F
feyza05
Ziyaretçi
Kasabanın birinde Alican adında bir çocuk yaşardı. Alican’ın da çok sevdiği Cingöz adında bir kuşu vardı. Bir gün Cingöz Alican’ nı düşünceli bir halde görür ve yanına yaklaşıp onunla konuşmaya çalışır:
C- Alican ne arıyorsun böyle?
A-Hiiiiiç! Bir adet domates.
C- Domates mi? Ben burada domates filan göremiyorum, der cingöz.
A- Göremezsin çünkü onu ben yedim, diye cevap verir Alican.
Cingöz şaşırarak; iyi de mademki arayacaktın niye yedin? diye sorar.
Alican şaşkınlıkla; yedim işte yiyince nereye gider ki besin?
C- Bilmem yuttun gitti işte, diye cevap verir Cingöz.
A- Tamam da neresinde?
C- Ben bir kuşum bilemem, ama elbet bilen biri vardır?
Daha sonra Alican ile Cingöz bu soruların cevabını bilecek birini bulmak için dolaşmaya başlarlar.
Karşılarına bir tavşan çıkar, onun yanına yaklaşıp sorar bizim meraklılar;
A- Hey tavşan kardeş nereye gider yediklerimiz bilir misin?
T- bilmem ki! Diye cevap verir tavşan.Ben sadece yerim önce bol bol çiğnerim en iyi bildiğim şey hiç durmadan kemirmektir benim.
C- Doğru sendeki dişler bir testere gibi işler, diye atıldı Cingöz.
A- Bir besini yutunca nereye gider bilir misin? diye sora meraklı Alican.
Tavşan ; Ben sadece bir tavşanım bilemem! Ama elbet bir bilen vardır bak belki şu gelen.
O sırada oradan bir zürafa geçmekteydi. Tabiî ki bizim meraklı afacanlar zürafanın yanına koşarak sorarlar;
A- Zürafa çöz sorunu bakalım söyler misin, besinin sonunu?
Z- Bilmem bende bunu, yediklerimin sonunu. Şu boyuma baksana ne kadar uzun bir yoldur. Belki yol uzun gelir, yuttuğum yolda erir.
Bu cevap Alican ve cingöze pek inandırıcı gelmez. Zürafa kardeşe teşekkür edip yollarına devam ederler.
O sırada göl içinde serinlemeye çalışan bir su aygırı görürler ve hemen yanına yaklaşıp sorarlar;
C- Merhaba su aygırı belki de sen bilirsin sorumuzun cevabını. Bilir misin nereye gider besin?
S- Ooooo! Besinler midemize giderler. İşte bak burası gittikleri yer.
A- Hııııı! Şimdi buldum domatesin yerini kurtardın bizi bu dertten, kutlarım seni, diye sevinir Alican.
Su aygırı; kolaymış sorunuzun cevabı besinleri önce dişler çiğner sonra mide hazmeder, o hazmedilen besinler vücudumuzda milyonlarca hücreyi besler. Ayağımız, kolumuz, elimiz tüm hücrelerimiz, besinle besleniriz.
İşimize yaramaz bazı yediklerimiz. Budur tuvalete gitmemizin nedeni.Artıklar terk eder bedeni.
Alican ve cingöz artık sorularını cevaplarını bulmuşlardı. Su aygırına teşekkür edip evin yolunu tutarlar. Bizim afacanlar mutluydular
A- Bir sürü şey öğrendik değil mi? dedi Cingöz. Midemizin yerini, besinlerimizin önemini. Söylesene biliyor musun domatesin yerini?
C- Şöyle bir toparla bütün öğrendiklerini, biye cevap verdi Alican. Anlarsın o zaman domatesin yerini. Önce dişlerinle çiğnersin besinleri, boğazından geçince midededir hepsinin yeri. Öğrendik artık hepsinin yerini.
B- Orada mı kalır hepsi? diye sorar cingöz.
A- Orada karışıp dağılır vücudumuza, işe yaramaz varsa budur tuvalete gitmemizin nedeni. İşe yaramazlar orada terk eder bedeni.
Cingöz tüm bunlara çok şaşırmıştı. “biz hiç bunları bilmeyiz. Bu kadar şey olurken nasıl da hissetmeyiz, der.
Alican da cevabı bulmanın verdiği rahatla uzanı vermişti kırlara.
C- Alican ne arıyorsun böyle?
A-Hiiiiiç! Bir adet domates.
C- Domates mi? Ben burada domates filan göremiyorum, der cingöz.
A- Göremezsin çünkü onu ben yedim, diye cevap verir Alican.
Cingöz şaşırarak; iyi de mademki arayacaktın niye yedin? diye sorar.
Alican şaşkınlıkla; yedim işte yiyince nereye gider ki besin?
C- Bilmem yuttun gitti işte, diye cevap verir Cingöz.
A- Tamam da neresinde?
C- Ben bir kuşum bilemem, ama elbet bilen biri vardır?
Daha sonra Alican ile Cingöz bu soruların cevabını bilecek birini bulmak için dolaşmaya başlarlar.
Karşılarına bir tavşan çıkar, onun yanına yaklaşıp sorar bizim meraklılar;
A- Hey tavşan kardeş nereye gider yediklerimiz bilir misin?
T- bilmem ki! Diye cevap verir tavşan.Ben sadece yerim önce bol bol çiğnerim en iyi bildiğim şey hiç durmadan kemirmektir benim.
C- Doğru sendeki dişler bir testere gibi işler, diye atıldı Cingöz.
A- Bir besini yutunca nereye gider bilir misin? diye sora meraklı Alican.
Tavşan ; Ben sadece bir tavşanım bilemem! Ama elbet bir bilen vardır bak belki şu gelen.
O sırada oradan bir zürafa geçmekteydi. Tabiî ki bizim meraklı afacanlar zürafanın yanına koşarak sorarlar;
A- Zürafa çöz sorunu bakalım söyler misin, besinin sonunu?
Z- Bilmem bende bunu, yediklerimin sonunu. Şu boyuma baksana ne kadar uzun bir yoldur. Belki yol uzun gelir, yuttuğum yolda erir.
Bu cevap Alican ve cingöze pek inandırıcı gelmez. Zürafa kardeşe teşekkür edip yollarına devam ederler.
O sırada göl içinde serinlemeye çalışan bir su aygırı görürler ve hemen yanına yaklaşıp sorarlar;
C- Merhaba su aygırı belki de sen bilirsin sorumuzun cevabını. Bilir misin nereye gider besin?
S- Ooooo! Besinler midemize giderler. İşte bak burası gittikleri yer.
A- Hııııı! Şimdi buldum domatesin yerini kurtardın bizi bu dertten, kutlarım seni, diye sevinir Alican.
Su aygırı; kolaymış sorunuzun cevabı besinleri önce dişler çiğner sonra mide hazmeder, o hazmedilen besinler vücudumuzda milyonlarca hücreyi besler. Ayağımız, kolumuz, elimiz tüm hücrelerimiz, besinle besleniriz.
İşimize yaramaz bazı yediklerimiz. Budur tuvalete gitmemizin nedeni.Artıklar terk eder bedeni.
Alican ve cingöz artık sorularını cevaplarını bulmuşlardı. Su aygırına teşekkür edip evin yolunu tutarlar. Bizim afacanlar mutluydular
A- Bir sürü şey öğrendik değil mi? dedi Cingöz. Midemizin yerini, besinlerimizin önemini. Söylesene biliyor musun domatesin yerini?
C- Şöyle bir toparla bütün öğrendiklerini, biye cevap verdi Alican. Anlarsın o zaman domatesin yerini. Önce dişlerinle çiğnersin besinleri, boğazından geçince midededir hepsinin yeri. Öğrendik artık hepsinin yerini.
B- Orada mı kalır hepsi? diye sorar cingöz.
A- Orada karışıp dağılır vücudumuza, işe yaramaz varsa budur tuvalete gitmemizin nedeni. İşe yaramazlar orada terk eder bedeni.
Cingöz tüm bunlara çok şaşırmıştı. “biz hiç bunları bilmeyiz. Bu kadar şey olurken nasıl da hissetmeyiz, der.
Alican da cevabı bulmanın verdiği rahatla uzanı vermişti kırlara.