeki görüntüler izleyenin kanını dondururken, bakış açısını değiştirdiğimizde birileri için bu vahşetin "vatanı kurtarmak" anlamına geldiğini görmek de mümkündü. Zaten çete liderinin kardeşi, elindeki bıçağı esir ettiği adamın karnına sapladıktan sonra avluya atarken bağırıyordu: “Bizi Veli Abi'ye sorun!"
‘Veli Abi’ bir sanatçı yahut otorite değil biliyorsunuz… Nitekim isyan bitip ortalık sakinleştiğinde hapishaneye giren güvenlik güçleri inanılmaz bir vahşete tanık olmuşlardı. Kimi insanların gözleri oyulmuş, kimilerinin dilleri kesilmiş, kimisinin kulağı… Ve bütün bu olanlar karşısında soğukkanlılıklarını muhafaza eden katiller, kendilerine göre insanlık dışı bir şey yapmıyorlardı. Katilliğin bir adının da 'kahramanlık' olduğu onlara salık verilmişti. Tıpkı bir isminin de sanatkârlık olduğu gibi! Bizim cinayet olarak bildiğimiz şey bir başkası için sanat, diğeri için, savaş, öteki için temizleme olabiliyor işte!
Digiturk alıcısı olanlar bilecekler; 84. Kanalda C&I diye bir TV kanalı var. Tam açılımı Crime & Investigation. Yani suç ve soruşturma. Adından da anlaşılacağı gibi suç ve suçlular, adalet düzeni, şartlı tahliye, katil portreleri, kapanmayan dosyalar gibi çeşitli belgesel-kurgu tadında programlar yayınlıyor bu kanal. Hepsi gerçek. C&I'deki bazı katilleri izledikçe öldürmenin bu suçluların üzerindeki etkisinin, sıradan kişilerdeki gibi olmadığını fark ediyor insan. Adam 27 kadını doğramış ama kendisine göre bu gayet normal. Zira zaten acı çekiyorlarmış! Bir diğeri, anne babasından sonra iki minik yavruyu öldürmenin nedenini şöyle açıkladı mesela: Annesiz babasız kalıp bu dünyada acı çekeceklerine onları kurtardım!
Yönetmenliğini Henry Miller'in yaptığı ve Willem Dafoe'nin hayattan bezgin emektar dedektifi oynadığı Anamorf, kendini sanatçı olarak gören bir seri katilin gizemli öyküsünü anlatıyor: New York Polis Departmanı dedektiflerinden Stan Aubrey, bir süre önce 'Eddie Amca' isimli bir seri katilin peşine düşmüş ve zanlının ölümüyle sonuçlanan bir süreç yaşamış, dosyaları kapamıştır. Lakin medyada hâlâ öldürülen kişinin gerçek katil olmadığına inananlar vardır. Tüm soru işaretleri ortadayken kapanan bir davanın dedektife etkisi kötü olur ve ufaktan alkolizmin kucağına doğru yol alırken, bir başka katil çıkar ortaya. İşlenen tüm cinayetler alışılagelmedik yöntemlerle gerçekleştirilmekte, katil kendini bir sanatçı gibi görmekte, cinayetlerini bir resim tekniği olan 'Anamorfoz'a dayandırmaktadır.
Anamorf, tiplemeleri ve anlatımıyla popüler polisiye tarzın epey dışında. Klasik sinema izleyicisi oldukça yavaş bulabilir. Film, en büyük sıkıntıyı tek öykü üzerinden yürümeye çabalayarak yaşıyor.
Film yine de anlatımı, oyunculuğu ve gizemli atmosferi ile kalitesini büyük oranda gösteriyor. Lakin öyle sıkıntılı noktalar var ki yönetmen ve senaristin tembelliğine hayret ediyorsunuz. Böylesi ince iş içeren bir öyküdeki katili bu kadar çalakalem yazmaz işin ehli. Bunun dışında tüm unsurları ve tekniği yerli yerinde bir film. Sonuç olarak haftanın en iyisi…
Nedim Hazar
--------------------------------------------------------------------------------
‘Durduğun yer değil, baktığın yer önemlidir" demiş ululardan biri. Ancak Rönesans dönemi sanatçıları 'Anamorphosis' denen bir teknikle aynı tuvale iki resim sığdırıp çizili bu iki temanın birbirini engellemediği gibi, tabloya farklı açıyla bakıldığında farklı görüntüler ortaya çıktığını tüm dünyaya gösterdi. Bu durumda, baktığımız yer kadar durduğumuz yerin de önem kazandığını görüyoruz.
Geçtiğimiz hafta bir TV kanalı, yaklaşık 8 yıllık bir haber bandını yeni ele geçirip yayına koydu. Görüntülerde bir çete reisi isyan çıkardığı hapishanenin penceresinden kameralara sesleniyor ve 'Ben bu devlet için adam öldürdüm' diyordu. Kan ve vahşet içindeki görüntüler izleyenin kanını dondururken, bakış açısını değiştirdiğimizde birileri için bu vahşetin "vatanı kurtarmak" anlamına geldiğini görmek de mümkündü. Zaten çete liderinin kardeşi, elindeki bıçağı esir ettiği adamın karnına sapladıktan sonra avluya atarken bağırıyordu: “Bizi Veli Abi'ye sorun!"
‘Veli Abi’ bir sanatçı yahut otorite değil biliyorsunuz… Nitekim isyan bitip ortalık sakinleştiğinde hapishaneye giren güvenlik güçleri inanılmaz bir vahşete tanık olmuşlardı. Kimi insanların gözleri oyulmuş, kimilerinin dilleri kesilmiş, kimisinin kulağı… Ve bütün bu olanlar karşısında soğukkanlılıklarını muhafaza eden katiller, kendilerine göre insanlık dışı bir şey yapmıyorlardı. Katilliğin bir adının da 'kahramanlık' olduğu onlara salık verilmişti. Tıpkı bir isminin de sanatkârlık olduğu gibi! Bizim cinayet olarak bildiğimiz şey bir başkası için sanat, diğeri için, savaş, öteki için temizleme olabiliyor işte!
Digiturk alıcısı olanlar bilecekler; 84. Kanalda C&I diye bir TV kanalı var. Tam açılımı Crime & Investigation. Yani suç ve soruşturma. Adından da anlaşılacağı gibi suç ve suçlular, adalet düzeni, şartlı tahliye, katil portreleri, kapanmayan dosyalar gibi çeşitli belgesel-kurgu tadında programlar yayınlıyor bu kanal. Hepsi gerçek. C&I'deki bazı katilleri izledikçe öldürmenin bu suçluların üzerindeki etkisinin, sıradan kişilerdeki gibi olmadığını fark ediyor insan. Adam 27 kadını doğramış ama kendisine göre bu gayet normal. Zira zaten acı çekiyorlarmış! Bir diğeri, anne babasından sonra iki minik yavruyu öldürmenin nedenini şöyle açıkladı mesela: Annesiz babasız kalıp bu dünyada acı çekeceklerine onları kurtardım!
Yönetmenliğini Henry Miller'in yaptığı ve Willem Dafoe'nin hayattan bezgin emektar dedektifi oynadığı Anamorf, kendini sanatçı olarak gören bir seri katilin gizemli öyküsünü anlatıyor: New York Polis Departmanı dedektiflerinden Stan Aubrey, bir süre önce 'Eddie Amca' isimli bir seri katilin peşine düşmüş ve zanlının ölümüyle sonuçlanan bir süreç yaşamış, dosyaları kapamıştır. Lakin medyada hâlâ öldürülen kişinin gerçek katil olmadığına inananlar vardır. Tüm soru işaretleri ortadayken kapanan bir davanın dedektife etkisi kötü olur ve ufaktan alkolizmin kucağına doğru yol alırken, bir başka katil çıkar ortaya. İşlenen tüm cinayetler alışılagelmedik yöntemlerle gerçekleştirilmekte, katil kendini bir sanatçı gibi görmekte, cinayetlerini bir resim tekniği olan 'Anamorfoz'a dayandırmaktadır.
Anamorf, tiplemeleri ve anlatımıyla popüler polisiye tarzın epey dışında. Klasik sinema izleyicisi oldukça yavaş bulabilir. Film, en büyük sıkıntıyı tek öykü üzerinden yürümeye çabalayarak yaşıyor.
Film yine de anlatımı, oyunculuğu ve gizemli atmosferi ile kalitesini büyük oranda gösteriyor. Lakin öyle sıkıntılı noktalar var ki yönetmen ve senaristin tembelliğine hayret ediyorsunuz. Böylesi ince iş içeren bir öyküdeki katili bu kadar çalakalem yazmaz işin ehli. Bunun dışında tüm unsurları ve tekniği yerli yerinde bir film. Sonuç olarak haftanın en iyisi…
Nedim Hazar