Tavşanlı Hikayeler

Serdar Yıldırım

Bilge Üye
Katılım
26 Mar 2010
Mesajlar
160
Tepkime puanı
1
Yaş
65
Konum
Bursa
Tavşanlı Hikayeler

korkak Tavşan


orman Kenarında Bir Korkak Tavşan Yaşarmış. Geceleri Gizlendiği Ağaç Kovuğundan Hiç Çıkmazmış. Uyurken Korkulu Rüya Gördüğü Zamanlar Kan Ter İçinde Uyanır Rüyasında Gördükleri Sanki Gerçekten Oluyormuş Gibi Titrer Dururmuş. Günlerden Bir Gün Yuvasından Fazla Uzaklaşmadan Yiyecek Aramaya Çıkmış. Dört Beş Adım Atıp Çevresine Bakınır Tehlike Olmadığına Kanaat Getirir Öyle İlerlermiş. Ceviz Ağacının Dalından Bir Ceviz Korkak Tavşan’ In Yanı Başına Düşmesin Mi? Korkak, Neye Uğradığını Şaşırmış. Aklı Başından Gitmiş. Gerisin Geriye Dönüp Arkasına Bile Bakmadan Can Derdiyle Koşarak Yuvasına Gelmiş. Kapının Sürgülerini Takıp Yatağın Altına Saklanmış.

korkak Tavşan’ In Daldan Düşen Bir Cevizden Kaçtığını Bilge Tavşan Görmüş. Yerden Cevizi Alıp Cebine Koymuş. Korkak Tavşan’ In Yuvasına Gelmiş Ve Kapıyı Çalmış.

“ Tavşan Kardeş Kapıyı Açar Mısın? Ben Geldim. Ben Bilge Tavşan’ım. Seninle Konuşmak İstiyorum. “

korkak Tavşan Bilge Tavşan’ In Sesini Duyunca Rahatlamış. Gizlendiği Yatağın Altından Çıkmış. Kapının Sürgülerini Çekip Kapıyı Açmış:

“ Hoş Geldin Bilge Tavşan..buyrun Gelin İçeriye Size Havuç İkram Edeyim..”

ev Sahibinin Getirdiği Havuçlar Yenilmiş. Oradan Buradan Konuşulmuş. Derken Bilge Tavşan Asıl Konuya Geçme Zamanının Geldiğine Karar Verip Karşısındakini İncitmemeye Gururunu Kırmamaya Üzmemeye Dikkat Ederek Şöyle Demiş:

“ Sevgili Tavşan Kardeş Bundan Bir Saat Kadar Önce Orman Kenarında Gezintiye Çıkmıştım. Biraz İlerde Sizi Gördüm Geliyordunuz. Birdenbire Geriye Dönüp Koşmaya Başladınız. Niçin? Acaba Ne Oldu? Diye Merak Ettim. Geçerken Uğrayıp Sorayım Dedim. “

korkak Tavşan Ezile Büzüle:

“ Şey… Bilge Tavşan “ Demiş. “ Ağaçtan Üstüme Bir Aslan Atladı.yan Tarafıma Düştü. İkinci Hamleyi Yapmasına Fırsat Bırakmadan Kaçtım. “

bilge Tavşan: “ Sen Hiç Merak Etme Tavşan Kardeş. Ben O Aslanı Yakalayıp Cezasını Verdim. İşte Burada…” Demiş Ve Cebinden Çıkardığı Cevizi Tabağın İçine Bırakmış.

korkak Tavşan: “ Aaa!..bu Aslan Değil Ama Bu Bir Ceviz…” Demiş.

bilge Tavşan: “ Tavşan Kardeş Ceviz Ağacının Yanından Geçerken Daldan Bu Ceviz Düştü. Her An Karşına Bir Aslan Veya Bir Yılan Çıkacakmış Gibi Dört Beş Adımda Bir Durup Bakınarak Yürürken Daldan Düşen Bu Cevizi Sana Saldıran Aslan Zannettin. Gereğinden Fazla Korktun. Dikkatli Olmak Tehlikelerden Belli Ölçüler İçinde Sakınmak Gerçekten Her Zaman Her Yerde Faydalıdır. Fakat Çeşitli Alışkanlıklarda Olduğu Gibi Korku Eyleminde De Aşırıya Kaçmak Fazla Önem Vermek Doğru Değildir. Hepimizin Korktuğu Bir Şeyler Vardır. Korkulması Gereken Bize Zararlı Olabilecek Durumlar Sayılamaz. Korku Beyinde Düşüncedir Kurtulursun. Evet Sevgili Tavşan Kardeş Artık Yalnız Değilsin. Ben Varım. Sana Yardım Edeceğim Ve İkimiz El Ele Verip Bu Korkaklık İlletini Söküp Atacağız. Var Mısın? “ Demiş Ve Elini Uzatmış.

korkak Tavşan: “ Varım Bay Bilge. Bundan Sonra Korku Kelimesini Aklımdan Sildim. Korkmayacağım İşte Ne Olacaksa…” Demiş Ve Bilge Tavşan’ In Elini Sıkmış.

aradan Bir Yıl Geçmiş. Korkak Tavşan Artık Ormanda Yokmuş Yerine Cesur Tavşan Varmış. Üstün Cesareti Sayesinde “ Tavşanların Başkanı “ Olmuş. Ormandaki Hayvanlar Arasındaki Konuşmalarda Bazı Hayvanlar Gecenin Karanlığında Ormanın Derinliklerinde Bir Tavşanı Yalnız Başına Dolaşırken Gördüklerini Yeminler Ederek Anlatırlarmış.


yazan: Serdar Yıldırım





titrek  tavşan


ormanda Her Gün  kurulmakta Olan Tavşanlar Pazarı, Havanın Kararmasıyla Birlikte, Dağılıyordu. Sergisini Toplayan Tavşan Pazar Yerini Terk Edip  gidiyordu.  vakit  geç  olup  da  pazar  yerinde Tavşan Kalmayınca Bir Tavşan Pazara Gelirdi. Sırtında  boş  çuvalıyla  ve  bu  boş  çuval  tezgah Altlarında Kalmış, Kıyıya Köşeye Atılmış, Satılmamış Havuçlarla Ve  bazı  yiyeceklerle  dolacaktı. Daima Gölgelerden, Acaba Bir Gören Olur Mu Korkusuyla, Yorgun  ve  titrek  adımlarla.  işte  bu Tavşan  yoksul, Yetim, Garip  bir  tavşandı. Adı Titrek Tavşan’dı.  o,  böylesine  bir  düşkünlük İçinde Olmanın Çıkar Yol Olmadığını Biliyordu. Fakat Çaresizdi. Bir Yuvası Vardı, Bu Yuvada İki De Oda. Bu Odalardan Birinde Çok Sevdiği Pembe Tavşan Ve  iki  yavrusuyla  birlikte  kalıyordu. Diğer Odada İse Havuç Yetiştiriyordu. Artık Ne Kadar  havuç  yetiştirebilir   Bunu  tahmin  etmek Zor Olmasa Gerek. Havuçlar Olgunlaşınca Titrek Tavşan Bunları Satacak Ve Ailesinin İhtiyaçlarını Karşılamaya Çalışacaktı.

bir Gün Titrek Tavşan, Ormanın Karşısındaki Tepeye Doğru Yürüyüşe Çıkmıştı.tepenin Gerisinde  deniz Görünüyordu. Sahil Yakındaydı. Birden Kumların Üzerinde Bir Martı  dikkatini  çekti. Bu Martı, Kanadı Kırık, Yaralı Bir Martıydı. Uçamıyordu. Oldukça Zor Durumdaydı. Çünkü  çevresi Sekiz Tane Yengeç Tarafından Kuşatılmıştı. Kanadı Kırık, Yaralı Martı, Yengeçlerle  amansız  bir Ölüm Kalım Savaşına Girmişti. Kurtulmak İçin İleri Atıldıkça Önü Bir Yengeç Tarafından Kesiliyor Ve  yengeç Korkunç Kıskacıyla Martıyı Yakalamak İstiyor, Fakat Martı, Canhıraş Feryatlarla  karşı   Koyuyor, Gitgide Tükenmekte Olan Gücüyle Hayatını Savunuyordu.

titrek Tavşan, Bu Durumu Görmezden Gelemezdi. Tüm Cesaretini Toplayıp Martının Yardımına Koştu.yengeçler Daha Ne Olduğunun Farkına Varamadan, Martıyı Kucağına Aldığı Gibi, Bir Keklik Gibi Sekerek, Onların Aralarından Sıyrıldı. Hızla Koşarak Olayı İlk Gördüğü Tepeye  çıkan  titrek Tavşan, Kucağındaki Martının Bayılmış Olduğunu Fark Edince,  onun  iyi  bir  bakıcıya  ihtiyacı Olduğunu Düşünerek, Balıkçı Ziya Kaptan’ın Yaşadığı Deniz Kıyısındaki Kulübeye Geldi. Martıyı Ziya Kaptan’a Teslim Eden Titrek Tavşan, Yuvasına Geri Döndü.

aradan Bir Ay Geçti. Geçen Zamanla Birlikte Havuçlar  olgunlaşmıştı. Titrek Tavşan,  havuçları Pazarda Sattı. Kendine, Pembe Tavşan’a  ve  yavrularına  elbise  aldı.  ne  zamandır  hep  aynı Elbiseleri Giymekten Bıkmıştı,  rengi  solmuş,  yamalı  elbiseleri…yoksulluk  ömür  boyu  mu Sürecekti? Hep Böyle Yoksul Mu Kalacaklardı? Yoksulluğun Bir Çaresi Yok Muydu? Eğer Varsa Bu Çare Neydi? Hani Titrek Tavşan Yuvasının  bir  odasında  havuç  yetiştiriyordu  ya  şimdi  o Odada Havuç Kalmamıştı. Çünkü, Havuçlar Satılmıştı. Titrek Tavşan, Buradaki Toprağı Şöyle Bir Alt-üst Etti. Havuç Tohumu Attı. Suladı. Artık İş Zamana Kalmıştı. Nasılsa Zaman Geçecekti. Elbet  bir Gün Gelir Bu Havuçlar Da Olgunlaşırdı.

titrek Tavşan, Bir Sabah Havuç Yetiştirdiği Odaya Girince  hayretler  içinde  kaldı.  gördüklerine İnanamıyordu. Toprağın Üstündeki Olgun Havuç Yaprağıydı. Ama Nasıl Olurdu Daha Tohum Atalı On Gün Bile Olmamıştı. Bu Kadar Kısa Sürede Havuç Yetişmesi Olanaksızdı. Yaprak Olgunlaşmıştı Tamam Da Bakalım Toprağın İçinde Havuç Var Mıydı? Orayı Eşeledi, Burayı Eşeledi. Aldı Havucun Birini Dişledi,  aldı  bir  başka Havucu  daha  dişledi,  tuttu  bu  iki  havucu  yedi, Bitirdi. Enfesti Havuçlar, Tatlıydı. Titrek Tavşan Bu Havuçları Da Pazarda Sattı. Memnundu Yuvasına  dönerken, Çünkü İyi Kazanmıştı. Daha Sonraki Günler De   Birbirinin  tıpatıp  benzeri  şekilde  geçti. Titrek Tavşan Havuçları Pazarda Satıyor, Ertesi Gün, Yine Oda Havuç Dolu Oluyordu.

bir Akşamüstü Titrek Tavşan’ın Kafası Bu Konuya  takıldı. Nasıl Oluyordu Da,  tohum  atmadığı Halde, Toprakta Havuç Bitiyordu Ve Bu Havuçlar Bir  gecede  olgunlaşıyordu?  bu  soruların  bir Açıklaması Olmalıydı Ve Ne Oluyorsa Gece  oluyordu. Demek Ki, Geceleri Bir  şeyler Dönüyordu Havuç Yetiştirdiği Odada. Titrek Tavşan  hemen Kararını  verdi. O Gece,  odada  sabaha   Kadar Bekleyecek Ve Ne Olup Bittiğini Anlayacaktı.

akşam Yemeğini Yedikten Sonra, Havuç Yetiştirdiği Odaya  geçti.  kapıyı  kapadı.  kapının  yan  tarafına  koyduğu  sandığın  içine  girdi.  sandığın Tahtaları Arasındaki Deliklerden, Odanın Her Tarafı Rahatça Görünüyordu. Titrek Tavşan Dikkatini Tam  karşıdaki  pencereye  verdi.  yerden  oldukça  yüksekte  olan  bu  küçük  pencere  odanın Havalandırılması İçin Kullanılıyordu.

vakit Gece Yarısı  olmuştu. Aniden Dışarıdan Kanat Sesleri Duyuldu. Bir Martı Pencereden Odaya Girdi. Ayaklarının Arasında Küçük Bir Torba Vardı. Martı, Bu Torbadaki Havuç Tohumlarını Toprağa  serpiştirdi. İşini Bitirdikten Sonra Pencereden Uçup, Gitti. Zamana Karşı Şartlandırılmış Tohumları Toprak Hemen Kabul Edecek Ve Her Geçecek Bir Saatte Bu Tohumlar On Gün Geçirmiş Olacaktı.

titrek Tavşan, Vefakar Martıyı Hemen Tanıdı. Bu Martı, Birkaç Ay Önce, Yengeçlerin Parçalamak İstedikleri  kanadı Kırık, Yaralı Martıydı. Demek Ki,  ziya Kaptan  yaralı Martıyı İyileştirmiş  ve Kurtarıcısının  kim  olduğunu  söylemişti. Martının,  titrek  tavşan’a  can  borcu  vardı  ve  bu Borcunu Cana Can Katarak Ödüyordu.

titrek Tavşan, Birkaç Gün Sonra Bir Kamyonet Satın Aldı Ve Yetiştirdiği Havuçları Bu Kamyonetle Pazara Götürmeye Başladı. İki Yavrusu Da Zamanla Büyümüşler,  genç  birer  tavşan  olmuşlardı. Onlar Da Babaları Titrek Tavşan’la Birlikte Pazara Gidiyorlardı. Titrek Tavşan, Yol  boyunca  şu Şarkıyı Söylüyordu:

“ Benim Adım Titrek Tavşan
ben, Pazarda Havuç Satarım
işte Yanımda Şimdi Yavrularım
ben, Onlarla Gurur Duyarım
her Gün Pazara Gideriz Biz
tavşanlara Havuç Satarız..”

bazı Günler Kamyonetin Peşi Sıra  bir Martıyı  uçarken  görüyordu  ve  yavaşlıyordu.  az Sonra, Kamyonetle Martı Bir Hizaya Geliyor Ve  martı  ile  titrek Tavşan  selamlaşıyordu. Daha  sonra Martı Hızını Arttırıyor Ve İleri Doğru Uçup Gidiyordu.

titrek Tavşan İle Martı Böyle Uzaktan Uzağa Bir Birlikteliği  uzun  süre  sürdürdüler. Fakat,  bir Kez Olsun Bir Araya Gelip Konuşamadılar. Bunun Nedenini Biz Bilemeyiz. Belki De Böylesi Daha İyi  oluyordu.  onlar  gönüllerince  mutluydular,  huzur  doluydular.  onların   Mutluluğunu Engellemek Bize Yakışık Almaz.


yazan:   Serdar  yıldırım
 

Benzer konular

Üst