C
cendere
Ziyaretçi
Şamil TAYYAR-STAR
Ergenekon medyası, iddianameyi hazırlayan savcılara her gün yüklenirken İstanbul Organize’ye yapılan baskını görmezlikten geldi. Zaten aksi beklenmezdi. Ele geçirilen binlerce sayfalık doküman ve mühimmata rağmen iddianameyle dalga geçen Ergenekon medyasına öyle örnekler anlatacağım ki, ‘memlekette ne savcılar var’ görsünler.
Üstelik, Adalet Bakanlığı müfettişlerinin 2007 yılında yaptıkları denetimlerin sonuçlarına bakarak...
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, derdest soruşturma evrakına yönelik 57 maddelik bir öneriler listesi oluşturdu. Savcıların yaptıkları hatalı işlemler ise şaşkınlık yarattı. Rapordan birkaç savcı hatasını cımbızla çekelim:
-Gizli soruşturmacının bilgileri dosyada bulunuyor.
-Dinleme talepleri hakime sunulmuyor.
-Suç oluşturmayan deliller imha edilmiyor.
-Dosyaya hiçbir delil ve belge konmadan dinleme isteniyor.
-İşkence soruşturması kolluğa yaptırılıyor.
-Otopsi işlemi ile olay yeri fotoğrafları veya görüntüleri kaydedilmiyor.
-Soruşturma evrakları kayboluyor ve kolluğa gönderilenlerin akıbeti araştırılmıyor.
-Suç eşyası evrak arasında muhafaza ediliyor.
-Tanıkların ifadesi yeminsiz alınıyor, tanıklıktan çekilme hakkı olanlara bu hak hatırlatılmıyor.
-Aile bireylerinin korunması için tedbir kararı verilebilmesi için aile mahkemesinden talepte bulunulmuyor.
-Akıl hastası olduğu belirlenen kişiler vesayet makamına bildirilmiyor.
-Avukat büroları savcı bulunmadan ve baro yetkilisi çağrılmadan aranıyor.
-Fiili işledikleri zaman 18 yaşını bitirmemiş çocuk şüphelilerin işledikleri bir kısım suçlarda, soruşturmanın kolluğa bırakıldığı gözleniyor.
-Terör suçluları ciddi takip edilmiyor.
-Terör suçları bakanlığa bildirilmiyor.
Sıfır delil
Yukarıda sıraladıklarım, savcı hatalarından sadece bir kaçı. Ne anlama geldiğini anlatmak için ‘dinleme hatasına’ dayalı bir soruşturma örneğini aktarmak istiyorum. Ergenekon medyatörlerinin kulağına küpe olsun.
Bir savcı, Düzce’de CB liderliğinde kurulan bir suç örgütünün uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı yaptığı, hazineye ait dere yataklarından kum ve çakıl çekerek haksız kazanç elde ettiği gerekçesiyle 20 telefonun dinlenmesi, 6 kişinin ise teknik araçlarla takibi yönünde mahkeme kararı çıkardı. Bu karar, daha sonra iki defa yenilendi.
Bunda anormal bir durum yok. Peki sonuç?
Savcı, aylar sonra ‘herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı’ gerekçesiyle şüpheliler hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına karar verdi ve dosyayı kapattı.
Denebilir ki, ‘Savcı araştırmıştır, suç bulamamıştır.’ Kovuşturmaya gerek olmasa bile 8 aylık dinleme kayıtları, teknik takip sonuçları, telefon sahip veya kullanıcılarının isim, sıfat, kimlik ve adres bilgileri, iddialarla ilgili herhangi bilgi, kayıt ya da şikayetçi işletme sahiplerinin ifade tutanakları dosyada olmaz mı?
Hiçbiri yok. Özetle sıfır delil, sıfır sonuç. Görüyorsunuz, memlekette ne savcılar var. Ergenekon’a böyle bir savcı düşseydi herhalde bayram yaparlardı.
Hakim topu tut
Bir de önlerine gelen her suç duyurusunu hiç araştırmadan iddianameye dönüştürüp topu hakimlere atan savcılar var.
Bu tür çalışan savcılarımız için hele hakkında suç duyurusu yapılan şahıs intikam almak için uygun bir av ise hiç kaçarı yok. Bir üst yazı, kararı mahkeme versin. Bugün mahkemelerde biriken dosyalarda bu tür çalışan savcıların payı çok büyüktür.
Eğer mekanizma böyle işleyecekse kaldırılsın savcılık müessesi, suç duyuruları doğrudan mahkemelere yapılsın. Herkes Bekir Coşkun, Emin Çölaşan veya Tuncay Özkan gibi şanslı olmayabilir.
Ergenekon medyası, iddianameyi hazırlayan savcılara her gün yüklenirken İstanbul Organize’ye yapılan baskını görmezlikten geldi. Zaten aksi beklenmezdi. Ele geçirilen binlerce sayfalık doküman ve mühimmata rağmen iddianameyle dalga geçen Ergenekon medyasına öyle örnekler anlatacağım ki, ‘memlekette ne savcılar var’ görsünler.
Üstelik, Adalet Bakanlığı müfettişlerinin 2007 yılında yaptıkları denetimlerin sonuçlarına bakarak...
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, derdest soruşturma evrakına yönelik 57 maddelik bir öneriler listesi oluşturdu. Savcıların yaptıkları hatalı işlemler ise şaşkınlık yarattı. Rapordan birkaç savcı hatasını cımbızla çekelim:
-Gizli soruşturmacının bilgileri dosyada bulunuyor.
-Dinleme talepleri hakime sunulmuyor.
-Suç oluşturmayan deliller imha edilmiyor.
-Dosyaya hiçbir delil ve belge konmadan dinleme isteniyor.
-İşkence soruşturması kolluğa yaptırılıyor.
-Otopsi işlemi ile olay yeri fotoğrafları veya görüntüleri kaydedilmiyor.
-Soruşturma evrakları kayboluyor ve kolluğa gönderilenlerin akıbeti araştırılmıyor.
-Suç eşyası evrak arasında muhafaza ediliyor.
-Tanıkların ifadesi yeminsiz alınıyor, tanıklıktan çekilme hakkı olanlara bu hak hatırlatılmıyor.
-Aile bireylerinin korunması için tedbir kararı verilebilmesi için aile mahkemesinden talepte bulunulmuyor.
-Akıl hastası olduğu belirlenen kişiler vesayet makamına bildirilmiyor.
-Avukat büroları savcı bulunmadan ve baro yetkilisi çağrılmadan aranıyor.
-Fiili işledikleri zaman 18 yaşını bitirmemiş çocuk şüphelilerin işledikleri bir kısım suçlarda, soruşturmanın kolluğa bırakıldığı gözleniyor.
-Terör suçluları ciddi takip edilmiyor.
-Terör suçları bakanlığa bildirilmiyor.
Sıfır delil
Yukarıda sıraladıklarım, savcı hatalarından sadece bir kaçı. Ne anlama geldiğini anlatmak için ‘dinleme hatasına’ dayalı bir soruşturma örneğini aktarmak istiyorum. Ergenekon medyatörlerinin kulağına küpe olsun.
Bir savcı, Düzce’de CB liderliğinde kurulan bir suç örgütünün uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı yaptığı, hazineye ait dere yataklarından kum ve çakıl çekerek haksız kazanç elde ettiği gerekçesiyle 20 telefonun dinlenmesi, 6 kişinin ise teknik araçlarla takibi yönünde mahkeme kararı çıkardı. Bu karar, daha sonra iki defa yenilendi.
Bunda anormal bir durum yok. Peki sonuç?
Savcı, aylar sonra ‘herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı’ gerekçesiyle şüpheliler hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına karar verdi ve dosyayı kapattı.
Denebilir ki, ‘Savcı araştırmıştır, suç bulamamıştır.’ Kovuşturmaya gerek olmasa bile 8 aylık dinleme kayıtları, teknik takip sonuçları, telefon sahip veya kullanıcılarının isim, sıfat, kimlik ve adres bilgileri, iddialarla ilgili herhangi bilgi, kayıt ya da şikayetçi işletme sahiplerinin ifade tutanakları dosyada olmaz mı?
Hiçbiri yok. Özetle sıfır delil, sıfır sonuç. Görüyorsunuz, memlekette ne savcılar var. Ergenekon’a böyle bir savcı düşseydi herhalde bayram yaparlardı.
Hakim topu tut
Bir de önlerine gelen her suç duyurusunu hiç araştırmadan iddianameye dönüştürüp topu hakimlere atan savcılar var.
Bu tür çalışan savcılarımız için hele hakkında suç duyurusu yapılan şahıs intikam almak için uygun bir av ise hiç kaçarı yok. Bir üst yazı, kararı mahkeme versin. Bugün mahkemelerde biriken dosyalarda bu tür çalışan savcıların payı çok büyüktür.
Eğer mekanizma böyle işleyecekse kaldırılsın savcılık müessesi, suç duyuruları doğrudan mahkemelere yapılsın. Herkes Bekir Coşkun, Emin Çölaşan veya Tuncay Özkan gibi şanslı olmayabilir.