egitimciyiz
Yönetici
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Vaka, ağır hasta ve vefat sayılarındaki belirgin düşüşle gördük, görüyoruz. Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz. Bu konudaki detayları kabine toplantımızın ardından milletimizle paylaşacağız.
"Niyetimiz mayıs ayı sonuna kadar ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir."
Haziran ayı itibariyle tedbirleri önemli ölçüde gevşetmeyi planlıyoruz. Milletimin şundan emin olmasını istiyorum. Salgının ülkemize sirayet ettiği günden beri aldığımız tedbirlerin, kısıtlamaların tek amacı 84 milyon vatandaşımızın her birinin sağlığını, hayatını, geleceğini korumaktır. Mecbur olmadığımız hiçbir tedbire başvurmadık, başvurmayacağız.
Amacımız dünyanın tamamıyla birlikte yaşadığımız bu sıkıntılı sürecin en az hasarla atlatılabilmesini sağlamaktır. Üretim tarafında bunu başardığımızı memnuniyetle görüyoruz.
Hiçbir vatandaşımızın kendini sahipsiz hissetmemesi için devletimizin tüm imkanlarını seferber ederek sosyal destekleri ciddi oranda artırdık. Salgın döneminde vatandaşlarına ve etkin sosyal destek sağlayan ülkeler arasında yer alıyoruz.
Pek çok gösterge ülkemizi aydınlık yarınların beklediğine işaret ediyor. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız sürece bizi bekleyen güzel günlere ulaşmamıza hiç kimse mani olamayacaktır.
Türkiye kadim tarih, medeniyet ve kültür bağları sebebiyle geniş bir coğrafyanın mesuliyetini üzerinde taşıyan büyük bir ülkedir.
Ülkemizin merkezinde yer aldığı bu geniş coğrafyada yaşanan olumlu veya olumsuz her hadise bizi doğrudan ilgilendiriyor. Gönül dostlarımızın ve kardeşlerimizin sevinci sevincimiz, sıkıntısı sıkıntımız, hüznü de hüznümüzdür.
Filistin topraklarında ve özellikle Kudüs'te yıllardır devam eden Ramazan ayının son günlerinde ise iyice yoğunlaşan saldırılar nedeniyle bayrama buruk girdik. Dertliyiz, derdimiz var.
Gücü sadece sabilere, mazlumlara yeten terör devleti İsrail'in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü, hem öfkeliyiz.
Türkiye'nin bu konudaki tavrı tamamen ilkeseldir. Dün Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesini hangi şevkle desteklemişsek, bugün de zulme karşı da aynı hissiyatla harekete geçiyoruz.
Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek, bugün de Mescidi Aksa'ya uzanan ellere aynı şekilde karşı çıkıyoruz.
Bugün tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz.
Yoğun bir diplomasi faaliyeti yürüttük. 19 ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Kendileriyle hem bayramlaştık hem de Kudüs'te ve diğer Filistin şehirlerinde yaşanan hadiseler konusundaki endişelerimizi paylaştık. Kısacası bir diplomasi yürüttük. Muhataplarımızla benzer hissiyatlarımızı paylaştığımızı gördük.
Uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığından üzüntü duyuyoruz. Siyasi kaygılarla, şu veya bu sinsi hesapla İsrail'in döktüğü kanlara, yaptığı saygısızlığa sessiz kalarak veya açıkça arka çıkarak ortak olanlar bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir.
Eğer İsrail'in Filistin'de bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır.
Bu terör devleti artık tüm sınırları aşmış durumdadır. Üç dinin mukaddeslerine ev sahipliği yapmasınn ötesinde Kudüs, tüm insanlığın ortak mirasıdır. İşte bunun için Kudüs tüm dünyadır. Oradaki Müslümanlar da tüm insanlıktır diyoruz.
Türkiye olarak BM bünyesinde bu doğrultuda başlatılacak her girişime aktif destek vermeye, barış için sorumluluk üstlenmeye ve fedakarlık yapmaya hazırız.
Vaka, ağır hasta ve vefat sayılarındaki belirgin düşüşle gördük, görüyoruz. Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz. Bu konudaki detayları kabine toplantımızın ardından milletimizle paylaşacağız.
"Niyetimiz mayıs ayı sonuna kadar ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir."
Haziran ayı itibariyle tedbirleri önemli ölçüde gevşetmeyi planlıyoruz. Milletimin şundan emin olmasını istiyorum. Salgının ülkemize sirayet ettiği günden beri aldığımız tedbirlerin, kısıtlamaların tek amacı 84 milyon vatandaşımızın her birinin sağlığını, hayatını, geleceğini korumaktır. Mecbur olmadığımız hiçbir tedbire başvurmadık, başvurmayacağız.
Amacımız dünyanın tamamıyla birlikte yaşadığımız bu sıkıntılı sürecin en az hasarla atlatılabilmesini sağlamaktır. Üretim tarafında bunu başardığımızı memnuniyetle görüyoruz.
Hiçbir vatandaşımızın kendini sahipsiz hissetmemesi için devletimizin tüm imkanlarını seferber ederek sosyal destekleri ciddi oranda artırdık. Salgın döneminde vatandaşlarına ve etkin sosyal destek sağlayan ülkeler arasında yer alıyoruz.
Pek çok gösterge ülkemizi aydınlık yarınların beklediğine işaret ediyor. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız sürece bizi bekleyen güzel günlere ulaşmamıza hiç kimse mani olamayacaktır.
Türkiye kadim tarih, medeniyet ve kültür bağları sebebiyle geniş bir coğrafyanın mesuliyetini üzerinde taşıyan büyük bir ülkedir.
Ülkemizin merkezinde yer aldığı bu geniş coğrafyada yaşanan olumlu veya olumsuz her hadise bizi doğrudan ilgilendiriyor. Gönül dostlarımızın ve kardeşlerimizin sevinci sevincimiz, sıkıntısı sıkıntımız, hüznü de hüznümüzdür.
Filistin topraklarında ve özellikle Kudüs'te yıllardır devam eden Ramazan ayının son günlerinde ise iyice yoğunlaşan saldırılar nedeniyle bayrama buruk girdik. Dertliyiz, derdimiz var.
Gücü sadece sabilere, mazlumlara yeten terör devleti İsrail'in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü, hem öfkeliyiz.
Türkiye'nin bu konudaki tavrı tamamen ilkeseldir. Dün Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesini hangi şevkle desteklemişsek, bugün de zulme karşı da aynı hissiyatla harekete geçiyoruz.
Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek, bugün de Mescidi Aksa'ya uzanan ellere aynı şekilde karşı çıkıyoruz.
Bugün tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz.
Yoğun bir diplomasi faaliyeti yürüttük. 19 ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Kendileriyle hem bayramlaştık hem de Kudüs'te ve diğer Filistin şehirlerinde yaşanan hadiseler konusundaki endişelerimizi paylaştık. Kısacası bir diplomasi yürüttük. Muhataplarımızla benzer hissiyatlarımızı paylaştığımızı gördük.
Uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığından üzüntü duyuyoruz. Siyasi kaygılarla, şu veya bu sinsi hesapla İsrail'in döktüğü kanlara, yaptığı saygısızlığa sessiz kalarak veya açıkça arka çıkarak ortak olanlar bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir.
Eğer İsrail'in Filistin'de bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır.
Bu terör devleti artık tüm sınırları aşmış durumdadır. Üç dinin mukaddeslerine ev sahipliği yapmasınn ötesinde Kudüs, tüm insanlığın ortak mirasıdır. İşte bunun için Kudüs tüm dünyadır. Oradaki Müslümanlar da tüm insanlıktır diyoruz.
Türkiye olarak BM bünyesinde bu doğrultuda başlatılacak her girişime aktif destek vermeye, barış için sorumluluk üstlenmeye ve fedakarlık yapmaya hazırız.