C
cendere
Ziyaretçi
Yüksek performanslı dindarlık beklentisi
Ayşe Böhürler- Yenişafak
Dindarlık ve başörtüsü ne yazık ki her zaman eşleşemiyor. Herkesin ısrarla eşleştirme çabalarına rağmen.
Dindarlık arayışından uzak, aile baskısı, elaleme karşı ayıp düşüncesi, örtünme modası gibi birçok neden ile örtünme gerçekleştiği için başörtüsünün herkesi aynılaştıran tarafı rahatsız edici oluyor.
Başörtülü ama dindar değil. Böyle bir olgu mevcut olabilir mi?
Burada "dindarlık ne anlama gelir" sorusu geliyor akla. Herkese göre bu sorunun cevabı değişebilir elbette. Ama İslam'ın en önemli tavsiyeleri arasında yer alan; mütevazı olmak, zayıftan yoksuldan yana olmak, gösterişten kaçınmak, güç müptelası olmamak gibi vasıfları pek de üzerlerinde taşımayanların bir de başörtülü olması kafaları iyice karıştırıyor.
Bursa'da oğlunu helikopterle alanına indiren Dengiz beyefendi ile, Roman prensesi olan bir yaşındaki kızına doğum gününde altın ayakkabı giydiren çingene kralının, ya da sünnette oğlunu tahtırevanlarla taşıtan bir babanın duyguları da hayata bakışları da aynı. "Benim çocuğum en iyisine layık" anlayışının gösteriş sever babalardaki tezahürü bu.
Farklı olan ise resim karesinde bir başörtülü eşin olması. Bu durumda yorumlar farklılaşıyor.
Birdenbire gösteriş sever vatandaş, "AK Parti'nin yeni yüzü" ya da "bak işte dindarların hali"ne, "görgüsüzler" gibi birçok tanımlama içinde bir kampanyanın başkişisine dönüşüveriyor.
Çingene kralınınki hoş bir magazinken, benzer durumun farklı versiyonunda kareye başörtülü eşin girmesi bir anda, o dindarların ne kadar düzenbaz vs. olduklarını ispatlamaya yönelik kampanyaya dönüşüyor.
"Her başörtülü dindar mıdır" sorusu burada yine gündeme geliyor. Yüksek dindarlık performansı neden sadece başörtülülerden bekleniyor, bu camianın erkekleri bu yüksek dindarlık performansı beklentisinin niye dışında tutuluyor onu da anlamak mümkün değil.
Başörtülü marka giyse suç (bu ne biçim dindar), giymese suç (köylü, cahil, görgüsüz) siyah giyse suç (fundemantalist, gerici), renkli-parlak giyse suç (bu ne sanki saten yorgan kumaşlarını örtüyorlar), modaya uysa suç (dünyaya daldılar, bunlar ne biçim dindar), uymasa suç (rüküşler giyinmesini bilmiyorlar)...
Yani ne yaparsa yapsın her türlü başörtülü, hepsi de indirgemecilik içeren bir bakışla yorumlanmaya müsait.
Böyle bir durumda dindarlık amacı taşımayan bir örtünmede ısrar edenleri de anlamak zor, onlardan dini duyarlılık bekleyenleri de... "Folklorik bir durum", "geleneksel korumacılık", "ataerkilliğe itaat" gibi pek çok kategorinin altında örtünme gerçekleşebiliyor. Örtünme gerekçeleri farklı olan kadınların genellemeci bir üslupla yorumlanması ise dini duyarlılığı yüksek olan insanlar arasında -ki bunlar arasında örtülü olmayanlar da var- incinmeye sebep oluyor, moralleri bozuyor.
* * *
Psikolojik savaşın her halükarda baş öznesi olan başörtülü kadınlar bu durumu sorguluyorlar elbette.
Örtünmenin kıyafet dışındaki manasını anlamak (idrak etmek) konusunda ise artık aralarında daha az tartışıyorlar. Modern dünya Müslümanların dindarlık anlayışlarını da görünüme hapsetmiş durumda.
İnancın her türlü görünüm etkisinden uzak, başlı başına bir değer olarak yorumlanacağı bir Ramazan temennisiyle…
Ayşe Böhürler- Yenişafak
Dindarlık ve başörtüsü ne yazık ki her zaman eşleşemiyor. Herkesin ısrarla eşleştirme çabalarına rağmen.
Dindarlık arayışından uzak, aile baskısı, elaleme karşı ayıp düşüncesi, örtünme modası gibi birçok neden ile örtünme gerçekleştiği için başörtüsünün herkesi aynılaştıran tarafı rahatsız edici oluyor.
Başörtülü ama dindar değil. Böyle bir olgu mevcut olabilir mi?
Burada "dindarlık ne anlama gelir" sorusu geliyor akla. Herkese göre bu sorunun cevabı değişebilir elbette. Ama İslam'ın en önemli tavsiyeleri arasında yer alan; mütevazı olmak, zayıftan yoksuldan yana olmak, gösterişten kaçınmak, güç müptelası olmamak gibi vasıfları pek de üzerlerinde taşımayanların bir de başörtülü olması kafaları iyice karıştırıyor.
Bursa'da oğlunu helikopterle alanına indiren Dengiz beyefendi ile, Roman prensesi olan bir yaşındaki kızına doğum gününde altın ayakkabı giydiren çingene kralının, ya da sünnette oğlunu tahtırevanlarla taşıtan bir babanın duyguları da hayata bakışları da aynı. "Benim çocuğum en iyisine layık" anlayışının gösteriş sever babalardaki tezahürü bu.
Farklı olan ise resim karesinde bir başörtülü eşin olması. Bu durumda yorumlar farklılaşıyor.
Birdenbire gösteriş sever vatandaş, "AK Parti'nin yeni yüzü" ya da "bak işte dindarların hali"ne, "görgüsüzler" gibi birçok tanımlama içinde bir kampanyanın başkişisine dönüşüveriyor.
Çingene kralınınki hoş bir magazinken, benzer durumun farklı versiyonunda kareye başörtülü eşin girmesi bir anda, o dindarların ne kadar düzenbaz vs. olduklarını ispatlamaya yönelik kampanyaya dönüşüyor.
"Her başörtülü dindar mıdır" sorusu burada yine gündeme geliyor. Yüksek dindarlık performansı neden sadece başörtülülerden bekleniyor, bu camianın erkekleri bu yüksek dindarlık performansı beklentisinin niye dışında tutuluyor onu da anlamak mümkün değil.
Başörtülü marka giyse suç (bu ne biçim dindar), giymese suç (köylü, cahil, görgüsüz) siyah giyse suç (fundemantalist, gerici), renkli-parlak giyse suç (bu ne sanki saten yorgan kumaşlarını örtüyorlar), modaya uysa suç (dünyaya daldılar, bunlar ne biçim dindar), uymasa suç (rüküşler giyinmesini bilmiyorlar)...
Yani ne yaparsa yapsın her türlü başörtülü, hepsi de indirgemecilik içeren bir bakışla yorumlanmaya müsait.
Böyle bir durumda dindarlık amacı taşımayan bir örtünmede ısrar edenleri de anlamak zor, onlardan dini duyarlılık bekleyenleri de... "Folklorik bir durum", "geleneksel korumacılık", "ataerkilliğe itaat" gibi pek çok kategorinin altında örtünme gerçekleşebiliyor. Örtünme gerekçeleri farklı olan kadınların genellemeci bir üslupla yorumlanması ise dini duyarlılığı yüksek olan insanlar arasında -ki bunlar arasında örtülü olmayanlar da var- incinmeye sebep oluyor, moralleri bozuyor.
* * *
Psikolojik savaşın her halükarda baş öznesi olan başörtülü kadınlar bu durumu sorguluyorlar elbette.
Örtünmenin kıyafet dışındaki manasını anlamak (idrak etmek) konusunda ise artık aralarında daha az tartışıyorlar. Modern dünya Müslümanların dindarlık anlayışlarını da görünüme hapsetmiş durumda.
İnancın her türlü görünüm etkisinden uzak, başlı başına bir değer olarak yorumlanacağı bir Ramazan temennisiyle…