C
cendere
Ziyaretçi
Başbakan frikik verecek, gazeteye basacaklar... Eda Taşpınar veriyor, başbakan niçin vermeyecekmiş? Çünkü onlar gazeteci, biz eşeğiz.
Cumhurbaşkanı tatil yapınca çok bozuldular... Kendileri kalantor gazeteci olarak işadamlarının poposuna "tekneyle takılabilirlerdi" ama Abdullah Gül'ün tekneye binme hakkı yoktu!..Hem, tornacının oğlunun "tekne nesineydi" canım, cumhurbaşkanı Kayseri'de deniz mi görmüştü?
Nereden geliyordu bu değirmenin suyu?
Acaba cumhurbaşkanı birilerinden çıkar sağlayarak vatanı mı satıyordu? (Maksat gıcıklık olsundu...)
Oysa Ahmet Necdet Sezer hiçbir kıyı beldesine gitmemişti, o zamanlar pek sevinmişlerdi... Masraf çıkmamış, saçı bitmedik yetimin parası deniz kıyısında çarçur edilmemişti...
Şimdi de gitmemiş olmasını eleştiriyorlar!
Başbakan da denize girmeliymiş. Şortla görünmeliymiş, halkla bütünleşmeliymiş...
Resmini çekecekler, dalgalarını geçecekler!
Turgut Özal ne güzel mayoyla gezermiş, deniz kıyısında, sırtında papağanı Cabbar...
Oysa o zamanlar "Özal baldırıçıplak geziyor, bu ne rezalet" diye etmedikleri laf kalmamıştı!
Demirel yazlık evinin eşiğine sırtında takım elbise, boynunda kravat, fakat ayağında terlikle çıkıyor, makaraya sarıyorlardı...
Ecevit tatil yapmıyor, kızıyorlardı. Eşiyle birlikte üç gün bir yerlere kaçmış, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp kumsalda yürümüş, olay yaratmışlardı.
Şimdi de Recep Tayyip Erdoğan'a kızıyorlar, onu turistik yerlerde mayosuyla görmek istiyorlar.
Resmini çekecekler, "başbakan soyundu" yazacaklar.
Eda Taşpınar soyunuyor ya, başbakan niçin soyunmuyor efendim?
Bu da kesmiyor, başbakan eşiyle birlikte Boğaziçi'nde bir lokantaya gidecek, yan masalara kadeh kaldıracakmış...
Böylece "halkla bütünleşmiş" olacakmış.
Resmini çekecekler, "başbakan içki içiyor" yazacaklar! Belki bundan "Anayasa Mahkemesi'nin mesajını aldı, doğru yolu buldu" gibi dangalakça yorumlar da çıkaracaklar.
Yok canım, eline bir bardak alacakmış ama içine bir şey koymayacakmış... Vişne suyu koyarsa şarap, ayran koyarsa rakı sanırlarmış... En iyisi portakal suyuymuş, kimse bir şey sanmazmış... O zaman bu ülkede çok şey değişecekmiş... (Ya Campari sanırlarsa ne olacak? Peki, votkaportakal olamaz mı?)
Boş kadehle resmini çekecekler, "başbakan yan masaları kandırıyor" yazacaklar! "Meyhaneye kadar gitti ama gerici olduğu için içki içmeye cesaret edemedi, siz de en iyisi oyunuzu ona vermeyin, Deniz Baykal'a verin sayın okuyucular" ...
Başbakan frikik verecek, gazeteye basacaklar.
Eda Taşpınar veriyor, başbakan niçin vermeyecekmiş?
Çünkü onlar gazeteci, biz eşeğiz.
ENGİN ARDIÇ - SABAH
Cumhurbaşkanı tatil yapınca çok bozuldular... Kendileri kalantor gazeteci olarak işadamlarının poposuna "tekneyle takılabilirlerdi" ama Abdullah Gül'ün tekneye binme hakkı yoktu!..Hem, tornacının oğlunun "tekne nesineydi" canım, cumhurbaşkanı Kayseri'de deniz mi görmüştü?
Nereden geliyordu bu değirmenin suyu?
Acaba cumhurbaşkanı birilerinden çıkar sağlayarak vatanı mı satıyordu? (Maksat gıcıklık olsundu...)
Oysa Ahmet Necdet Sezer hiçbir kıyı beldesine gitmemişti, o zamanlar pek sevinmişlerdi... Masraf çıkmamış, saçı bitmedik yetimin parası deniz kıyısında çarçur edilmemişti...
Şimdi de gitmemiş olmasını eleştiriyorlar!
Başbakan da denize girmeliymiş. Şortla görünmeliymiş, halkla bütünleşmeliymiş...
Resmini çekecekler, dalgalarını geçecekler!
Turgut Özal ne güzel mayoyla gezermiş, deniz kıyısında, sırtında papağanı Cabbar...
Oysa o zamanlar "Özal baldırıçıplak geziyor, bu ne rezalet" diye etmedikleri laf kalmamıştı!
Demirel yazlık evinin eşiğine sırtında takım elbise, boynunda kravat, fakat ayağında terlikle çıkıyor, makaraya sarıyorlardı...
Ecevit tatil yapmıyor, kızıyorlardı. Eşiyle birlikte üç gün bir yerlere kaçmış, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp kumsalda yürümüş, olay yaratmışlardı.
Şimdi de Recep Tayyip Erdoğan'a kızıyorlar, onu turistik yerlerde mayosuyla görmek istiyorlar.
Resmini çekecekler, "başbakan soyundu" yazacaklar.
Eda Taşpınar soyunuyor ya, başbakan niçin soyunmuyor efendim?
Bu da kesmiyor, başbakan eşiyle birlikte Boğaziçi'nde bir lokantaya gidecek, yan masalara kadeh kaldıracakmış...
Böylece "halkla bütünleşmiş" olacakmış.
Resmini çekecekler, "başbakan içki içiyor" yazacaklar! Belki bundan "Anayasa Mahkemesi'nin mesajını aldı, doğru yolu buldu" gibi dangalakça yorumlar da çıkaracaklar.
Yok canım, eline bir bardak alacakmış ama içine bir şey koymayacakmış... Vişne suyu koyarsa şarap, ayran koyarsa rakı sanırlarmış... En iyisi portakal suyuymuş, kimse bir şey sanmazmış... O zaman bu ülkede çok şey değişecekmiş... (Ya Campari sanırlarsa ne olacak? Peki, votkaportakal olamaz mı?)
Boş kadehle resmini çekecekler, "başbakan yan masaları kandırıyor" yazacaklar! "Meyhaneye kadar gitti ama gerici olduğu için içki içmeye cesaret edemedi, siz de en iyisi oyunuzu ona vermeyin, Deniz Baykal'a verin sayın okuyucular" ...
Başbakan frikik verecek, gazeteye basacaklar.
Eda Taşpınar veriyor, başbakan niçin vermeyecekmiş?
Çünkü onlar gazeteci, biz eşeğiz.
ENGİN ARDIÇ - SABAH