egitimciyiz
Yönetici
Milli Eğitim Bakanlığı bir kez daha okullardaki müdür ve müdür yardımcılarını görevlendirme usulünü tespit eden Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğini değiştirdi.
Bakanlık, eğitimin problemlerini okul yöneticilerini belirleme süreçlerini değiştirerek çözme yönlü rotasını yine değiştirmedi. Öğretmenlik yanında ikinci görev olarak tanımlanan ve geçiciliği sürekli vurgulanan okul yöneticilerinin tespit usulleri tüm zamanlarda çok önemsenmiş ve sadece Ak Parti hükümetleri zamanında yirmiye yakın yönetmelik ile değiştirilmiştir.Proje okulları yine kapsam dışında kalmıştır. Kuralın içinde kuralsızlık esaslı bu defakto durum problemler yumağı oluşturmaktadır.
Yönetmelik kapsamına alınması bekleniyordu.Yayımlanan yeni yönetmelik “sertifikalı yöneticiler “ dönemini başlatmıştır. Yönetmelik ekinde yer alan ek-1 ve ek-2 değerlendirme çizelgeleri okul yöneticiliğinden ziyade etkinlik ve sertifika avcılığını önemseyen, kişinin bireysel gayretinden ziyade içinde bulunduğu habitatın kıymetli olduğu bir çerçeve çizmektedir.
Proje, yarışma , etkinlik, diploma, dört yılda bir yenilenmesi gereken ödüller vs. İle okul yönetim süreçlerinden daha çok okul yöneticilerinin sertifika elde etme yarışına dönüşecek bir iklime sebebiyet verecektir. Başarılı okul müdürü okulundaki öğrencilerin iyi insanlar olarak yetişmelerine vesile olacak iklimi inşa eden değil, iyi sertifika biriktiren daha çok okul dışı etkinlik ve yarışmaları takip eden olacaktır. Okulunun derdiyle uğraşanlar kaybedilecektir.
Yüksek lisans, diploma gibi üst öğrenimler sadece puan ile değerlendirilecek tüm yöneticilerin Eğitim Yönetimi Sertifikası edinmesi sağlanacaktır. Ülkemizde yaklaşık 75 bin okul bulunduğu ve 150 bin civarında yönetici olduğu gerçeği gözönüne alınırsa mecburen bu eğitimler uzun süreli ve yoğun tempolu olmayacaktır.
Yüksek lisans ve doktoranın sertifika yerine sayılmamış olması izaha muhtaçtır. Bunun yanında bir yönetici sertifikası fikri yerindedir. Lakin bu bir seminer programı huviyetinde olacaksa sadece boşa zaman kaybı olur. Amerika ve Avrupa’daki emsallerine uygun bir sertifika eğitimi konusunda da açıkçası kısa zaman ve kalabalık bir kitleden dolayı zorluklar ortadadır.
Müdür Başyardımcılığının yeniden yönetmeliğe eklenmiş olması sevindirici. Özellikle liselerde idari kadrolarda başyardımcılığın kaldırılması zafiyet oluşturuyordu. Sınav döneminde başyardımcılığa atama yapılacak olması da sınavı anlamlı kılıyor. Okulların norm kadro yönetmeliği maddesi hükümleri doğrultusunda en kısa zamanda müdür başyardımcılığı kadrosu yeniden düzenlenmelidir. Öğrenci sayısı 500 üzerinde olan tüm liselerimizin müdür başyardımcısı normu biran önce sisteme yansıtılmalıdır.Başarı, Üstün Başarı,Ödül vb. hakedişlerin geçmişe yönelik dört yılla sınırlandırılmış olması “hak ihlali “ bakımından açık bir hukuk ihlalidir. Tereddütsüz Danıştaydan dönecektir. Bir memurun her dört yılda bir ödül alması veya geçmiş başarılarının göz ardı edilmesi hukukun temel ilkeleri ile çelişir.Uzun soluklu olmayacağı görünen, yine mahkemelerde iptali ile sonuçlanacak gibi bir huviyeti olan Yönetmeliğin eğitim dünyasını memnun etmediği ortadadır. Yönetmelik mevcut hakları yok sayması, mevcut idarecileri yetersiz görme/gösterme dili bakımından olumsuz motivasyona sebep olacaktır.Okul müdürü, müdür yardımcılarının görevlendirilmesi bu kadar karışık ve bu kadar etmene bağlanamaz.
Daha basit, okul merkezli, çıktıları önemseyen bir yaklaşımla idareciler değerlendirilmelidir. Bu yönetmelik okulda çalışma gayretini değil, imkanları olan okulda bulunma bahtiyarlığını öncelemektedir.
İbrahim Hakkı CELİS - memurpostasi.com
Bakanlık, eğitimin problemlerini okul yöneticilerini belirleme süreçlerini değiştirerek çözme yönlü rotasını yine değiştirmedi. Öğretmenlik yanında ikinci görev olarak tanımlanan ve geçiciliği sürekli vurgulanan okul yöneticilerinin tespit usulleri tüm zamanlarda çok önemsenmiş ve sadece Ak Parti hükümetleri zamanında yirmiye yakın yönetmelik ile değiştirilmiştir.Proje okulları yine kapsam dışında kalmıştır. Kuralın içinde kuralsızlık esaslı bu defakto durum problemler yumağı oluşturmaktadır.
Yönetmelik kapsamına alınması bekleniyordu.Yayımlanan yeni yönetmelik “sertifikalı yöneticiler “ dönemini başlatmıştır. Yönetmelik ekinde yer alan ek-1 ve ek-2 değerlendirme çizelgeleri okul yöneticiliğinden ziyade etkinlik ve sertifika avcılığını önemseyen, kişinin bireysel gayretinden ziyade içinde bulunduğu habitatın kıymetli olduğu bir çerçeve çizmektedir.
Proje, yarışma , etkinlik, diploma, dört yılda bir yenilenmesi gereken ödüller vs. İle okul yönetim süreçlerinden daha çok okul yöneticilerinin sertifika elde etme yarışına dönüşecek bir iklime sebebiyet verecektir. Başarılı okul müdürü okulundaki öğrencilerin iyi insanlar olarak yetişmelerine vesile olacak iklimi inşa eden değil, iyi sertifika biriktiren daha çok okul dışı etkinlik ve yarışmaları takip eden olacaktır. Okulunun derdiyle uğraşanlar kaybedilecektir.
Yüksek lisans, diploma gibi üst öğrenimler sadece puan ile değerlendirilecek tüm yöneticilerin Eğitim Yönetimi Sertifikası edinmesi sağlanacaktır. Ülkemizde yaklaşık 75 bin okul bulunduğu ve 150 bin civarında yönetici olduğu gerçeği gözönüne alınırsa mecburen bu eğitimler uzun süreli ve yoğun tempolu olmayacaktır.
Yüksek lisans ve doktoranın sertifika yerine sayılmamış olması izaha muhtaçtır. Bunun yanında bir yönetici sertifikası fikri yerindedir. Lakin bu bir seminer programı huviyetinde olacaksa sadece boşa zaman kaybı olur. Amerika ve Avrupa’daki emsallerine uygun bir sertifika eğitimi konusunda da açıkçası kısa zaman ve kalabalık bir kitleden dolayı zorluklar ortadadır.
Müdür Başyardımcılığının yeniden yönetmeliğe eklenmiş olması sevindirici. Özellikle liselerde idari kadrolarda başyardımcılığın kaldırılması zafiyet oluşturuyordu. Sınav döneminde başyardımcılığa atama yapılacak olması da sınavı anlamlı kılıyor. Okulların norm kadro yönetmeliği maddesi hükümleri doğrultusunda en kısa zamanda müdür başyardımcılığı kadrosu yeniden düzenlenmelidir. Öğrenci sayısı 500 üzerinde olan tüm liselerimizin müdür başyardımcısı normu biran önce sisteme yansıtılmalıdır.Başarı, Üstün Başarı,Ödül vb. hakedişlerin geçmişe yönelik dört yılla sınırlandırılmış olması “hak ihlali “ bakımından açık bir hukuk ihlalidir. Tereddütsüz Danıştaydan dönecektir. Bir memurun her dört yılda bir ödül alması veya geçmiş başarılarının göz ardı edilmesi hukukun temel ilkeleri ile çelişir.Uzun soluklu olmayacağı görünen, yine mahkemelerde iptali ile sonuçlanacak gibi bir huviyeti olan Yönetmeliğin eğitim dünyasını memnun etmediği ortadadır. Yönetmelik mevcut hakları yok sayması, mevcut idarecileri yetersiz görme/gösterme dili bakımından olumsuz motivasyona sebep olacaktır.Okul müdürü, müdür yardımcılarının görevlendirilmesi bu kadar karışık ve bu kadar etmene bağlanamaz.
Daha basit, okul merkezli, çıktıları önemseyen bir yaklaşımla idareciler değerlendirilmelidir. Bu yönetmelik okulda çalışma gayretini değil, imkanları olan okulda bulunma bahtiyarlığını öncelemektedir.
İbrahim Hakkı CELİS - memurpostasi.com