Siyaset, Kadın ve futbol

  • Konbuyu başlatan cendere
  • Başlangıç tarihi
C

cendere

Ziyaretçi
Ayşe KEŞİR



SİYASET, KADIN VE FUTBOL

Futbol gibidir, siyaset… Kurallarını erkeklerin belirlediği, erkeklerin oynamayı çok ama çok sevdiği sert bir oyun.

Kadının ev içi sorumluklardan, eğitim ve ekonomik bağımsızlık gibi önceliklerden sonra siyasete zaman ayırması epey zaman aldı. Eh! Bu arada futbol ile de pek ilgilenmediler.

Bu arada erkekler hem futbolda hem de siyasette epey yol kat etti.

Erkekler futbol oynarken, siyasette de takım ruhunu, olanca sertliğine rağmen maçı bırakmamayı öğrendiler. Taktik ve stratejilerini geliştirmeyi sürdürdüler.

Kural 1; Siyasette zaman kavramı yoktur: 

Erkekler tarafından konan en önemli kuraldır. Antrenmanın saati olmaz. Akşam yemeğinden sonra, gecenin ilerleyen zamanlarında, bazen de içki masalarında yapılır siyaset.

Erkek iş hayatını da siyaseti de ceketini alıp giderek yapmaya alışıktır. Ev nasılsa kadının sorumluluğundadır ya…

Oysa kadın, hele de çocuk sahibiyse, gün içinde bir şekilde evinde olmalı, onlara zaman ayırmalıdır. Biz kadınlar her ne kadar bu ağır yükün altında ezilsek de “çocuk ve kariyeri” aynı anda ve kaliteden ödün vermeden yapma fikrini galiba biraz da seviyoruz. Sabah daha erken kalkarak, akşam daha geç yatarak, ev hanımı hemcinslerimizin bütün bir günde yaptıklarını, sıkıştırılmış bir saatin içinde yaparak adeta “sihirli değneğimiz” varmışçasına çözüveriyoruz.

Kural 2; Siyaset duygularla değil, mantık, strateji ve takım ile yapılır:

Tıpkı futbol gibi, siyasette bir takım oyunudur. Sevdiğiniz veya sevmediğiniz kimse yoktur. Takım arkadaşınız vardır. Rakiplerinize hakem görmeden faul yapabilirisiniz ama ceza alanında hakeme yakalanırsanız penaltı alırsınız. Sahada ne kadar mücadele ederseniz edin, stadyum dışında kırk yıl hatrı olan kahveler içebilirsiniz.

Kadınlar çok büyük avantajları olan, duygusal zekâlarını bazen yanlış zaman ve yerde kullanıyor. Sadece rakiplerine değil, takım arkadaşlarına da küsüyor. O’na pas atmak yerine topu rakibin ayağına bırakıveriyor.

Sonra da bir erkek çıkıp “kadının en büyük düşmanı yine kendisidir” deyiveriyor.

Kural 3; Maç 90 dakikadır:

Avrupa kupasında millilerimiz bize bir kez daha gösterdi ki, maç 90 dakika. Bazen sert bir tekme alabilirsiniz, bazen rakibinizden kulağa hiç de hoş gelmeyen sözler duyabilirisiniz. Hatta hakemin yanlı olduğunu düşünebilir, kararlarıyla da bunu görebilirisiniz. Ama unutmayın maç 90 dakika…

Ne yazık ki bazen biz kadınlar; yediğimiz ilk tekmede, duyduğumuz ilk kötü sözde, bazen ilk yarı bile bitmeden sahayı terk etmeye kalkıyoruz. Oysa erkekler tıpkı milliler gibi, uzatmalarda bile maçı bırakmıyor.

Öğreneceğimiz biliyorum, hem futbolu hem de siyaseti. Çünkü elimizde “sihirli değnek” var.


 

Benzer konular

B

bilge_66

Ziyaretçi
"Oysa kadın, hele de çocuk sahibiyse, gün içinde bir şekilde evinde olmalı, onlara zaman ayırmalıdır. Biz kadınlar her ne kadar bu ağır yükün altında ezilsek de “çocuk ve kariyeri” aynı anda ve kaliteden ödün vermeden yapma fikrini galiba biraz da seviyoruz. Sabah daha erken kalkarak, akşam daha geç yatarak, ev hanımı hemcinslerimizin bütün bir günde yaptıklarını, sıkıştırılmış bir saatin içinde yaparak adeta “sihirli değneğimiz” varmışçasına çözüveriyoruz. "

  Bazı hanım öğretmenlere takılıyorum.
-Eşiniz ev işlerine yardım ediyor mu? Cevap, hayır.
Çoğu yukarıdaki mantığa sahipler ve bu yüzden daha fazla yoruluyorlar...
 
Üst