C
cendere
Ziyaretçi
Sanalda Dürüst Olmak
Beni okuyorsanız eğer, buralara kadar ulaştıysanız yani, sizin de bu ortamda dostluk ve sevgi aradığınızı ya da er geç arayacağınızı düşünüyorum...
Birbirimizi görmeden, tanımadan ve sadece "hissederek" yürüttüğümüz dostluk ilişkisi yaşamımızdaki diğer ilişkilerden çok farklı gelişiyor..
Gerçek yaşamda önce fizikleriyle, giyim kuşamlarıyla, sonra da fikirleriyle ve yaşam görüşleriyle, zihinleriyle tanışırız insanların..
Oysa burada, sanal ortamda, önce fikirler ve görüşler ön plandadır, birbirimizi zihinlerimizle tanırız, severiz (ya da sevmeyiz) ve bazen de tanımak isteriz, görüşür tanışırız....
Değer verir, dost oluruz..
Bazen bu büyü bozulmasın diye, dürüst olamadığımız için, tanışmayı istemeyiz. Karşımızdakinin dürüstlüğü veya bizimki, bir şekilde kafamızda hep dürüstlüğü sorgularız, güvenmek isteriz yazılana, dostlarımıza....
Gerçekten o kişi mi...
Gerçekten böyle mi düşünür...
O mu gerçekten bizim etkilendiğimiz...
Sevgi duyduğumuz...
Yoksa yalan mı bize söyledikleri....
yoksa...
yoksa...
En azından, insanları iddia ettiği kadar sevmiyor olabilir mi? Zaman içinde tanıdıkça kuşkular başlayacaktır...
Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir...Ve hiç kimse de bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar saf değil...
Dürüstlük, özgürlük demektir ve özgürlük kısıtlanmamalıdır asla...
"Özgürlüğünüz, kendisine vurulmuş olan zincirlerden kurtulduğunda, daha çok büyüyecek bir özgürlüğe zincir olur..."
Ne kaybederiz , ne olur boyumuz kısa veya uzun ise, zayıf veya şişman isek....
Sağlığımız yerinde veya değil ise...
Eksiklerimiz varsa...
Paramız olsa veya olmasa...
Veya o filmi görmemişsek, o şiiri duymamışsak....
Ya da o ülkeye gitmemişsek...
Sesimiz güzel değilse...
O konuya yabancı isek....
Söylediğimiz yaşta değilsek...
Manken-fotomodel bir kadın değilsek..
Ya da yaşamımızda olmadığını söylediğimiz birileri varsa...
Ne fark eder dostluk adına..
Yalanların esiri olarak yaşamak ve bir gün her şeyden kaçmaktansa, dürüst olmayı denesek dostlarımıza ve kendimize...
Yarattığımız dünyanın birgün başımıza çökmesindense....
Daha kötüsü, bir başkasının dünyasını yıkmaktansa....
"Tıpkı okyanusun sahilinde durmadan kumdan kaleler yapan ve sonra da bir vuruşta gülerek yıkıveren çocuklar gibi. Oysa sizler kumdan kaleler yaptıkça okyanus sahile daha çok kum yığmaktadır. Ve yaptığınız kaleleri yıktıkça okyanus sizlere gülmektedir..."
Kendine mükemmel bir kişilik yaratmak çok kolay..
Zor olan,olduğunu dürüstçe olabilmek.....
En acı gerçeğin bile en güzel yalandan üstün olduğunu hatırla....
Dürüstlük temelinde oturan dostlukların daha değerli ve uzun ömürlü olacağını ta içinde biliyorsun...
Unutma, uzun vadede dürüstlük her zaman galip gelecektir...
Kendini zor olsa da, acı olsa da, kabullen...
Çünkü sen biriciksin, çok değerlisin. Sonradan acısını çekeceğin hayalleri yaratma..
Karşındakine güvenmek istiyorsan, dürüstlük arıyorsan, önce kendini güvenilir kılmalısın. Bunun da yolu bir; acı da olsa, zor da gelse kendinle tanış ve bize seni sun..
Çünkü biz birbirimizi seviyoruz, klavyenin tuşlarındaki sahte dostu değil, sadece ve tam da şu halimizle birbirimizi..
(alıntı)
Beni okuyorsanız eğer, buralara kadar ulaştıysanız yani, sizin de bu ortamda dostluk ve sevgi aradığınızı ya da er geç arayacağınızı düşünüyorum...
Birbirimizi görmeden, tanımadan ve sadece "hissederek" yürüttüğümüz dostluk ilişkisi yaşamımızdaki diğer ilişkilerden çok farklı gelişiyor..
Gerçek yaşamda önce fizikleriyle, giyim kuşamlarıyla, sonra da fikirleriyle ve yaşam görüşleriyle, zihinleriyle tanışırız insanların..
Oysa burada, sanal ortamda, önce fikirler ve görüşler ön plandadır, birbirimizi zihinlerimizle tanırız, severiz (ya da sevmeyiz) ve bazen de tanımak isteriz, görüşür tanışırız....
Değer verir, dost oluruz..
Bazen bu büyü bozulmasın diye, dürüst olamadığımız için, tanışmayı istemeyiz. Karşımızdakinin dürüstlüğü veya bizimki, bir şekilde kafamızda hep dürüstlüğü sorgularız, güvenmek isteriz yazılana, dostlarımıza....
Gerçekten o kişi mi...
Gerçekten böyle mi düşünür...
O mu gerçekten bizim etkilendiğimiz...
Sevgi duyduğumuz...
Yoksa yalan mı bize söyledikleri....
yoksa...
yoksa...
En azından, insanları iddia ettiği kadar sevmiyor olabilir mi? Zaman içinde tanıdıkça kuşkular başlayacaktır...
Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir...Ve hiç kimse de bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar saf değil...
Dürüstlük, özgürlük demektir ve özgürlük kısıtlanmamalıdır asla...
"Özgürlüğünüz, kendisine vurulmuş olan zincirlerden kurtulduğunda, daha çok büyüyecek bir özgürlüğe zincir olur..."
Ne kaybederiz , ne olur boyumuz kısa veya uzun ise, zayıf veya şişman isek....
Sağlığımız yerinde veya değil ise...
Eksiklerimiz varsa...
Paramız olsa veya olmasa...
Veya o filmi görmemişsek, o şiiri duymamışsak....
Ya da o ülkeye gitmemişsek...
Sesimiz güzel değilse...
O konuya yabancı isek....
Söylediğimiz yaşta değilsek...
Manken-fotomodel bir kadın değilsek..
Ya da yaşamımızda olmadığını söylediğimiz birileri varsa...
Ne fark eder dostluk adına..
Yalanların esiri olarak yaşamak ve bir gün her şeyden kaçmaktansa, dürüst olmayı denesek dostlarımıza ve kendimize...
Yarattığımız dünyanın birgün başımıza çökmesindense....
Daha kötüsü, bir başkasının dünyasını yıkmaktansa....
"Tıpkı okyanusun sahilinde durmadan kumdan kaleler yapan ve sonra da bir vuruşta gülerek yıkıveren çocuklar gibi. Oysa sizler kumdan kaleler yaptıkça okyanus sahile daha çok kum yığmaktadır. Ve yaptığınız kaleleri yıktıkça okyanus sizlere gülmektedir..."
Kendine mükemmel bir kişilik yaratmak çok kolay..
Zor olan,olduğunu dürüstçe olabilmek.....
En acı gerçeğin bile en güzel yalandan üstün olduğunu hatırla....
Dürüstlük temelinde oturan dostlukların daha değerli ve uzun ömürlü olacağını ta içinde biliyorsun...
Unutma, uzun vadede dürüstlük her zaman galip gelecektir...
Kendini zor olsa da, acı olsa da, kabullen...
Çünkü sen biriciksin, çok değerlisin. Sonradan acısını çekeceğin hayalleri yaratma..
Karşındakine güvenmek istiyorsan, dürüstlük arıyorsan, önce kendini güvenilir kılmalısın. Bunun da yolu bir; acı da olsa, zor da gelse kendinle tanış ve bize seni sun..
Çünkü biz birbirimizi seviyoruz, klavyenin tuşlarındaki sahte dostu değil, sadece ve tam da şu halimizle birbirimizi..
(alıntı)