C
cendere
Ziyaretçi
Kim bu ic dusman?
Askeriye her meseleye 'guvenlik' acisindan yaklastigi icin, surekli 'dost ve dusman' ayrimi yapiyor. Bu ayrim, mantigi geregi, 'ic dost' ve 'ic dusman' tanimina variyor... Sabah Gazetesi yazari Emre Akoz soruyor: Kim bu ic dusman?
Emre Akoz / Sabah
Bir yil kadar once, Genelkurmay Baskani Org. Yasar Buyukanit'in ve Kara Kuvvetleri Komutani (simdi GK Baskani) Org. Ilker Basbug'un Kara Harp Okulu'nda yaptigi konusmalari ele almistim.
Yazinin basligi "Yeni Bir Entelektuel Rakip: Genelkurmay" idi. (3 Ekim 2007)
Niye 'entelektuel'?
Cunku iki komutan da konusmalarini; Habermas, Karl Popper, Francis Fukuyama gibi Batili dusunurlerden yaptiklari alintilarla bezemisti.
Niye 'rakip'?
Cunku ayni dusunur ve kavramlardan yararlanarak, bambaska yorumlar yapmak mumkun.
Org. Basbug'un atifta bulundugu ve hesaplasmaya calistigi "postmodernizm" kavrami dikkat cekiciydi.
Meger o caba gecici degilmis.
Yeni Kara Kuvvetleri Komutani Org. IsIk Kosaner de, gorevi devralirken yaptigi konusmada ayni kavrama gonderme yapti.
Ustelik elestiri dozu iyice artmisti. Org. Kosaner bir 'postmodern tabaka'dan soz ediyordu:
"Kuresel gucler tarafindan kurgulanan ve ulke ici medya, bazi akademik ve sermaye cevreleri ile sivil toplum orgutleri icine yuvalanan postmodern bir tabakanin olusturdugu propaganda ve etki agi; ulusal birlik, ulusal degerler ve guvenlik parametrelerinin zayiflatilmasi ve cozulmesi yonundeki gayretlerini surdurmektedirler."
Ciddi bicimde tartisilmasi gereken bu konuyu daha sonra da ele aliriz. Simdilik soyle noktalayalim:
Askeriye her meseleye 'guvenlik' acisindan yaklastigi icin, surekli 'dost ve dusman' ayrimi yapiyor.
Bu ayrim, mantigi geregi, 'ic dost' ve 'ic dusman' tanimina variyor.
Boylece, ekonomik ve toplumsal sureclerin etkisiyle ortaya cikan 'yeni fikirlere, yeni degerlere sahip yeni gruplar' kendilerini 'ic dusman' taniminin icinde buluveriyor.
Bence adil bir degerlendirme degil bu!
TSK neden demokrasiye taraf degil?
Kara Kuvvetleri Komutanligi’ni, Genelkurmay Baskanligi’na atanan Orgeneral Ilker Basbug’dan devralan Orgeneral IsIk Kosaner’in devir teslim toreninde yaptigi konusmayi okuyunca, iki sey dusundum... Mehmet Altan yaziyor...
Mehmet ALTAN / Star
Kara Kuvvetleri Komutanligi’ni, Genelkurmay Baskanligi’na atanan Orgeneral Ilker Basbug’dan devralan Orgeneral IsIk Kosaner’in devir teslim toreninde yaptigi konusmayi okuyunca, iki sey dusundum:
Birincisi, neden bu askerler yekten ve dogrudan ‘demokrasiye’ taraf olmazlar?
Ikincisi, cok ciddi kavramsal yanlislarla dolu, ayrica da nezaketsiz bu konusmalari acaba kimler yazar?
* * *
Toplum ‘Demokrasi kulturunden’ nasibini almamissa, ‘yetkililer’ de nazik olamiyor.
‘Kendi gibi dusunmeyeni’ cok agir ifadelerle ve aninda sucluyor.
Orgeneral konusmasindaki su pasaja bakin: ‘Bu kapsamda etnik kimlikcilik, cemaatcilik, kulturel farklilik gibi alt kimlikleri on plana cikaran girisimlerle ulus devlet yapisi dagitilmaya calisilmaktadir.
Kuresel gucler tarafindan kurgulanan ve ulke ici medya, bazi akademik ve sermaye cevreleri ile sivil toplum orgutleri icine yuvalanan postmodern bir tabakanin olusturdugu propaganda ve etki agi; ulusal birlik, ulusal degerler ve guvenlik parametrelerinin zayiflatilmasi ve cozulmesi yonundeki gayretlerini surdurmektedirler.’
Amacim Turkiye’deki uslup ve icerik sefaletinden yakinmak olmasa, kendi gibi dusunmeyenleri ‘kuresel gucler tarafindan kurgulanmakla’ suclayan Orgeneral IsIk Kosaner’e, kimsenin ne olup bittigini pek de bilmedigi ‘Incirlik Askeri Ussu’ konusundaki fikrini sorardim.
Ama sormayacagim.
Sadece bazen insan kendinin de ‘yanilmakta oldugunu’ veya ‘kendisinden farkli dusunmenin de’ mumkun olabilecegini dusunmesini tavsiye edecegim.
Konusma oncesi, AB’nin 2000 yilinda kabul ettigi ‘Temel Haklar Sarti’na goz atilmis olsaydi, ‘alt kimliklerin’ boluculuk degil, ‘insan odakli’ yeni demokrasi anlayisinin da ozu oldugu gorulurdu... O nedenle bu konusma AB uyesi hic bir ulkede yapilamaz, yapilirsa da komik olur.
Kendini ‘dogru ve sabit’ digerini ‘kurgulanmis’ olarak suclamak demokratik de degil, nazik de degil.
* * *
Tarihsel degisim surecinde kacinilmaz olarak feodalitenin yerini merkezi imparatorluklar, imparatorluklarin da yerini ulus-devletler alirken, bu surecte imparatorluklara sahip cikmak ne ise... Bugun yeni Kara Kuvvetleri Komutani’nin yaptigi da o.
Hálbuki yukaridaki orneklerin de gosterdigi gibi sosyal yapi degistigi icin, basta ‘ulus-devleti’ insa eden Fransa olmak uzere dunya, kuresellesmenin ruzgárinda ‘yeni bir sosyal orgutlenme modeli’ ariyor... Sinirlarin, ulusal para birimlerinin tarih oldugu AB yeni bir ‘orgutlenmeden’ baska nedir zaten?
Sosyal yapi degisince, toplumsal orgutlenme de degisir.
Bunlari yok sayip...
‘Tarihin temposunu’ ve ‘zamanin ruhunu’ idrak edenlere ‘kuresel gucler tarafindan kurgulanmis’ demek, bir hoca olarak benim acimdan, cok eksIk bilgi ve yeryuzunde olup biteni cok yetersiz okuma anlamina gelir.
Askerlik baska, bilim baska.
Herkesi asker yapmaya, asker gibi dusunmeye, daha da ote, yanlis dusunmeye zorlamanin ne anlami var ki?
* * *
Bir cumle daha...
‘Turk Silahli Kuvvetleri ulus devlet, uniter devlet ve laik devletin korunmasinda her zaman taraf olmus ve olmaya devam edecektir.’
Once bir kavram hatasi...
‘Uniter devlet,’ bir yonetim bicimi... Bunun alternatifi ‘federasyon’... ABD, Almanya, Isvicre bu tip ulkeler.
Bunun ‘toprak butunlugu’ ile hic bir ilgisi yok... ‘Uniter’ kavrami ‘merkezden yonetim’ anlamina kullanilmakta.
‘Uniter’ kavrami eger, ‘toprak butunlugu’ anlamina kullaniliyorsa, kavramsal hata.
Yok, eger dogru olarak ‘merkezi devlet’ anlamina kullaniliyorsa, bu da demokratik hata... Cunku yonetimin uniter ya da federal olup olmayacagina karar vermek ‘askerin’ degil, parlamentonun isi...
* * *
Ayrica da...
TSK neden ‘demokrasiden’ yana taraf degil?
Demokrasi zaten laikligi kapsiyor... Ama laiklik demokrasiyi kapsamiyor... Unutmayin ki Saddam da laikti...
AB’yle muzakare yurutuyoruz ama TSK ulus-devlet’ten yana.
AB’yle muzakere yurutuyoruz ama TSK demokrasiden degil, Diyanet isi laiklikten yana.
AB’yle muzakere yurutuyoruz ama ‘uniter’ kavramini ‘toprak butunlugu’ saniyoruz. AB’yle muzakere yurutuyoruz ama ‘yonetim metoduna’ parlamento degil, askeriye karar veriyor.
* * *
Tartisilacak bir cumle daha...
‘Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip cikmak ic siyasetle ilgili degildir.’
Madem siyaset degil, neden ‘demokrasinin temel niteliklerine’ sahip cikmiyorsunuz?
Siyaset degil ise, ‘Tek parti rejimini bicimlendiren Kemalist Cumhuriyet yerine neden demokratik cumhuriyet siarini benimsemiyorsunuz?’
‘Cumhuriyet’in temel niteliklerinde’ israrli olmak, ‘ben Kemalistim’ demek... Ayrica ‘alti ok’cuyum’ demek... Orada da ‘demokrasi’ olmadigina gore ‘varsin olmasin’ demek.
* * *
Uzatmaya gerek yok ama insan uzuluyor...
Kosaner kimseleri suclamadan ‘Demokrasiden, kuresellesmenin nimetlerinden ve AB standartlarindan’ yana taraf olduklarini soylese, konusmasi mi ‘anlamsizlasacak’ veya ‘kuresel gucler tarafindan kurgulanmis’ sayilacakti?
Yoksa daha cagi ozumseyen, tarihe karsi durmak yerine onun aktigi istikamette toplumun zenginligini ve ozgurlugunu savunan daha hatasiz bir metne mi imza atmis olacakti?
* * *
Demokrasiye...
Kuresellesmeye...
Ve AB’ye karsi bir militer zihniyet, Turkiye’ye haksizlik olmuyor mu?
Askeriye her meseleye 'guvenlik' acisindan yaklastigi icin, surekli 'dost ve dusman' ayrimi yapiyor. Bu ayrim, mantigi geregi, 'ic dost' ve 'ic dusman' tanimina variyor... Sabah Gazetesi yazari Emre Akoz soruyor: Kim bu ic dusman?
Emre Akoz / Sabah
Bir yil kadar once, Genelkurmay Baskani Org. Yasar Buyukanit'in ve Kara Kuvvetleri Komutani (simdi GK Baskani) Org. Ilker Basbug'un Kara Harp Okulu'nda yaptigi konusmalari ele almistim.
Yazinin basligi "Yeni Bir Entelektuel Rakip: Genelkurmay" idi. (3 Ekim 2007)
Niye 'entelektuel'?
Cunku iki komutan da konusmalarini; Habermas, Karl Popper, Francis Fukuyama gibi Batili dusunurlerden yaptiklari alintilarla bezemisti.
Niye 'rakip'?
Cunku ayni dusunur ve kavramlardan yararlanarak, bambaska yorumlar yapmak mumkun.
Org. Basbug'un atifta bulundugu ve hesaplasmaya calistigi "postmodernizm" kavrami dikkat cekiciydi.
Meger o caba gecici degilmis.
Yeni Kara Kuvvetleri Komutani Org. IsIk Kosaner de, gorevi devralirken yaptigi konusmada ayni kavrama gonderme yapti.
Ustelik elestiri dozu iyice artmisti. Org. Kosaner bir 'postmodern tabaka'dan soz ediyordu:
"Kuresel gucler tarafindan kurgulanan ve ulke ici medya, bazi akademik ve sermaye cevreleri ile sivil toplum orgutleri icine yuvalanan postmodern bir tabakanin olusturdugu propaganda ve etki agi; ulusal birlik, ulusal degerler ve guvenlik parametrelerinin zayiflatilmasi ve cozulmesi yonundeki gayretlerini surdurmektedirler."
Ciddi bicimde tartisilmasi gereken bu konuyu daha sonra da ele aliriz. Simdilik soyle noktalayalim:
Askeriye her meseleye 'guvenlik' acisindan yaklastigi icin, surekli 'dost ve dusman' ayrimi yapiyor.
Bu ayrim, mantigi geregi, 'ic dost' ve 'ic dusman' tanimina variyor.
Boylece, ekonomik ve toplumsal sureclerin etkisiyle ortaya cikan 'yeni fikirlere, yeni degerlere sahip yeni gruplar' kendilerini 'ic dusman' taniminin icinde buluveriyor.
Bence adil bir degerlendirme degil bu!
TSK neden demokrasiye taraf degil?
Kara Kuvvetleri Komutanligi’ni, Genelkurmay Baskanligi’na atanan Orgeneral Ilker Basbug’dan devralan Orgeneral IsIk Kosaner’in devir teslim toreninde yaptigi konusmayi okuyunca, iki sey dusundum... Mehmet Altan yaziyor...
Mehmet ALTAN / Star
Kara Kuvvetleri Komutanligi’ni, Genelkurmay Baskanligi’na atanan Orgeneral Ilker Basbug’dan devralan Orgeneral IsIk Kosaner’in devir teslim toreninde yaptigi konusmayi okuyunca, iki sey dusundum:
Birincisi, neden bu askerler yekten ve dogrudan ‘demokrasiye’ taraf olmazlar?
Ikincisi, cok ciddi kavramsal yanlislarla dolu, ayrica da nezaketsiz bu konusmalari acaba kimler yazar?
* * *
Toplum ‘Demokrasi kulturunden’ nasibini almamissa, ‘yetkililer’ de nazik olamiyor.
‘Kendi gibi dusunmeyeni’ cok agir ifadelerle ve aninda sucluyor.
Orgeneral konusmasindaki su pasaja bakin: ‘Bu kapsamda etnik kimlikcilik, cemaatcilik, kulturel farklilik gibi alt kimlikleri on plana cikaran girisimlerle ulus devlet yapisi dagitilmaya calisilmaktadir.
Kuresel gucler tarafindan kurgulanan ve ulke ici medya, bazi akademik ve sermaye cevreleri ile sivil toplum orgutleri icine yuvalanan postmodern bir tabakanin olusturdugu propaganda ve etki agi; ulusal birlik, ulusal degerler ve guvenlik parametrelerinin zayiflatilmasi ve cozulmesi yonundeki gayretlerini surdurmektedirler.’
Amacim Turkiye’deki uslup ve icerik sefaletinden yakinmak olmasa, kendi gibi dusunmeyenleri ‘kuresel gucler tarafindan kurgulanmakla’ suclayan Orgeneral IsIk Kosaner’e, kimsenin ne olup bittigini pek de bilmedigi ‘Incirlik Askeri Ussu’ konusundaki fikrini sorardim.
Ama sormayacagim.
Sadece bazen insan kendinin de ‘yanilmakta oldugunu’ veya ‘kendisinden farkli dusunmenin de’ mumkun olabilecegini dusunmesini tavsiye edecegim.
Konusma oncesi, AB’nin 2000 yilinda kabul ettigi ‘Temel Haklar Sarti’na goz atilmis olsaydi, ‘alt kimliklerin’ boluculuk degil, ‘insan odakli’ yeni demokrasi anlayisinin da ozu oldugu gorulurdu... O nedenle bu konusma AB uyesi hic bir ulkede yapilamaz, yapilirsa da komik olur.
Kendini ‘dogru ve sabit’ digerini ‘kurgulanmis’ olarak suclamak demokratik de degil, nazik de degil.
* * *
Tarihsel degisim surecinde kacinilmaz olarak feodalitenin yerini merkezi imparatorluklar, imparatorluklarin da yerini ulus-devletler alirken, bu surecte imparatorluklara sahip cikmak ne ise... Bugun yeni Kara Kuvvetleri Komutani’nin yaptigi da o.
Hálbuki yukaridaki orneklerin de gosterdigi gibi sosyal yapi degistigi icin, basta ‘ulus-devleti’ insa eden Fransa olmak uzere dunya, kuresellesmenin ruzgárinda ‘yeni bir sosyal orgutlenme modeli’ ariyor... Sinirlarin, ulusal para birimlerinin tarih oldugu AB yeni bir ‘orgutlenmeden’ baska nedir zaten?
Sosyal yapi degisince, toplumsal orgutlenme de degisir.
Bunlari yok sayip...
‘Tarihin temposunu’ ve ‘zamanin ruhunu’ idrak edenlere ‘kuresel gucler tarafindan kurgulanmis’ demek, bir hoca olarak benim acimdan, cok eksIk bilgi ve yeryuzunde olup biteni cok yetersiz okuma anlamina gelir.
Askerlik baska, bilim baska.
Herkesi asker yapmaya, asker gibi dusunmeye, daha da ote, yanlis dusunmeye zorlamanin ne anlami var ki?
* * *
Bir cumle daha...
‘Turk Silahli Kuvvetleri ulus devlet, uniter devlet ve laik devletin korunmasinda her zaman taraf olmus ve olmaya devam edecektir.’
Once bir kavram hatasi...
‘Uniter devlet,’ bir yonetim bicimi... Bunun alternatifi ‘federasyon’... ABD, Almanya, Isvicre bu tip ulkeler.
Bunun ‘toprak butunlugu’ ile hic bir ilgisi yok... ‘Uniter’ kavrami ‘merkezden yonetim’ anlamina kullanilmakta.
‘Uniter’ kavrami eger, ‘toprak butunlugu’ anlamina kullaniliyorsa, kavramsal hata.
Yok, eger dogru olarak ‘merkezi devlet’ anlamina kullaniliyorsa, bu da demokratik hata... Cunku yonetimin uniter ya da federal olup olmayacagina karar vermek ‘askerin’ degil, parlamentonun isi...
* * *
Ayrica da...
TSK neden ‘demokrasiden’ yana taraf degil?
Demokrasi zaten laikligi kapsiyor... Ama laiklik demokrasiyi kapsamiyor... Unutmayin ki Saddam da laikti...
AB’yle muzakare yurutuyoruz ama TSK ulus-devlet’ten yana.
AB’yle muzakere yurutuyoruz ama TSK demokrasiden degil, Diyanet isi laiklikten yana.
AB’yle muzakere yurutuyoruz ama ‘uniter’ kavramini ‘toprak butunlugu’ saniyoruz. AB’yle muzakere yurutuyoruz ama ‘yonetim metoduna’ parlamento degil, askeriye karar veriyor.
* * *
Tartisilacak bir cumle daha...
‘Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip cikmak ic siyasetle ilgili degildir.’
Madem siyaset degil, neden ‘demokrasinin temel niteliklerine’ sahip cikmiyorsunuz?
Siyaset degil ise, ‘Tek parti rejimini bicimlendiren Kemalist Cumhuriyet yerine neden demokratik cumhuriyet siarini benimsemiyorsunuz?’
‘Cumhuriyet’in temel niteliklerinde’ israrli olmak, ‘ben Kemalistim’ demek... Ayrica ‘alti ok’cuyum’ demek... Orada da ‘demokrasi’ olmadigina gore ‘varsin olmasin’ demek.
* * *
Uzatmaya gerek yok ama insan uzuluyor...
Kosaner kimseleri suclamadan ‘Demokrasiden, kuresellesmenin nimetlerinden ve AB standartlarindan’ yana taraf olduklarini soylese, konusmasi mi ‘anlamsizlasacak’ veya ‘kuresel gucler tarafindan kurgulanmis’ sayilacakti?
Yoksa daha cagi ozumseyen, tarihe karsi durmak yerine onun aktigi istikamette toplumun zenginligini ve ozgurlugunu savunan daha hatasiz bir metne mi imza atmis olacakti?
* * *
Demokrasiye...
Kuresellesmeye...
Ve AB’ye karsi bir militer zihniyet, Turkiye’ye haksizlik olmuyor mu?