C
cendere
Ziyaretçi
"taif Duası” Bir Dinin Mübelliğinin En Zor Şartlarda, Belki Bir Tıkanma Anında Bile Ana Misyonundan Kopamayacağı Gerçeğini Sergileyen Bir Tarih Notu Bir Siyer-i Muhamedi Harikası
hatırlayalım:
mekke’de Muhammed Mustafa’nın (sa) Hüzün Senesi En Yakınları İrtihal-i Dar-ı Beka Eylemiş Sevgili Eşi Hatice, En Zor Günlerinde Sırtını Dayadığı Amcası Göçmüş
baskılar Artmış, Mekke Daralmış
taif Mekke’ye İki Günlük Mesafede Bir Yerleşim Merkezi Oraya Gitse, Acaba Bir Nefes Alma İmkanı Bulabilir Mi? Mukaddes Emaneti Taşıyacağı Bir Yürek Çıkar Mı Karşısına?
taifeşrafın Kapısı Çalınıyor Bir Yürek Aranıyor
yok Üstelik Alay Var, Aşağılama Var, Hatta Öfke Var
sonra Ayak Takımını Örgütleyip O Güzeller Güzelinin Üstüne Sürme Var
yollarda Taş Sağnağı
nereni Savunacaksın Baş, Göz, Beden Bir Peygamber Kan Revan İçinde Kalıyor “ayakkabıları Kanla Dolmuştu” Diye Yazıyor Tarih Kitapları
zulmün, Barbarlığın, Acımasızlığın Uç Noktası
şu Dua O Ana Ait:
“allahım,
güçsüz Ve Çaresiz Kaldığımı, Halk Nazarında Hor Görüldüğümü Ancak Sana Arz Ve Şikayet Ederim
ey Merhametlilerin Merhametlisi, Her Kesin Zayıf Görüp De Dalına Bindiği, Biçarelerin Rabbi Sensin Sensin Rabbim Benim Beni Kime Bıraktın! Huysuz Ve Yüzsüz Yabancıya Mı, Yoksa Bu İşimde Bana Hakim Olacak Düşmana Mı?
allahım!
eğer Bana Karşı Gazaplı Değilsen, Çektiğim Mihnetlere, Belalara Hiç Aldırmam Fakat Senin Esirgeyiciliğin Bunları Göstermeyecek Kadar Geniştir
allahım, Gazabına Uğramaktan, Rahmetinden Uzak Kalmaktan, Karanlıkları Aydınlatan, Dünya Ve Ahireti Salâha Kavuşturan İlâhi Nuruna Sığınırım Rızanı Dilerim Sana İltica Ederim Bütün Kuvet, Her Kudret Ancak Sendendir, Ya Rabbi!”
bu Duayı Yaptı
bir Bağ Evine Sığınmıştı
o Gün Bir Başka Şey Daha Oldu Onu Hazreti Aişe’den Dinleyelim:
bir Gün “uhud Savaşından Daha Fazla Daraldığın Gün Oldu Mu?” Diye Soruyor Allah Rasûlune Uhud, Varoluş – Yokoluş Berzahı Gibi Bir Ortam Allah Rasulü’nün Yaralandığı Bir Ortam İslam’ın Dağ Gibi Yiğitlerinin, Rasulullah’ın Amcası Hamza Gibi, Medine’ye İslâm Nurunu Taşıyan Mus’ab Gibi Yıldızların Söndüğü Bir Ortam Acaba Ondan Zoru Yaşanmış Mıydı?
allah Rasulü İşte Bu Taif Darlığını Hatırlıyor:
- Kureyş’ten Gördüğüm Baskı Üzerine Taif’e Gitmiş, Korunmamı İbnu Abdi Yalil’e Teklif Etmiştim Yanaşmadı Ben De Kederli Ve Elemli Bir Halde Mekke’ye Dönmüştüm İşte Bu Dönüş Esnasında “karn-ı Sealib” Mevkiine Gelince, Başımı Kaldırıp Gök Yüzüne Baktım Bir Bulutun Beni Gölgelendirdiğini Gördüm Buluta Dikkatlice Baktığımda İçinde Cebrail’in Bulunduğunu Farkettim Cebrail Bana:
“ya Muhammed, Allah, Kavminin Dediklerini İşitti Seni Korumaktan Çekindiklerini Gördü Allah Sana Şu Dağlar Meleğini Gönderdi, Emrindedir Kavmin Hakkında Ne Yapılmasını Dilersen, Emredebilirsin” Dedi
bunun Üzerine Dağlar Meleği Seslenip Bana Selam Verdi Ve Sonra:
-ya Muhammed, Cebrail Doğru Söyledi Ne Emredersen Yerine Getirmeye Hazırım Ben Eğer Ebu Kubeys Ve Kaynakan Denilen Şu İki Yalçın Dağın Mekkeliler Üzerine Çökerek Birbirine Kavuşmasını (ve Müşrikleri Topluca Yok Etmesini) Dilersen (onu Da Emret), Dedi
ben Şöyle Cevap Verdim:
-(hayır Bunu İstemem)ben Allah’ın, Bu Müşriklerin Soyundan Yalnızca Allah’a İbadet Eden Ve O’na Hiçbir Şeyi Eş - Ortak Koşmayan Tevhide Gönül Vermiş (muvahhid) Bir Nesil Getirmesini Dilerim (buhari, Bed’ül Halk, 7 – Prof Dr İsmail Lütfi Çakan’ın Peygamberler Ve Tevhid Mücadelesi İsimli Kitabından Naklen, C 3, S 182)
uhud’dan Daha Zorlu Bir Gün Ve O Günün Peygamber Lisanına Yansıyan Duası
“kahrolsunlar” Değil, “kendileri Tevhidle Buluşup Kurtulamasa Bile Nesilleri Kurtulsun!”
islam’ın İnsanla Buluşma Cehdinde, Yani Tebliğde Peygamber Tavrı Bu Sünnetin Hayatın Her Safhasını Kuşatan Rahmet Boyutunda Temel Çizgi Bu
bir Temel Çizgi, Arızı Bir Tercih Değil Çünkü Böyle Zor Zamanların Tercihi, Eğer İnsanın Nefsine Bırakırsanız Sadece Öfke, İntikam Ve Boğazlaşma Olur “ne Olursa Olsun” Dedirtir Nefis Böyle Zamanlarda İnsana
bundan Ancak, Nefsini Bir Ebedi Misyonun Çerçevesinde Terbiye Edenler – Terbiye Edilenler Korunur Peygamber Odur, Hazreti Muhammed –sallalahü Aleyhi Ve Sellem- O Ebedi Misyonun Bayrak Taşıyıcısıdır
bu Ebedi Misyonu Yürek Kıvamı Haline Getirenlerdir Ki, Nefsi Sedlere, Onun Ortaya Çıkaracağı Her Türlü Dirence, Karşı Koymaya, Hatta Gaddarlaşmaya Rağmen, İnsana Ulaşmanın Zaruretini Bilir, İdrak Eder Ve Ona Göre Kişilik Kuşanır
onun İçin “kahır” Yerine “kurtuluş” Dilemek Arızi, Sun’i Bir Davranış Değildir Misyonun En Zaruri Gereğidir
misyon, İslâm’ı İnsanla – İnsanı İslâm’la Buluşturmaktır Misyon, İnsanın Rabini - Yaratıcısını Tanımasına Rehberlik Etmektir Onun İçin İnsan Yaşamalı Ki Hep Fırsatı Olsun Rabbi İle Buluşmak İçin, Yaratan’ını Tanımak İçin Çünkü “doğan Her Gün İnsan İçin Bir Ümit Demektir” Misyonu İdrak Hedefinde
allah’ın İnsanoğluna İslâm’ı Temel Hayat Çerçevesi Olarak Göndermesinin Özünde De Kahır Değil Kurtuluş Ve Rahmet Vardır Bütün Peygamberler İslâm’la Gelmişler Son Peygamber’le Gelen Kitab-ı Kerim, Önce Geçen Bütün İlâhi Mesajlara Sahip Çıkmış
islâm, Yaratıcı’nın İnsanoğluna Verdiği Yol Haritası Olmuş Yaratıcı İnsan İçin İslâm’ı Seçmiş
kitab-ı Kerim’in Bildirdiğine Göre Melekler Yaratıcı’ya “yeryüzünde Fesad Çıkaracak Ve Kan-lar Dökecek Bir Varlık Mı Yaratacaksın?” Diye Soruyorlar (bakara, 30)
allah “siz Bilmezsiniz, Ben Bilirim” Diyor Meleklere İnsanı Yaratırken İnsana “din” Diye Bir Yol Haritası Veriyor
insanın İçinde Bulunan “kan Dökücülük – Fesad Çıkarıcılık” Potansiyelini, Kendi Haline Bırakmıyor
ayrıca O Potansiyellere Gün Yüzüne Çıkma İmkanı Verecek, Besleyecek Bir Yol Haritası Değil Yaratıcı’nın Verdiği Din O Değil
eğer Hiç Yol Haritası Verilmeseydi Olmazdı, Başıboş Bırakılması Anl----- Gelirdi Bu, İnsanın, Eğer İnsanın Kan Dökücülüğünü Özendiren, Hatta Belki Sadece Serbest Bırakan Bir Yol Haritası Verseydi, Yeryüzü Mezbahaya Dönerdi
oysa Yaratıcı Hem “din” Veriyor Hem De “islâm” Gibi Bir Din Veriyor Yol Haritası Olarak “topluca Silm İklimine Girin” (bakara, 208) Çağrısını Yapıyor “islâm’dan Başka Din - Yol Haritası Aramayın” (al-i İmran, 85) Diyor
islâm: Silm, Selm Kökünden Gelen Bir Kelime Kelimenin Bütün Anlamlarında Barış, Güven, Huzur, Selâmet Muhtevası Var “islâm Ol, Kurtul” Diyor Peygamber Aleyhisselam, Taa Bizans Kralına Yazdığı Mektupta
o Bir Rahmet Peygamberi
“alemlere Rahmet” Sadece Mekke’ye, Arap Toplumuna Değil Ulaştığı Yere “rahmet” Taşımakla Donatılmış Onun Yüreği
insanına Her İşe Başlarken “rahman Ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla” Başlamayı Öğretiyor O’nun Bütün Misyonu, İnsanı İslâm’la, Yani Barışla, Güvenle, Sulh, Selametle Buluşturmak
insanı Yokettiğinde Hiçbir Şeyle Buluşturmanın Mümkün Olmadığı Açık Olduğu İçin, Yoketmenin O’nun Misyonu İle Alâkası Yok
o Diriltmek Üzere Gelmiş
“allah Ve Rasulü, Sizi, Size Hayat Verecek Şeye Çağırdığında O Çağrıya Uyun” (enfal, 24) Diyor O’nun Kitabı Çağrı “diriltici” Bir Çağrı “ey Ali, Senin Elinle Bir Kimsenin İslâm’la Buluşması Senin İçin Dünyanın Her Türlü Zenginliğinden Daha Değerlidir” Diyor Hazreti Ali’ye Bir İnsanın “islâm’la Buluşması”, Bir “sayı Çoğalması, Tebaa Büyümesi” Demek Değil O’na Göre O, Asla Bununla İlgili Değil O Dünya İktidarı Peşinde Değil “dünya İle İlişkisini Bir Ağaç Altında Gölgelenip Giden İnsanın Hali”ne Benzeten Bir İnsanın, Dünya Hesabı Olur Mu? “islâm’la Buluşmak” İnsan İçin, Yaratılış Gayesiyle Buluşmak Demek Gerçekten İnsan Olmak Demek “kan Dökücü Ve Fesad Çıkarıcı” Eğilimleri Terbiye Edip, Yaratıcı’nın “halifem” Diye Onur - İzzet Bahşettiği Bir Varlık Haline Dönüşmek Demek
islâm, İnsanlar Olarak Bir Arada Yaşamanın Gerektireceği En Sert Cezalarda Bile “hayat” Arar, Ölüm, Yokedicilik Değilen Uç Cezalar Bile Sulhla, Selametle, Barışla, Hayatla Bir İlişkisi Varsa Anlamlıdır, İnsanın Kan Dökücülük Damarını Besleyenler İslâm’ın Ceza Hukukunun Dışındadır
cihad, Bir Kan Dökücülük Tatmini Değildir, Asla, Bir İktidar Alanı Genişlemesi, İstanbul Fatihi Muhammed Han’ın Unutulmaz İfadesiyle “kuru Kavga Ve Cihangirlik Davası” Değildir Çünkü Bu “dünya İktidarını Bile Allah’a Kulluk İçin Vesile Addeden” (hacc, 41) İslâm’ın Ruhuna Aykırı Olurdu
onun İçin Kızgın Savaş Ortamında Bile İnsanlara İslâm’la Buluşma Fırsatı Verilmesi Öngörülmüş, Savaşçıların Bu Hassasiyeti Unutmamaları Tenbihlenmiş, Bunda Gaflet Edilip, “lâilahe İllallah” Diyen Bir İnsanın Öldürülmesi En Büyük Peygamberi Muahezeyi Mucip Olmuştur
onun İçin, İslâm Güçsüz Zamanlarda Barış, Güven İsteyip, Güçlü Zamanlarında Zorbalaşmaya İzin Veren Bir Disiplin Değildir İslâm Bütün Zamanlarda, Bütün Yer Yüzünde Ve Bütün İnsanlara Sulh, Barış, Güven Getirmeyi Amaçlar
çünkü İslâm, Yaratıcı’nın İnsan Ve Evrenle İlgili İradesinin Bir Boyutudur
ve Yaratıcı Yer Yüzünü Fitne - Fesad Ortamı Olsun Diye Değil, İslâm’ın Evrensel Barışına Tanık Olsun Diye Var Kılmıştır “en Güzel Davranış” (mülk, 2) Sınavına Sokuyor Yaratıcı İnsanı, Hem De Neredeyse Bir Hayat Misyonu Çerçevesinde
taif Duasını Bir Kere De Böyle Okumak Var Müslüman İçin, Başkaları İçin
islâm’ın Hayat Bahşedici Misyonunun Hayat Bulması İçin Müslüman’ın İslâm’ı Bu Hüviyetiyle İçselleştirmesi Gerektiği Açık Her Anlamda Damarınıza Basıldığı –mazlumiyetin Tüm İslâm Dünyasını Kasıp Kavurduğu- Bir Zamanda, İnsan İçin Dua Edebilmek, Onun Yaratıcı İle İrtibatını Yenilemesi İçin Yakarmak, Bu, Kolay Kazanılacak Bir İç Disiplini Anl----- Gelmiyor Öfkeleri Yenebilmek, Gayzları, Kinleri Yutabilmek, Ve Tüm Duvarları Aşıp Dua Edebilmek
“en Mazlum” Zamanlarda Hazreti Peygamber’in “en Mazlum” Zamanındaki Bu Sünnetini Hayat Disiplini Yapabilmek
müslüman Olmak Bazan Çok Sade, Suyun Akışı Kadar Kolay, Bazan Çok Çetin Bir Kalbi Disiplin Demek (mazlumiyeti Tevhid Duası İle Aşmayı Başarabilenlere Mirac İkram Ediliyor, Unutmamak Lazım Mirac Taif Daralmasının Tesellisidir)
ve İslam Dışından İslam’ı Doğru Okuyabilmek İçin Onun Peygamberi (sa)’nin “taif Duası”ndaki İnsanı Sımsıcak Kuşatan Kalbi Vüs’atini Derinliğini, Enginliğini- Anlamak
allah Rasulü’nün Taif’i Aşan “rabbim, Tevhidle Buluştur” Duası Tüm Nesilleri İçine Alıyor: Kahır Duygularından Kurtulup O’nun Duasına Amin Diyebildiğimiz Takdirde Neden Bize De Mirac Yücelişleri Armağan Edilmesin
(ahmet Taşgetiren, Altınoluk Dergisi Yıl: 2004 - Ay: Ocak Sayı: 215 - Sayfa: 3)
alıntı
hatırlayalım:
mekke’de Muhammed Mustafa’nın (sa) Hüzün Senesi En Yakınları İrtihal-i Dar-ı Beka Eylemiş Sevgili Eşi Hatice, En Zor Günlerinde Sırtını Dayadığı Amcası Göçmüş
baskılar Artmış, Mekke Daralmış
taif Mekke’ye İki Günlük Mesafede Bir Yerleşim Merkezi Oraya Gitse, Acaba Bir Nefes Alma İmkanı Bulabilir Mi? Mukaddes Emaneti Taşıyacağı Bir Yürek Çıkar Mı Karşısına?
taifeşrafın Kapısı Çalınıyor Bir Yürek Aranıyor
yok Üstelik Alay Var, Aşağılama Var, Hatta Öfke Var
sonra Ayak Takımını Örgütleyip O Güzeller Güzelinin Üstüne Sürme Var
yollarda Taş Sağnağı
nereni Savunacaksın Baş, Göz, Beden Bir Peygamber Kan Revan İçinde Kalıyor “ayakkabıları Kanla Dolmuştu” Diye Yazıyor Tarih Kitapları
zulmün, Barbarlığın, Acımasızlığın Uç Noktası
şu Dua O Ana Ait:
“allahım,
güçsüz Ve Çaresiz Kaldığımı, Halk Nazarında Hor Görüldüğümü Ancak Sana Arz Ve Şikayet Ederim
ey Merhametlilerin Merhametlisi, Her Kesin Zayıf Görüp De Dalına Bindiği, Biçarelerin Rabbi Sensin Sensin Rabbim Benim Beni Kime Bıraktın! Huysuz Ve Yüzsüz Yabancıya Mı, Yoksa Bu İşimde Bana Hakim Olacak Düşmana Mı?
allahım!
eğer Bana Karşı Gazaplı Değilsen, Çektiğim Mihnetlere, Belalara Hiç Aldırmam Fakat Senin Esirgeyiciliğin Bunları Göstermeyecek Kadar Geniştir
allahım, Gazabına Uğramaktan, Rahmetinden Uzak Kalmaktan, Karanlıkları Aydınlatan, Dünya Ve Ahireti Salâha Kavuşturan İlâhi Nuruna Sığınırım Rızanı Dilerim Sana İltica Ederim Bütün Kuvet, Her Kudret Ancak Sendendir, Ya Rabbi!”
bu Duayı Yaptı
bir Bağ Evine Sığınmıştı
o Gün Bir Başka Şey Daha Oldu Onu Hazreti Aişe’den Dinleyelim:
bir Gün “uhud Savaşından Daha Fazla Daraldığın Gün Oldu Mu?” Diye Soruyor Allah Rasûlune Uhud, Varoluş – Yokoluş Berzahı Gibi Bir Ortam Allah Rasulü’nün Yaralandığı Bir Ortam İslam’ın Dağ Gibi Yiğitlerinin, Rasulullah’ın Amcası Hamza Gibi, Medine’ye İslâm Nurunu Taşıyan Mus’ab Gibi Yıldızların Söndüğü Bir Ortam Acaba Ondan Zoru Yaşanmış Mıydı?
allah Rasulü İşte Bu Taif Darlığını Hatırlıyor:
- Kureyş’ten Gördüğüm Baskı Üzerine Taif’e Gitmiş, Korunmamı İbnu Abdi Yalil’e Teklif Etmiştim Yanaşmadı Ben De Kederli Ve Elemli Bir Halde Mekke’ye Dönmüştüm İşte Bu Dönüş Esnasında “karn-ı Sealib” Mevkiine Gelince, Başımı Kaldırıp Gök Yüzüne Baktım Bir Bulutun Beni Gölgelendirdiğini Gördüm Buluta Dikkatlice Baktığımda İçinde Cebrail’in Bulunduğunu Farkettim Cebrail Bana:
“ya Muhammed, Allah, Kavminin Dediklerini İşitti Seni Korumaktan Çekindiklerini Gördü Allah Sana Şu Dağlar Meleğini Gönderdi, Emrindedir Kavmin Hakkında Ne Yapılmasını Dilersen, Emredebilirsin” Dedi
bunun Üzerine Dağlar Meleği Seslenip Bana Selam Verdi Ve Sonra:
-ya Muhammed, Cebrail Doğru Söyledi Ne Emredersen Yerine Getirmeye Hazırım Ben Eğer Ebu Kubeys Ve Kaynakan Denilen Şu İki Yalçın Dağın Mekkeliler Üzerine Çökerek Birbirine Kavuşmasını (ve Müşrikleri Topluca Yok Etmesini) Dilersen (onu Da Emret), Dedi
ben Şöyle Cevap Verdim:
-(hayır Bunu İstemem)ben Allah’ın, Bu Müşriklerin Soyundan Yalnızca Allah’a İbadet Eden Ve O’na Hiçbir Şeyi Eş - Ortak Koşmayan Tevhide Gönül Vermiş (muvahhid) Bir Nesil Getirmesini Dilerim (buhari, Bed’ül Halk, 7 – Prof Dr İsmail Lütfi Çakan’ın Peygamberler Ve Tevhid Mücadelesi İsimli Kitabından Naklen, C 3, S 182)
uhud’dan Daha Zorlu Bir Gün Ve O Günün Peygamber Lisanına Yansıyan Duası
“kahrolsunlar” Değil, “kendileri Tevhidle Buluşup Kurtulamasa Bile Nesilleri Kurtulsun!”
islam’ın İnsanla Buluşma Cehdinde, Yani Tebliğde Peygamber Tavrı Bu Sünnetin Hayatın Her Safhasını Kuşatan Rahmet Boyutunda Temel Çizgi Bu
bir Temel Çizgi, Arızı Bir Tercih Değil Çünkü Böyle Zor Zamanların Tercihi, Eğer İnsanın Nefsine Bırakırsanız Sadece Öfke, İntikam Ve Boğazlaşma Olur “ne Olursa Olsun” Dedirtir Nefis Böyle Zamanlarda İnsana
bundan Ancak, Nefsini Bir Ebedi Misyonun Çerçevesinde Terbiye Edenler – Terbiye Edilenler Korunur Peygamber Odur, Hazreti Muhammed –sallalahü Aleyhi Ve Sellem- O Ebedi Misyonun Bayrak Taşıyıcısıdır
bu Ebedi Misyonu Yürek Kıvamı Haline Getirenlerdir Ki, Nefsi Sedlere, Onun Ortaya Çıkaracağı Her Türlü Dirence, Karşı Koymaya, Hatta Gaddarlaşmaya Rağmen, İnsana Ulaşmanın Zaruretini Bilir, İdrak Eder Ve Ona Göre Kişilik Kuşanır
onun İçin “kahır” Yerine “kurtuluş” Dilemek Arızi, Sun’i Bir Davranış Değildir Misyonun En Zaruri Gereğidir
misyon, İslâm’ı İnsanla – İnsanı İslâm’la Buluşturmaktır Misyon, İnsanın Rabini - Yaratıcısını Tanımasına Rehberlik Etmektir Onun İçin İnsan Yaşamalı Ki Hep Fırsatı Olsun Rabbi İle Buluşmak İçin, Yaratan’ını Tanımak İçin Çünkü “doğan Her Gün İnsan İçin Bir Ümit Demektir” Misyonu İdrak Hedefinde
allah’ın İnsanoğluna İslâm’ı Temel Hayat Çerçevesi Olarak Göndermesinin Özünde De Kahır Değil Kurtuluş Ve Rahmet Vardır Bütün Peygamberler İslâm’la Gelmişler Son Peygamber’le Gelen Kitab-ı Kerim, Önce Geçen Bütün İlâhi Mesajlara Sahip Çıkmış
islâm, Yaratıcı’nın İnsanoğluna Verdiği Yol Haritası Olmuş Yaratıcı İnsan İçin İslâm’ı Seçmiş
kitab-ı Kerim’in Bildirdiğine Göre Melekler Yaratıcı’ya “yeryüzünde Fesad Çıkaracak Ve Kan-lar Dökecek Bir Varlık Mı Yaratacaksın?” Diye Soruyorlar (bakara, 30)
allah “siz Bilmezsiniz, Ben Bilirim” Diyor Meleklere İnsanı Yaratırken İnsana “din” Diye Bir Yol Haritası Veriyor
insanın İçinde Bulunan “kan Dökücülük – Fesad Çıkarıcılık” Potansiyelini, Kendi Haline Bırakmıyor
ayrıca O Potansiyellere Gün Yüzüne Çıkma İmkanı Verecek, Besleyecek Bir Yol Haritası Değil Yaratıcı’nın Verdiği Din O Değil
eğer Hiç Yol Haritası Verilmeseydi Olmazdı, Başıboş Bırakılması Anl----- Gelirdi Bu, İnsanın, Eğer İnsanın Kan Dökücülüğünü Özendiren, Hatta Belki Sadece Serbest Bırakan Bir Yol Haritası Verseydi, Yeryüzü Mezbahaya Dönerdi
oysa Yaratıcı Hem “din” Veriyor Hem De “islâm” Gibi Bir Din Veriyor Yol Haritası Olarak “topluca Silm İklimine Girin” (bakara, 208) Çağrısını Yapıyor “islâm’dan Başka Din - Yol Haritası Aramayın” (al-i İmran, 85) Diyor
islâm: Silm, Selm Kökünden Gelen Bir Kelime Kelimenin Bütün Anlamlarında Barış, Güven, Huzur, Selâmet Muhtevası Var “islâm Ol, Kurtul” Diyor Peygamber Aleyhisselam, Taa Bizans Kralına Yazdığı Mektupta
o Bir Rahmet Peygamberi
“alemlere Rahmet” Sadece Mekke’ye, Arap Toplumuna Değil Ulaştığı Yere “rahmet” Taşımakla Donatılmış Onun Yüreği
insanına Her İşe Başlarken “rahman Ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla” Başlamayı Öğretiyor O’nun Bütün Misyonu, İnsanı İslâm’la, Yani Barışla, Güvenle, Sulh, Selametle Buluşturmak
insanı Yokettiğinde Hiçbir Şeyle Buluşturmanın Mümkün Olmadığı Açık Olduğu İçin, Yoketmenin O’nun Misyonu İle Alâkası Yok
o Diriltmek Üzere Gelmiş
“allah Ve Rasulü, Sizi, Size Hayat Verecek Şeye Çağırdığında O Çağrıya Uyun” (enfal, 24) Diyor O’nun Kitabı Çağrı “diriltici” Bir Çağrı “ey Ali, Senin Elinle Bir Kimsenin İslâm’la Buluşması Senin İçin Dünyanın Her Türlü Zenginliğinden Daha Değerlidir” Diyor Hazreti Ali’ye Bir İnsanın “islâm’la Buluşması”, Bir “sayı Çoğalması, Tebaa Büyümesi” Demek Değil O’na Göre O, Asla Bununla İlgili Değil O Dünya İktidarı Peşinde Değil “dünya İle İlişkisini Bir Ağaç Altında Gölgelenip Giden İnsanın Hali”ne Benzeten Bir İnsanın, Dünya Hesabı Olur Mu? “islâm’la Buluşmak” İnsan İçin, Yaratılış Gayesiyle Buluşmak Demek Gerçekten İnsan Olmak Demek “kan Dökücü Ve Fesad Çıkarıcı” Eğilimleri Terbiye Edip, Yaratıcı’nın “halifem” Diye Onur - İzzet Bahşettiği Bir Varlık Haline Dönüşmek Demek
islâm, İnsanlar Olarak Bir Arada Yaşamanın Gerektireceği En Sert Cezalarda Bile “hayat” Arar, Ölüm, Yokedicilik Değilen Uç Cezalar Bile Sulhla, Selametle, Barışla, Hayatla Bir İlişkisi Varsa Anlamlıdır, İnsanın Kan Dökücülük Damarını Besleyenler İslâm’ın Ceza Hukukunun Dışındadır
cihad, Bir Kan Dökücülük Tatmini Değildir, Asla, Bir İktidar Alanı Genişlemesi, İstanbul Fatihi Muhammed Han’ın Unutulmaz İfadesiyle “kuru Kavga Ve Cihangirlik Davası” Değildir Çünkü Bu “dünya İktidarını Bile Allah’a Kulluk İçin Vesile Addeden” (hacc, 41) İslâm’ın Ruhuna Aykırı Olurdu
onun İçin Kızgın Savaş Ortamında Bile İnsanlara İslâm’la Buluşma Fırsatı Verilmesi Öngörülmüş, Savaşçıların Bu Hassasiyeti Unutmamaları Tenbihlenmiş, Bunda Gaflet Edilip, “lâilahe İllallah” Diyen Bir İnsanın Öldürülmesi En Büyük Peygamberi Muahezeyi Mucip Olmuştur
onun İçin, İslâm Güçsüz Zamanlarda Barış, Güven İsteyip, Güçlü Zamanlarında Zorbalaşmaya İzin Veren Bir Disiplin Değildir İslâm Bütün Zamanlarda, Bütün Yer Yüzünde Ve Bütün İnsanlara Sulh, Barış, Güven Getirmeyi Amaçlar
çünkü İslâm, Yaratıcı’nın İnsan Ve Evrenle İlgili İradesinin Bir Boyutudur
ve Yaratıcı Yer Yüzünü Fitne - Fesad Ortamı Olsun Diye Değil, İslâm’ın Evrensel Barışına Tanık Olsun Diye Var Kılmıştır “en Güzel Davranış” (mülk, 2) Sınavına Sokuyor Yaratıcı İnsanı, Hem De Neredeyse Bir Hayat Misyonu Çerçevesinde
taif Duasını Bir Kere De Böyle Okumak Var Müslüman İçin, Başkaları İçin
islâm’ın Hayat Bahşedici Misyonunun Hayat Bulması İçin Müslüman’ın İslâm’ı Bu Hüviyetiyle İçselleştirmesi Gerektiği Açık Her Anlamda Damarınıza Basıldığı –mazlumiyetin Tüm İslâm Dünyasını Kasıp Kavurduğu- Bir Zamanda, İnsan İçin Dua Edebilmek, Onun Yaratıcı İle İrtibatını Yenilemesi İçin Yakarmak, Bu, Kolay Kazanılacak Bir İç Disiplini Anl----- Gelmiyor Öfkeleri Yenebilmek, Gayzları, Kinleri Yutabilmek, Ve Tüm Duvarları Aşıp Dua Edebilmek
“en Mazlum” Zamanlarda Hazreti Peygamber’in “en Mazlum” Zamanındaki Bu Sünnetini Hayat Disiplini Yapabilmek
müslüman Olmak Bazan Çok Sade, Suyun Akışı Kadar Kolay, Bazan Çok Çetin Bir Kalbi Disiplin Demek (mazlumiyeti Tevhid Duası İle Aşmayı Başarabilenlere Mirac İkram Ediliyor, Unutmamak Lazım Mirac Taif Daralmasının Tesellisidir)
ve İslam Dışından İslam’ı Doğru Okuyabilmek İçin Onun Peygamberi (sa)’nin “taif Duası”ndaki İnsanı Sımsıcak Kuşatan Kalbi Vüs’atini Derinliğini, Enginliğini- Anlamak
allah Rasulü’nün Taif’i Aşan “rabbim, Tevhidle Buluştur” Duası Tüm Nesilleri İçine Alıyor: Kahır Duygularından Kurtulup O’nun Duasına Amin Diyebildiğimiz Takdirde Neden Bize De Mirac Yücelişleri Armağan Edilmesin
(ahmet Taşgetiren, Altınoluk Dergisi Yıl: 2004 - Ay: Ocak Sayı: 215 - Sayfa: 3)
alıntı