Serdar - Genç Bir Yazar Hangi Aşamalardan Geçti

Serdar Yıldırım

Bilge Üye
Katılım
26 Mar 2010
Mesajlar
160
Tepkime puanı
1
Yaş
65
Konum
Bursa
sıkıcı…hayat Gerçekten Çok Sıkıcı…günlerdir, Haftalardır, Aylardır Değişen Hiçbir Şey Yok. Hep Aynı Şeyler: Sabah Olur Güneş Doğar, Öğlen Olur Güneş Yakar, Akşam Olur Güneş Batar. Bazen Arkadaşlarla Konuşurken, “ Günler Birer Birer Geçip Gidiyor. Bu İşin Sonu Ne Olacak? “ Diye Sorarım. Aldığım Cevap Hep Aynı Olur: “ Ne Bilelim Biz. Ne Olacaksa Oluyor İşte. “ Laf Mı Yani Bu Da Şimdi? Hayat Çarkının Dönüşüne Kaptırmışlar Kendilerini Dönüp Duruyorlar. Zannedersem Yaşadıklarının Farkında Bile Değiller, Bedavaya Yaşıyorlar.

şuraya Bak…göz Alabildiğince Uzanan Bir Şehir. İçinde Binlerce İnsan. Çoğu Büyümüşler De Toplanıp Götürülmeyi Bekliyorlar. Gidecekleri Yer De Belli: Fabrikada Ucuza Çalıştırılacaklar. İşçi Olacak Çalışacaklar. Bu Çalışmak Kesinlikle Amaç Sayılamaz. Birçok Arkadaşıma Sorup Da Cevabını Alamadığım Bir Soru Var: “ Tamam. Bizi Çalıştıran Çalıştıracak. Bundan Bizim Kazancımız Ne Olacak? “

ben, Ucuz İşçi Olmak İstemiyorum. Beni Çalıştıracak Olan Çalıştırmayıversin, Tam Doymadan Sofradan Kalkıversin. Ben Bunu Düşünür, Bunu Söylerim. Benim Hayat Felsefem Bu. Zaman Nasıl Da Akıp Gidiyor. Vakit Gece Yarısı Oldu. Beni Buradan Kurtaracak Olan Biraz Sonra Gelir. Günlerdir Uğraşıyorum. O’na Neyin Ne Olduğunu Ve Ne Yapmak İstediğimi, Çeşitli Örnekler Vererek, Defalarca Anlattım. Önceleri Pek Durumu Kavrayamıyordu Ama Artık Her Şeyin Farkında. İkimiz Birlik Olup Başarı Kazanacağımıza İnanıyorum. Bir Gelen Var, Galiba O. Nihayet Geldi:

“ Merhaba, Metin. “
“ Merhaba, Serdar. Vakit Tamam. Şöyle Geç De Seni Ağaca Bağlayan Urgandan Kurtarayım. “ Daha Sonra Serdar Yüksekçe Bir Kayanın Üstüne Çıktı. Uyanık Durumdaki Arkadaşlarına Uykuda Olanları Uyandırmalarını Söyledi. Arkadaşları Uyandıktan Sonra Büyük Bir Merak Ve Heyecan İçinde Serdar’ın Söyleyeceklerini Dinlemek İçin Dikkat Kesildiler:

“ Kardeşler, Arkadaşlar...hepiniz Tarafından Çok İyi Bilindiği Üzere Bu Akşam Ben Metin Kardeş İle Birlikte Yola Çıkıyorum. Amacım, Mutluluk Çiçeğini Arayıp Bulmak Ve Onu Durduğu Yerden Daha Yüksek Bir Yere Çıkarmak Ve Böylelikle Dünyadaki Her Canlının Mutluluktan Aldığı Payın Biraz Daha Çoğalmasını Sağlamak. Bu Yeni Yerinde Hiçbir Yabancı Bitkinin Yetişmesine İzin Vermeyeceğimden Mutluluk Çiçeğinin Göndermekte Olduğu Mutluluk Pırıltıları Artacaktır. Şimdi, Aranızdan Hiç Olmazsa Bir-iki Gönüllü Arıyorum. İsterim Ki, Hepiniz Gönüllü Olasınız, Hepiniz Benimle Gelesiniz. Gerçekleştirmek İstediğim Hayırlı Bir İştir. Daha Önce Belki Yüz Defa Meseleyi Bütün Ayrıntılarıyla Sizlere Anlatmıştım. Bir Parça Olsun Medeni Cesaret Gösterin. Son Defa Soruyorum: Yok Mu Benimle Gelmek İsteyen? “

serdar, Birkaç Dakika Bekledi. İçinde Binlerce İşçi Adayının Durduğu Meydandan Çıt Çıkmıyordu.
serdar: “ Tamam. Anlaşıldı. Kimse Benimle Gelmek İstemiyor. Bunun İçin Hiçbirinize Kızmak Hakkına Sahip Değilim. Neyse…kardeşler, Arkadaşlar. Tekrar Görüşmek Üzere, Şimdilik Hoşça Kalın.”

serdar İle Metin, Yolda Vedat Adında Bir Adama Rastladılar. Serdar, Vedat’a Mutluluk Çiçeğini Aramaya Çıktıklarını Söyledi Ve Konu Hakkında Bilgi Sahibi Olup Olmadığını Sordu. Vedat Mutluluk Çiçeğinin Nerede Olduğunu Tarif Edemeyeceğini, Fakat Kendilerini Bay Kemal İle Tanıştırabileceğini Söyledi. Bay Kemal, Yatağının Üzerinde Oturumuna Gelmiş Vaziyette, Misafirlerini Güler Yüzle Karşıladı. Serdar’ın Anlattıkları, Bay Kemal’i Heyecanlandırmıştı. Onun Şahsında Kendi Gençliğini Görmüş, O Günler Bir Film Şeridi Gibi Gözlerinin Önünde Canlanmıştı.

yıllar Önce, Mutluluk Çiçeğini Aramak İçin Yollara Düşmüştü. Sonunda, Yaşlı Bir Köylü Kendisine Kılavuzluk Yapmış, Mutluluk Çiçeğinin Yaşadığı Yüce Dağlar Arasındaki Yüksekçe Bir Platoya Giden Tek Yol Olan Umut Geçidi’nin Girişine Kadar Getirmişti. Buraya Kadar Olanları Anlatan Bay Kemal, Konuşmasına Şöyle Devam Etti: “ Umut Geçidi’nin Girişine Geldiğimizde Yaşlı Köylü Beni Şu Sözlerle Uğurladı. – Umut Geçidi’nin Girişi İşte Burası. Bu Geçidin Uzunluğu Yüz Metre Kadardır. Bu Yolun Sonunda Önüne Açık Bir Alan Çıkacak. Karşıdaki Ağaçlıktan Geçtikten Sonra Mutluluk Çiçeğini Görebilirsin.

ben Yetmiş Yılı Aşkın Bir Süredir Aşağıdaki Ovada Yaşıyorum. Sen Mutluluk Çiçeğini Aramak İçin Gelenlerin Altıncısı Oluyorsun. Senden Önce Gelenler Başarısız Oldular. Mutluluk Çiçeğini Görememişler Bile. Mutluluk Çiçeğinin Bekçisi Buna İzin Vermemiş. Geçidin Sonundaki Açık Alanda Aniden Karşına Çıkıverirmiş. İri, Kocaman, Otuz Yaşlarında Bir Adammış Bu Bekçi. Korkar Da Geçide Döner Kaçarsan Peşinden Gelmezmiş. Gidenlerin Hepsi De Bilgili, Kültürlü İdiler Ama Bekçi Onların Hepsinden Baskın Çıktı. Kendilerinin Birer Bilge Olduklarını Söyleyenler Bile Üzgün Ve Yorgun Bir Şekilde Geri Döndüler. İşte, Bay Kemal Benim Anlatacaklarım Bu Kadar. Yolun Açık Olsun. –

yaşlı Köylünün Anlattıklarını Dinledikten Sonra Geçide Girdim. Arada Bir Durup Yaşlı Köylünün Söylediklerini Aklıma Getiriyor Ve Bunların Işığında Planlar Yapıyordum. Yüz Metrelik Yolu Üç Saatte Aştım. Bekçinin Sorabileceği Her Çeşit Sorunun Cevabını Hazırlamıştım. Açık Alana Çıktım. Biraz Sonra Bekçi Yanıma Geldi. Karşılıklı Selamlaşmadan Sonra Bekçi Beni Kelimenin Tam Anlamıyla Soru Bombardımanına Tutmaya Başladı. İlk Sorular Basit Ve Cevaplandırılması Kolay Sorulardı: Adın Ne, Nereden Geldin, Kimlerden Nasıl Ve Şekilde Yardım Gördün? Sonraki Sorular İse, Bekçinin Konu Hakkındaki Soruları Oldu: Mutluluk Çiçeği Nedir, Mutluluk Çiçeğinin Var Olduğunu İlk Olarak Kimden Duydun, Seni Buraya Kadar Getiren Nedenler Nelerdir, Mutluluk Çiçeğini Gözünün Önünde Nasıl Canlandırıyorsun? Bu Sorulara Yeterli Olabilecek Cevaplar Vermiştim. Her Şey Çok Güzeldi, Bekçi O Soruyu Sorana Kadar. Öyle Bir Soru Sormak Bekçinin Nereden Aklına Geldi Bilmem Ki? Benim Kekelemeye Başladığımı Gören Bekçi Yüklendikçe Yüklendi. Söylediklerinde Haklıydı. Evime Nasıl Geri Döndüm Bunu Bana Bile Sorma. Üzüntüden Yürüyemez Oldum, Ayaklarım Tutmaz Oldu. Yıllar Var Ki, Bu Yatakta Yatıp Duruyorum. Üzgünüm, Başarılı Olamadığım İçin. “

bay Kemal Sözlerini Tamamlarken Ortada Bir Soru İşareti Bırakmıştı. Mutluluk Çiçeğinin Efsanevi Bekçisi Olan Adamın Bay Kemal’e Son Olarak Sorduğu Soru Neydi? ” Bay Kemal Ben Seni Yeterli Gördüm. Beraber, Mutluluk Çiçeğinin Yanına Gittik. Bir İhtimal De Olsa Senin Orada Yapacağın Çalışmalar Ters Etki Yapar Da Mutluluk Çiçeğini Soldurursan, Neler Olur, Lütfen Anlatır Mısın? “

serdar İle Metin, Dört Gün Misafir Kaldıktan Sonra Dönüşte Mutlaka Uğrayacaklarını Söyleyerek Bay Kemal İle Vedat’a Veda Edip Yola Çıktılar. Günler Günleri Kovaladı, Aradan Haftalar Geçti. Serdar Yolda Rastladığı Pek Çok İnsanla Her Çeşit Konuda Fikir Alışverişinde Bulundu. Bazılarıyla Yaptığı Konuşmaları İstediği Şekilde Bilgi Akımı Sağlayamadığı İçin, Kısa Kesmek Zorunda Kaldı. Bazılarıyla İse, Saatlerce Konuştu, Sohbet Eder Gibi, Karşısındakine Fark Ettirmeden, Faydalı Olabilecek Bilgi Birikimlerini Ustaca Çekip Aldı. Kendi Öz Düşüncesinde Kurup Tasarladığı Bu Büyük İdealini, Kimseden Bir Aferin Beklemeksizin, Tüm Canlıların Mutluluktan Aldığı Payın Biraz Daha Çoğalmasını Sağlamak Diye Özetlediği Girişiminin Başarısı İçin Bir Tür Karakter Betimlemesi Yapıyordu.

sonunda, Serdar İle Metin, Daha Önce Bay Kemal’e De Kılavuzluk Etmiş Olan Yaşlı Köylüyü Buldular. Yaşlı Köylü Onları Umut Geçidi’nin Girişine Kadar Getirdi. Burada Yaşlı Köylünün Umut Geçidi Ve Ondan Sonrası Hakkındaki Tanıtım Konuşmasından Sonra Serdar Geçide Girdi. Geçitte Elli Metre Kadar İlerleyip Bulduğu Kuytu Bir Köşeye Oturdu. Sınırları Kesin Çizgilerle Belirtilmemiş, Duruma Göre Anında Değişime Uğrayabilecek Esnek Bir Plan Hazırlamıştı Ve Bu Planın Sadece İskeleti Değişmeyecekti. Aslında Basit Gibi Görünen Fakat Son Derece Karmaşık Olan Bu Planı Tekrar Kontrolden Geçiren Serdar, Kendinden Önce Umut Geçidi’ne Giren İdealistler Gibi Zamanlama Hatası Yapmayacak, Açık Alana Gündüz Değil, Gece Çıkacaktı.

serdar Hava İyice Karardıktan Sonra Açık Alana Çıktı. Mümkün Olduğunca Kenardan, Kayalıkların Arasından Yürümeye Başladı. Birden Durdu. Gelen Vardı. İri, Kocaman Bir Karaltı Az İlerden Geçti, Geçide Doğru Gitti. Bu Bekçi Olmalıydı. Daha Doğrusu Birinci Bekçi. Eğer Tahminleri Doğruysa, Mutluluk Çiçeğinin Yanına Gidinceye Kadar Birkaç Tane Daha Bekçi Görmesi Muhtemeldi, Çünkü Yaşlı Köylü Yetmiş Yılı Aşkın Bir Süredir Buralarda Yaşıyorum Demişti. Yaşlı Köylü Daha Doğmadan Önce De Bu Adam Bekçilik Yaparmış. Bundan Dolayı Adı Mutluluk Çiçeğinin Efsanevi Bekçisine Çıkmış. Normal Olarak Bir Adam Yüzyıllarca Yaşayıp Genç Kalamayacağına Göre, Bu Bekçi Aynı Bekçi Olamazdı. Bir Bekçi Sülalesi Olabilirdi. Nesilden Nesile Bekçilik Görevini Devrediyorlardı Birbirlerine.

serdar Tekrar İlerlemeye Başladı. Ağaçlığın Kenarına Yaklaşmıştı Ki, Bir Bekçi Daha Gördü. Bu, Birinci Bekçi Olamazdı, O Zaman İkinci Bekçiydi. Bir Süre Yürüdükten Sonra Ortalığın Aydınlanmaya Başladığını Fark Etti. Bu Aydınlığın Sebebinin Mutluluk Çiçeğinin Saçmakta Olduğu Pırıltılar Olduğunu Biliyordu. Ağaçlar Arasında Nöbet Tutan Üçüncü Bekçiyi De Atlattıktan Sonra Düzlüğe Çıktı. İşte Mutluluk Çiçeği Karşısındaydı. Etrafını Gündüz Gibi Aydınlatıyordu. Serdar, Mutluluk Çiçeğinin Yanına Yaklaştıkça Onun Zannedildiği Gibi Bir Bitki Değil De, Plastik Bir Maddeden Yapılmış Dış Yüzeyi Bulunan – Ki Bu Dış Yüzeyin Üstünde Çiçek Kabartması Vardı –ansiklopedi Büyüklüğünde, Kalın Bir Kitap Olduğunu Gördü. Bu Büyük Kitap, Yerden İki Metre Kadar Yüksekte Bir Kaidenin Üstünde Duruyordu. Kaideye De Taş Merdivenlerden Çıkarak Ulaşıyordun.

serdar Esnek Olarak Hazırladığı Planında Mutluluk Çiçeğinin Bitki Olamama Durumunu Da Göz Önünde Bulundurduğu İçin Hazırlıksız Sayılmazdı. Geriye Dönüp Ağaçlığın Kenarındaki Bir Taşın Üzerine Oturdu. Mutluluk Çiçeği Tam Karşısındaydı. Şimdi Ne Yapmalı Ne Etmeliydi De Mutluluk Çiçeğine Bir Zarar Vermeden Onun İşlevini Geliştirmeliydi. Zaman Kısıtlıydı. Şu Anın Tam Gece Yarısı Olduğunu Farz Etsen Sabah Oluncaya Kadar Sekiz Saat Vardı. Bu Zaman Zarfında Mutlaka Sorun Çözülecek, Buluş Gerçekleşecek Diye Söylendi.

serdar Kendine Has Yorumlarla En Basitinden Başlayarak Düşüncesinde Fikir Üretmeye Başladı. Bu Fikir Üretiminin Gerçekleşmesinde – Fikir Üretimi: Beyin Jimnastiği. Halk Dilinde, Kafa Çalıştırma. – Yolda Gelirken Çeşitli İnsanlarla Yaptığı Konuşmalarda Ortaya Çıkan Karakter Tablosunun Büyük Yararı Oluyordu. Hafızasına Kaydettiği Karakterler Hatırına Geliyordu. Bu, Onun Sorunu Çok Yönlü Olarak Düşünmesini Sağlıyor, Başarı Şansını Arttırıyordu. Böylece Aradan Saatler Geçti. Sabah Güneş Doğarken Serdar Sorunu Çözmüş Olmanın Gönül Rahatlığı İçinde Son Rötuşları Yapmakla Meşguldü. Buluş Gerçekleşmişti.

birkaç Saat Daha Geçtikten Sonra Hazır Olduğuna İnanan Serdar, Bekçilerden Birisiyle Tanışmak İçin Fırsat Kollamaya Başladı. Bu Beklentisinin Uzun Sürmeyeceği Belliydi, Çünkü Bekçilerden Birisi Bulunduğu Tarafa Doğru Geliyordu. Serdar Hemen Oturduğu Yerden Kalkarak Yüksekçe Bir Kayanın Üzerine Çıktı Ve Seslendi: “ Bakar Mısınız, Ben Buradayım. Evet, Size Seslenen Benim. “ Serdar Kendisini Görüp Yanına Gelen Bekçinin Şaşkın Bakışları Arasında Hiç Durmadan Konuşmasını Sürdürdü. Kim Olduğunu, Buraya Nasıl Geldiğini, Amacının Ne Olduğunu Ve Sonunda Soruna Bir Çözüm Yolu Bulduğunu Anlattıktan Sonra Kendisini Ailesiyle Tanıştırmasını Rica Etti.

serdar’ın Anlattıklarını Büyük Bir Dikkatle Dinleyen Bekçi: “ Olur Efendim, Tanıştırırım. Onlar Sizinle Tanışmaktan Şeref Duyacaklardır. Buyurun, Şu Taraftan Gideceğiz “ Dedikten Sonra, Serdar’ın Peşi Sıra Yürümeye Başladı. Serdar’ın Geliş Yönünün Aksi İstikametinde Ağaçların Arasında İlerleyen Serdar İle Bekçi, Ağaçlık Alandan Çıktıktan Sonra, Umut Geçidi’nin Sol Tarafında Kalan Dağın Yamaçlarındaki Bekçi Sülalesinin Yaşadığı Evlerin Bulunduğu Yerleşim Birimine Geldiler. Genç, Yaşlı Birçok Bekçinin Etrafına Toplanmasını Fırsat Bilen Serdar, Şimdiye Kadar Ne Öğrendiyse, Ne Biliyorsa Her Şeyi Anlattı. Her Çeşit Konuda Bilgisini Ortaya Koydu. Bilgi Akımı, Karakter Betimlemesi, Karakter Tablosu Ve Fikir Üretimi Gibi Deyimlerin Anlamlarını Serdar’ın Örnekler Vererek Açıklamasına Karşın, Tam Olarak Anlayamayan Bazı Genç Bekçi Adayları Pas Geçtiler. Nasılsa Serdar, Bir Süre Daha Sizlerle Beraber Olacağım Demişti. Onun Boş Bir Zamanında Bu Durumu Sorar Öğrenirlerdi.

hemen Ertesi Gün Dört Kişilik Bir Bekçi Grubu Dış Dünya İle İrtibatlarını Sağlayan Bir Gizli Geçitten Geçerek Serdar’ın İstemiş Olduğu Ebatlardaki İki Aynayı Almak İçin Gittiler. Yine Dört Kişilik Bir Başka Bekçi Grubu Daha Aynı Geçitten Geçerek Değişik Yörelere Doğru Gittiler. Bu İkinci Grubun Görevi, Gittikleri Yerlerdeki Canlılar Arasında Mutluluk Hissinin Ne Şekilde Ve Ne Oranda Artışa Neden Olacağını Belirledikten Sonra Bunu Bir Rapor Halinde Çalışma Grubuna Sunmak Olacaktı. İlk Giden Grup Beş Gün Sonra Geri Döndü. Aynalar Yerlerine Takıldığı Zaman, Gökyüzüne Ve Toprağa Dağılan Ve Hiçbir Şeye Faydası Dokunmayan Mutluluk Pırıltıları Aynalar Vasıtasıyla Yansıtılıp, Diğer Dört Yanal Yüzeyden Yeryüzüne Dağılan Mutluluk Pırıltılarına Karışmasına Sebep Olunacak Ve Sonuç Olarak Da, Canlıların Mutluluktan Aldıkları Payın Yüzde Elli Oranında Artışı Sağlandı.

serdar Aynı Günün Akşamı Şerefine Düzenlenen Törene Katıldıktan Sonra, Ertesi Gün Çalışma Grubuna Başvurarak On Altı Gündür Burada Olduğunu Ve Burada Kendisine Gösterilen İlgiden Çok Memnun Kaldığını Fakat Umut Geçidi’nin Girişinde Dostları Bulunduğunu, Onları Çok Özlediğini Ve Onları Daha Fazla Merakta Bırakmamak İçin, Gitmeye Karar Verdiğini Söyledi.

ertesi Gün Serdar İle Metin, Yaşlı Köylü İle Vedalaştıktan Sonra Yola Koyuldular. En Kısa Yoldan Bay Kemal’in Evine Varmayı Hedefliyorlardı. Serdar İle Metin, Bay Kemal’in Evinin Yakınına Geldiklerinde, Bay Kemal’i Evin Önünde Yardımcısı Vedat’la Beraber Gezinirken Gördüler. Belli Ki, Bay Kemal Mutluluk Çiçeğinin Saçmakta Olduğu Pırıltılardan Payına Düşeni Almış, Ayaklarına Can Gelmiş, Yürümeye Başlamıştı. Aradan Bir Saat Geçmeden Dördü Birlikte Yola Çıktılar. Onları Bu Derece Hızlı Hareket Etmeye Zorlayan Sebep Neydi? Serdar Olanı, Biteni Anlattıktan Sonra Bir An Önce Doğduğu Şehre Dönmek İstediğini, Oradaki Arkadaşlarının Ucuza Çalıştırılmak Üzere Fabrikaya Götürülme Durumuyla Karşı Karşıya Olduklarını Söylemişti. Bu Duruma Karşı Çıkacak, Oradaki Arkadaşlarının Birer Lokma Halinde Yutulmalarına İzin Vermeyecekti.

şehre Geldiklerinde Şehir Meydanında Hiç Arkadaşı Olmadığını Gördüler. Serdar Geç Kaldığını Anladı. Üzüntüsü Sonsuzdu. Şaşkın Bir Halde Etrafına Bakınırken, Meydanın Kenarındaki Evlerin Arasından Çıkıp “ Serdar..serdar..” Diye Bağırarak Kendisine Doğru Koşmakta Olan Bir Arkadaşını Gördü. Bu Murat’tı. Serdar Da, Ona Doğru Koşmaya Başladı. Biraz Sonra Birbirlerine Sıkıca Sarıldılar.

serdar: “ Diğer Arkadaşlar Götürüleli Kaç Gün Oldu? “ Diye Sordu.
murat: “ Üç Gün Önce. Kamyonlara Yükleyip Hepimizi Fabrikaya Götürdüler. Ben Bir Fırsatını Bulup Fabrikanın Kapısında Kamyondan Atlayıp Kaçtım. Amacım, Geri Döndüğünde Durumu Sana Anlatmaktı. Hepimiz Senin Başarılı Olduğunu Biliyoruz. Biz Sadece İşçi Adayı Olduğumuz Ve Sonunda Nasıl Olsa Fabrikada Ucuza Çalıştırılacağımızı Düşündüğümüz İçin, Patronun Bizler İçin Hazırladığını Sandığımız O Tek Yola Girmiş Bilinçsizce Yürüyorduk. O Tek Yoldan Başka Ve Çok Daha Faydalı, Yararlı Yollar Olabileceğini Aklımıza Getiremiyorduk. Sen, Sende Doğuştan Var Olan Bu Kabiliyetini Bizi Yönlendirmek İçin De Kullanmak İstedin. Beynimizdeki Sis Perdesini Dağıtmak İstedin. Sen Bu Durumu Bize İyi Anlatamadın Mı? Hayır, Aslında Çok İyi Anlattın Da, Biz Sana Pek Kulak Asmadık. Yani Söylediklerini Önemsemediğimiz İçin Dinlemedik “ Dedi.

murat’ın Söyledikleri Serdar’ın Şaşırmasına Sebep Olmuştu:
“ Vay Murat! Sen Neler Biliyormuşsun Da Benim Haberim Yokmuş. Ben De Bütün O Anlattıklarımın Boşuna Olduğunu Düşünüp Üzülüyordum. Murat, Şimdi Senden Beni Ve Buradaki Arkadaşları Fabrikaya Götürmeni İsteyeceğim. “

fabrikanın Yakınlarına Geldiklerinde Hava İyice Kararmıştı. Fabrikanın Dış Kapısı Kapalıydı. Arkadaşlarının İsteksiz Olduğunu Gören Serdar Fabrikanın Duvarına Tırmandı. Oradan Bahçeye Atladı. Bahçeyi Kontrol Ettikten Sonra Açık Bir Pencereden Fabrikaya Girdi. Fabrikanın Yönetim Odasında Bulduğu Belgelere Göre, Köle Olarak Çalıştırılmak Üzere Taş Ocaklarına Götürülmüşlerdi.

serdar Bir Süre Bu Acı Durumun Üzüntüsünü Yüreğinde Taşıdı. Zamanla Üzüntüsü Hafiflemeye Başladı. Onlardan Hiç İlgi Görmediği Halde, Onları Kurtarmak İçin, Çırpınıp Durmuştu. Fakat Angaryanın Da Bir Sınırı Vardı. Bir İdealistin Anlattıklarına İnansın Diye Kimseye Baskı Yapmaya, Zor Kullanmaya Hakkı Yoktu. Tek Yapacağı İnandırmaya Çalışmak Olabilirdi. Şimdi Yeni Bir Program Hazırlaması Gerekiyordu. Dünyadaki Tüm Canlılara Faydalı Olabilmek Amacını Güdüyordu. Bunu Gerçekleştirebilmek İçin, Bir An Bile Olsa, Heyecanını Hiç Kaybetmeden, Sadece Kendine Özgü Bir Biçimde Çalışmalarına Sonuna Kadar Devam Etmeye Kararlıydı.

son

yazan: Serdar Yıldırım


                   

 

Benzer konular

Üst