İnsanı öldürki devlet yaşasın ! | Eğitimin Yeni Yüzü | Egitimciyim.Net

İnsanı öldürki devlet yaşasın !

  • Konbuyu başlatan cendere
  • Başlangıç tarihi
C

cendere

Ziyaretçi
Bu filmi satranca benzetmek mümkün olsa gerek: Film ve satranç birbirine çok benzer. Bütün öğelerini tam yapmaya kalkışıp eline yüzüne bulaştırmaktansa, bazı unsurlar için diğerlerini feda edersiniz.
 

--------------------------------------------------------------------------------

Elbette başlıktaki gibi bir nasihatte bulunmamış Şeyh Edebalı… Damadı ve büyük bir imparatorluğun sağlam temellerini atan Osman Gazi’ye şunu söylemiş: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” Bugünlerdeki Ergenekon tutuklularının mantalitesinden, büyük olduğunu iddia eden devletlerin zihniyetine kadar tam aksi bir düşünce ve uygulamanın hâkim olduğunu söylemek yanlış olmaz. “Birkaç bomba patlattık ki akıllı olsunlar.” diyen sıkıyönetim komutanından, “Birkaç suikast düzenledik ki, devletin güvenliğine dikkat çekelim.” diyen federal istihbaratçılara kadar legal-illegal, yerli-yabancı tüm oluşum ve kurumların çarpık bir anlayışının tezahürüdür bu. Bir de işin ‘özgürleştirme’ boyutu vardır ki, bu tam trajikomiktir. ABD’nin Irak ve Afganistan’ı özgürleştirmek için işgal etmesi gibi. İş bu özgürleştirmedir ki, bugün hâlâ bu ülkelerde kan ve gözyaşı asla eksik olmaz.

Bu hafta gösterime giren filmimiz ‘Three Kingdoms: Resurruction of the Dragon - Üç Hanedan: Ejderin Dirilişi’ Çin’in dört büyük klasik romanından biri ‘Romance of the Three Kingdoms’dan uyarlanan ve iç savaş yüzünden üç rakip krallık arasında bölüştürülen Çin tarihinin en karanlık döneminde (M.S. 190 - 280) geçen savaş ve kahramanları işliyor. Ve tabii ki, her dönem kurtarıcılarının temel mantığı olan ‘öldürerek kurtarma ve işgal ederek özgürleştirme’ eyleminin Çin tarihi için de geçerli olduğunu görüyoruz. Birbirinin kanına ekmek doğrayan komşu imparatorlar rakiplerini yok ederek, iki ülkeyi birleştirmekten bahsediyorlar. İşgal bu zihniyet ile meşrulaşmış oluyor sanırım!

Filmimize dönecek olursak, aslında şablon olarak Emiliano Zabata modelinden başka bir şey değildir kahramanımız. Öykü ülkesinin birliği ve barış için savaşan, yiğitliği ve savaştaki üstün yeteneğiyle yükselip tüm Çin’de tanınan bir kahraman olan sıradan bir adam Zhao Zilong’un öyküsüdür. Ve elbette fonunda bol miktarda kan, gözyaşı ve pişmanlıklar vardır. Changbanpo savaşı, Zilong’a, düşmanlarında korkuyla karışık saygı uyandıran ün kazandırır ve o günden sonra birçok gözüpek kahramanlığı gerçekleştirmeye devam edip sonunda Liu Bei’nin Shu Batı İmparatorluğu’na ulaşmasına yardım eder. Zilong’un rütbesi yükselir ve Changshan’ın en büyük kahramanı Shu Krallığı’nın ‘5 Kaplan Generalinden’ biri olur.

Filmin yönetmeni Daniel Lee aslında aşina olduğumuz bir isim. Çin’in ünlü aksiyon oyuncusu Jet Li’ye uluslararası şöhreti getiren Hak Hap- Kara Maske’yi çeken isim. Ve tarz olarak da Sergi Leone’den ziyadesiyle etkilenmiş bir sinemacı. Belki de bu nedenle ünlü Ennio Marricone müziklerine benzer görkemli bir Spagetti Western tarzıyla açılıyor. Bireysel öykülemelere ve kahramanların karakterlerine yaklaşımda aynı başarıyı gösteremeyen film için ‘senaryo zaafı’ diyerek çıkmak mümkün değil, zîra yönetmen aynı zamanda metinleri de yazan kişi. Bunun yanında yönetmen Lee, aksiyondaki estetizmi ve görkemli savaş sahnelerini uygulamakta hayli başarılı. Buna karşılık filmdeki kadın karakterleri yerleştirmede bir o kadar savruk ve yetersiz. Filmin bir yerinde kahramanına şunu söyletiyor yönetmen: “Savaş ve satranç birbirine çok benzer. Bütün taşları elde tutup savunmaktansa rakibinizin şahını ele geçirmek için, kalelerinizden birini feda edersiniz.”

Bu bakış açısıyla bakıldığında ‘Üç Hanedan-Ejderin Dirilişi’ filminden yola çıkarak bu filmi de satranca benzetmek mümkün olsa gerek: “Film ve satranç birbirine çok benzer. Bütün öğelerini tam yapmaya kalkışıp eline yüzüne bulaştırmaktansa, bazı unsurlar için diğerlerini feda edersiniz.”

Bu filmden bir de klişe sonuç damıtmak mümkün tabii. Elin oğlu sinemayı bu kadar güçlü bir şekilde kullanıp kendi tarihlerindeki bir iç savaşı bütün dünya salonlarında gösterime sokarken, biz hâlâ Kurtuluş Savaşımız hakkında bile doğru dürüst tek film dahi çekememenin ıstırabını duymuyoruz!

Nedim Hazar
 

Benzer konular

Üst Alt