C
cendere
Ziyaretçi
Çay nasıl karıştırılır_?
siz de hayatınızın önemli kısmında bu büyülü sıvıyı içmişseniz;
sabah uyanır uyanmaz düşüyorsa aklınıza... ince bel denilince başka şey
düşünemez oluyorsanız, tavşan kanı dediğinizde dönüyorsa başınız...
söyleyin bakalım çay nasıl karıştırılır_?
şaire kulak verirseniz:
Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
hele iyi demlenmiş ise hele ramazansa ve hele karnımı az da olsa
doyurmuşsam,
iftarda, sahura dek dostlar hazırsa muhabbete söyleyin bakalım çay
nasıl karıştırılır_?
uzun-kısa bayram için düşmüş isem yollara bilmem hangi karayolunun
bilemem
hangi kilometresindeki dinlenme tesisinde kaset mi canlı mı diye merak
ettiğim “zartzurt turizmin sayın yolcuları kaptanınız 30 dk (neden 30 dk)
ihtiyaç molası vermiştir” anonsu ile uyanmış isem;
aklıma gelen hayatî
ihtiyacım sallama değil demlenmiş, durulmuş , öneminin ve benim için
değerinin farkında ince belli bardakta kırmızı beyaz desenli tabağı ile
her
yolcuda olan yolda olmanın mahsunluğunu kaldıran bir bardak çay….
karıştır çayını zaman erisin;
çay tek başına zihin açıcıdır, uzun süren öğrenciliğin ürünü sınavlara
en
yakın destekcidir çay… bitmeyen sınavlar, fotokopilerden bezmişsen,
ALLAH’ım
biter mi çaysız okul_?
öğrencisiniz, çekyat denen yüzyılın icadına sahipsiniz, üstelik
memleketten
koli göndermiş anneniz, hazine sandığı açar gibi açmışsınız, yüzünüzde
güller açmış, anneniz kokan reçeller, poğaca, kurabiye, erişte ve ve ve
ve…
akşam ev arkadaşlarınızla gazeteleri sermişsiniz (ki bu gazeteleri o halde
okumak ne güzeldir) odaya,
en becerikliniz menemen yapmış acılı, taze
ekmek,
tabak kirletmemek için 500 gramlık plastik kabında yoğurt, o mutlu
sofrada
en büyük sıkıntı içine şeker doldurulmuş sarelle kasesine ıslak çay
kaşığını
daldırıldığında nemlenen şekerlerdir.. bilmem kaç defa ocakta unutulan
çaydanlık, isli, eski....
karıştır çayını zaman erisin;
terk edilmişlik, yalnızlık, gariplik çökmüş içinize, kanayan yüreğinize
merhemdir sallanmış, poşetlenmiş değil demlenmiş, kendine gelmiş bardak
bardak çay...
kışın soğuk gecelerde üşümüşseniz, gökler gürlerken, bardakta huzur
dolu
değil mi_?
dudaklarınızda dua gibi çay…
ne mutlu çay demleyenlere, hayatı da çayı da sallamayıp, namuslu çay
demleyenlere, yarenliklere, ne yazık hayatı da poşet çayın ince ipliği
ile
ancak bağlayanlara...
çaydanlıktan yükselen buğuya karışan hayallerimize,
şekerin erimesi gibi eriyen geçmişimizin hayatımıza verdiği tada...
karıştır çayını zaman erisin...
şimdi düşünün çay nasıl karıştırılır_?
siz de hayatınızın önemli kısmında bu büyülü sıvıyı içmişseniz;
sabah uyanır uyanmaz düşüyorsa aklınıza... ince bel denilince başka şey
düşünemez oluyorsanız, tavşan kanı dediğinizde dönüyorsa başınız...
söyleyin bakalım çay nasıl karıştırılır_?
şaire kulak verirseniz:
Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
hele iyi demlenmiş ise hele ramazansa ve hele karnımı az da olsa
doyurmuşsam,
iftarda, sahura dek dostlar hazırsa muhabbete söyleyin bakalım çay
nasıl karıştırılır_?
uzun-kısa bayram için düşmüş isem yollara bilmem hangi karayolunun
bilemem
hangi kilometresindeki dinlenme tesisinde kaset mi canlı mı diye merak
ettiğim “zartzurt turizmin sayın yolcuları kaptanınız 30 dk (neden 30 dk)
ihtiyaç molası vermiştir” anonsu ile uyanmış isem;
aklıma gelen hayatî
ihtiyacım sallama değil demlenmiş, durulmuş , öneminin ve benim için
değerinin farkında ince belli bardakta kırmızı beyaz desenli tabağı ile
her
yolcuda olan yolda olmanın mahsunluğunu kaldıran bir bardak çay….
karıştır çayını zaman erisin;
çay tek başına zihin açıcıdır, uzun süren öğrenciliğin ürünü sınavlara
en
yakın destekcidir çay… bitmeyen sınavlar, fotokopilerden bezmişsen,
ALLAH’ım
biter mi çaysız okul_?
öğrencisiniz, çekyat denen yüzyılın icadına sahipsiniz, üstelik
memleketten
koli göndermiş anneniz, hazine sandığı açar gibi açmışsınız, yüzünüzde
güller açmış, anneniz kokan reçeller, poğaca, kurabiye, erişte ve ve ve
ve…
akşam ev arkadaşlarınızla gazeteleri sermişsiniz (ki bu gazeteleri o halde
okumak ne güzeldir) odaya,
en becerikliniz menemen yapmış acılı, taze
ekmek,
tabak kirletmemek için 500 gramlık plastik kabında yoğurt, o mutlu
sofrada
en büyük sıkıntı içine şeker doldurulmuş sarelle kasesine ıslak çay
kaşığını
daldırıldığında nemlenen şekerlerdir.. bilmem kaç defa ocakta unutulan
çaydanlık, isli, eski....
karıştır çayını zaman erisin;
terk edilmişlik, yalnızlık, gariplik çökmüş içinize, kanayan yüreğinize
merhemdir sallanmış, poşetlenmiş değil demlenmiş, kendine gelmiş bardak
bardak çay...
kışın soğuk gecelerde üşümüşseniz, gökler gürlerken, bardakta huzur
dolu
değil mi_?
dudaklarınızda dua gibi çay…
ne mutlu çay demleyenlere, hayatı da çayı da sallamayıp, namuslu çay
demleyenlere, yarenliklere, ne yazık hayatı da poşet çayın ince ipliği
ile
ancak bağlayanlara...
çaydanlıktan yükselen buğuya karışan hayallerimize,
şekerin erimesi gibi eriyen geçmişimizin hayatımıza verdiği tada...
karıştır çayını zaman erisin...
şimdi düşünün çay nasıl karıştırılır_?