Ve Son Bir Not Nusret "allah Yardımı" Demek...

okancan

Bilge Üye
Katılım
23 Eki 2008
Mesajlar
388
Tepkime puanı
0
Ve Son Bir Not Nusret "allah Yardımı" Demek...

çanakkale Savaşları Deyince Akla İlk Gelen Ve Bu Savaşların Simgesi Olan Kahraman Nusret Mayın Gemisidir. 18 Mart Deniz Savaşı'nda Müttefik Donanmasını Dağıtan, Müttefik Komutanlarını Şaşkınlığa Uğratan, Türk Askerine Moral, Türk Milleti'ne Sevinç Kaynağı Olan 26 Mayınla Bir Yazgının Değişmesine Sebep Olan Bir Kahramanlık Hikayesidir Nusret Mayın Gemisi.
nusret Mayın Gemisi'nin Başarısı O Kadar Büyümüştür Ki Destansı Özellikler Katılarak Menkıbe Kitaplarında Baş Köşeyi Almıştır. Çoğu Kaynakta "17 Mart'ı, 18 Mart'a Bağlayan Gece" Diye Başlar Nusret'in Serüveni. Bu Verilen Tarih Doğru Olmamakla Birlikte, Olayın Dramatik Yanını Artırması Açısından Kullanılmıştır. Nusret'in Kahramanlık Hikayesi Çok Önceden Başlar; Nusret Mayın Gemisi Boğaz Sularına 3 Eylül 1914'te Geldi.
almanya'da Özel Olarak İnşa Edilmiş Bu Tekne, Dar Alanlarda Kolayca Manevra Yapabiliyor Ve Az Su Çektiğinden Mayın Alanları Üzerinde Güvenle Dolaşabiliyordu.
nusret Mayın Gemisi'nin Künye Bilgileri Şöyledir:
tipi Mayın Gemisi
inşa Yeri Almanya
tonajı 360t
hizmete Girişi 1912
boyu 40 M
eni 7,4 M
silahları 1 Adet 7,5/40 Top, 2 Adet 4,7 Top, 2 Mk. 5b.
sürat 15 Mil
hizmet Dışı 16.06.1957
ve Son Bir Not Nusret "allah Yardımı" Demek
çanakkale Savaşının İngiliz Komutanlarından Wiston Curchille;
"1915 Yılında Bütün Avrupa'da Milyonlarca İnsanın Hayatı Ortaya Konmuş Büyük Taarruzlar Yapılmıştı. 2-3 Milyon Asker Ölü Ve Yaralı Bulunmakta, 4-5 Bin Harb Gemisi Denizlerde Dolaşmaktaydı. Fakat Bunlardan Hiçbirisi Nusrat'ın Döktüğü Mayınlar Kadar Harbin Devamına Ve Düşmanın İstikbaline Müessir Olacak Bir Başarı Gösterememiştir."
biz Bu Ülkeyi Kolay Almadığımız Bilincinde Şehitlerimizi Hayırla Yaderken Bağıra Bağıra Okuyoruz Kuru Kuruya Değil Ta Ciğerimize İşleyene Kadar Bağırıyoruz Mehmet Akif'in "çanakkale Şehitlerıne" Şiirini...

çanakkale Şehitlerıne

su Bogaz Harbi Nedir? Var Mi Ki Dünyâda Esi?
en Kesîf Ordularin Yükleniyor Dördü Besi,
-tepeden Yol Bularak Geçmek İçin Marmara'ya-
kaç Donanmayla Sarilmis Ufacik Bir Karaya.
ne Hayâsizca Tehassüd Ki Ufuklar Kapali!
nerde _ Gösterdigi Vahsetle
dedirir - Yirtici, His Yoksulu, Sirtlan Kümesi,
varsa Gelmis, Açilip Mahbesi, Yâhud Kafesi!
eski Dünyâ, Bütün Akvâm-i Beser,
kayniyor Kum Gibi, Tûfan Gibi, Mahser Mahser.
yedi İklîmi Cihânin Duruyor Karsina Da,
ostralya'yla Beraber Bakiyorsun: Kanada!
çehreler Baska, Lisanlar, Deriler Rengârenk;
sâde Bir Hâdise Var Ortada: Vahsetler Denk.
kimi Hindû, Kimi Yamyam, Kimi Bilmem Ne Belâ...
hani, Tâ'ûna Da Züldür Bu Rezîl İstîlâ!
ah O Yirminci Asir Yok Mu, O Mahlûk-i Asîl,
ne Kadar Gözdesi Mevcûd İse Hakkiyla, Sefil,
kustu Mehmedcigin Aylarca Durup Karsisina;
döktü Karnindaki Esrârim Hayâsizcasina.
maske Yirtilmasa Hâlâ Bize âfetti O Yüz...
medeniyyet Denilen Kahbe, Hakîkat, Yüzsüz.
sonra Mel'undaki Tarîbe Müvekkel Esbâb,
öyle Müdhis Ki: Eder Her Biri Bir Mülkü Harâb.
öteden Sâikalar Parçaliyor âfâki;
beriden Zelzeler Kaldiriyor A' Mâki;
bomba Simsekleri Beyninden İnip Her Siperin;
sönüyor Gögsün Üstünde O Arslan Neferin.
yerin Altinda Cehennem Gibi Binlerce Lâgam,
atilan Her Lâgamin Yaktigi: Yüzlerce Adam.
ölüm İndirmede Gökler, Ölü Püskürmede Yer;
o Ne Müdhis Tipidir: Savrulur Enkaaz-i Beser..
kafa, Göz, Gövde, Bacak, Kol, Çene, Parmak, El, Ayak,
bosanir Sirtlara, Vâdilere, Sagnak.
saçiyor Zirha Bürünmüs De O Nâmerd Eller,
yildirim Yaylimi Tûfanlar, Alevden Seller.
veriyor Yangini, Durmus Da Açik Sînelere,
sürü Hâlinde Gezerken Sayisiz Tayyâre.
top Tüfekten Daha Sik, Gülle Yagan Marmîler...
kahraman Ordyu Seyret Ki Bu Tehdîde Güler!
ne Çelik Tabyalar İster, Ne Siner Hasmindan;
alinir Kal' A Mi Gögsündeki Kat Kat îman?
hangi Kuvvet Onu, Hâsâ, Edecek Kahrina Râm?
çünkü Te' Sîs-i Ilâhî O Metîn İstihkâm.
sarilir, İndirilir Mevki-i Müstahkemler,
beserin Azmini Tevkif Edemez Sun-i Beser;
bu Gögüslerse Hudâ'nin Ebedi Serhaddi;
« O Benim Sun-i Bedi'im, Onu Çignetme» Dedi
Âsimin Nesli... Diyordum Ya... Nesilmis Gerçek:
ıste Çignetmedi Nâmûsunu, Çignetmeyecek.
sühedâ Gövdesi, Bir Baksana, Daglar, Taslar...
o, Rükû Olmasa, Dünyâda Egilmez Baslar,
yaralanmis Temiz Alnindan, Uzanmis Yatiyor,
bir Hilâl Ugruna, Yâ Rab, Negünesler Batiyor!
ey, Bu Topraklar İçin Topraga Düsmüs, Asker!
gökten Ecdad İnerek Öpse O Pak Alni Deger.
ne Büyüksün Ki Kanin Kurtariyor Tevhîd'i...
bedr'in Arslanlari Ancak, Bu Kadar Sanli İdi.
san Dar Gelmeyecek Makberi Kimler Kazsin
« Bu, Tasindir» Diyerek Kâbe'yi Diksem Basina;
rûhumun Vahyini Duysam Da Geçirsem Tasina;
sonra Gök Kubbeyi Alsam Da, Rîda Namiyle,
kanayan Lâhdine Çeksem Bütün Ecramiyle,
mor Bulutlarla Açik Türbene Çatsam Da Tavan,
yedi Kandilli Süreyyâ'yi Uzatsam Oradan;
sen Bu âvîzenin Altinda, Bürünmüs Kanina,
uzanirken, Gece Mehtabi Getirsem Yanina,
türbedarin Gibi Tâ Fecre Kadar Bekletsem ;
gündüzün Fecr İle âvîzeni Lebriz Etsem;
tüllenen Magribi, Aksamlari Sarsam Yarana...
yine Bir Sey Yapabildim Diyemem Hâtirina.
sen Ki, Son Ehl-i Salibin Kirarak Savletini,
sarkin En Sevgili Sultâni Sâlâhaddin`i,
kiliç Arslan Gibi İclaline Ettin Hayran...
sen Ki, Islam`i Kusatmis, Boguyorken Hüsran,
o Demir Çemberi Gögsünde Kirip Parçaladin;
sen Ki, Rûhuna Beraber Gezer Ecrami Adin;
sen Ki, A`sara Gömülsen Tasacaksin...heyhât,
sana Gelmez Bu Ufuklar, Seni Almaz Bu, Cihat...
ey Sehit Oglu Sehid, İsteme Benden Makber,
sana Agûsunu Açmis Duruyor Peygamber.
 
Üst