Proje Çocuklar | Eğitimin Yeni Yüzü | Egitimciyim.Net

Proje Çocuklar

  • Konbuyu başlatan cendere
  • Başlangıç tarihi
C

cendere

Ziyaretçi
Can Dündar
Çoğumuzun adında, ebeveynimizin murat ettiği istikbal kazılıdır:
Kırılmış “Ümid”iyizdir onların... veya gecikmiş “Neşe”si...
Edinemedikleri “Servet”i... ya da bekledikleri “Önder”i...
Kulağımıza “İsmiyle büyüsün” diye fısıldandığı andan itibaren ismimizle büyüyen şey, bizi dünyaya getirenlerin yarım kalmış özlemleri veya bizden beklentileridir çoğu zaman...
Bunu, gizli bir parola gibi taşırız üzerimizde ömür boyu...
Lakin hayat, tekzip eder kimi isimleri:
İntihar etmiş bir “Ümit”...
İflas etmiş bir “Servet”...
Genelevde bir “İffet” gibi...
* * *
Hayatın bu tür planlara nanik yaptığını bildiğimden, şaşarım çocuğuna böyle iddialı isim takanlara...
Hele oğluna kendi ismini veren babalara...
Elif Berköz Ünyay, onlardan biriyle konuşmuştu Milliyet Pazar’da...
Berk Onuk, mühendislik okumak isterken. “annesinin teşviki ve duygusal baskısıyla” doktor olmuş. Ama ihtisasında aksilik çıkınca pratisyen hekim olarak kalmış. Anlaşılan ihtisas yapamaması onda ihtiras yapmış. Oğluna kendi adını takmış:
Fatih Berk...
Yetmemiş;iki yıl sonra doğan oğluna da kendi adını vermiş:
Çağrı Berk...
“Megolomanlıktan mı?”
“Hayır” diyor ve niyetini şöyle itiraf ediyor Berk Bey:
“Baba Berk’in yapamadıklarını, bebe Berk’ler yapsın istedim. ÖSS’de üst düzey derece yapsınlar istedim. Ben yüzme bilmiyordum, gitar çalamıyordum, onlar öğrensin istedim.”
* * *
Çoğu ebeveynde vardır bu potansiyel...
Dedik ya; her bebek, biraz da anne babalarının yarım kalmış konutu üstüne çıkılacak katlardır. Onların ismini yaşatacak, herkese onları hatırlatacaklardır.
Ne cendere!
Bu “isimden kafesler”in, evlatları nasıl doğdukları günden itibaren ipotekli bir hayata mahkum edeceği düşünülmez pek...
Baba “Benim oğlum futbolcu olacak” dedi mi bu, “müebbet cezası” hükmündedir.
Mesela Hakan Şükür oğlu Hakan’sanız...
Emre Güngör oğlu Emre’yseniz...
Ümit Karan oğlu Ümit’seniz...
Hakan Balta oğlu Hakan’sanız...
Size peşinen biçilen istikbalden kolay kaçamazsınız.
* * *
“Bebe-Berk’ler”, “Baba-Berk”in tasarladığı projeyi harfiyen gerçekleştirmişler.
Çağrı Berk, ÖSS birincisi olmuş.
Fatih Berk, ÖSS yedincisi...
Hayata bakışları, hobileri ve tercihleriyle de gayet sağlıklı görünüyorlar. Ama herkeste böyle olmayabilir.
Başaramadığını çocuğunda başarmak, ebeveyni ölümsüz kılsa da, ana-babasının ismini üzerinde ebedi bir miras gibi taşımak “proje çocuklar”a çok ağır gelebilir.
Bazen “proje” gerçekleşmeyebilir. “Taşıyıcı”, ismin altında ezilebilir; bu, onulmaz acılara yol açabilir.
Bazıları, taşıdığı isimden daha başarılıdır; baba adı, ayağında pranga olabilir.
O yüzden ben, anne babaların, yarım düşlerini evlatlarıyla yamama tutkusunu en temel çocuk haklarına aykırı buluyorum.
Çocuk, kendi yatağında büyümelidir.
Zor olan, evladında kendini yenileme tutkusunu gemleyip onun akacağı nehrin yatağını açmak, ona kendi çizdiği ufuklara doğru özgürce yelken açma fırsatı yaratmaktır.
Onu uğurladıktan sonra ya da onunla birlikte yeniden başlamak, yüzme öğrenmek, gitar çalmaktır.
Bunu yapabilenler, sadece bir evlat değil, kendilerini de yetiştirmiş olurlar.

 
Üst Alt